Önce Tunca sonra Meriç, kenti koku sardı..

Önce Tunca sonra Meriç, kenti koku sardı..
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Geçtiğimiz hafta Tunca Nehrine kanalizasyon suyu aktığını söylemiştim. Bu hafta Meriç Nehrine de kanalizasyon suyu karıştığını gördüm. Şaşırdım mı? Şaşırmadım. Ama şaşırdığım konu şu, belediyenin tesislerinin kanalizasyon suyunun nehre akması. Nasıl olur, belediyenin bunu önlemesi gerekmiyor mu? Belediyenin bunu takip etmesi ve hatta verilen yetkilere göre çevre kirliliğinden dolayı ceza yazması gerekiyor…

Bırak çevre kirliliğini önlemeyi, bizim belediye kendi kanalizasyon sularını nehre salıyor.

Belediye bunu yaparsa, başka işletmeler ne yapmasın….

Gerçi öteki işletme sahipleri de o bölgede şebeke olmadığını iddia ediyor. Benim için önemli olan oradaki çevrenin, doğanın ve canlı yaşamının korunmasıdır…

Kanalizasyon akan nehirde saltanat kayığı ile gezi, oldu mu şimdi….

Bir de Edirne Valiliği, İl Kültür Müdürlüğü ile birlikte saltanat kayığı getirdi. Meriç Nehrinde bu saltanat kayıkları ile turistik gezintiler yapılıyor. Nehir leş gibi kokuyor. Kokunun içinde turist gezdiriyorsunuz. Turistler saltanat kayığında burnunu tutarak geziyor…

Edirne’de kanalizasyon kokuyor, alt yapı patladı…

Koku demişken, sadece nehirlere akan kanalizasyon değil, şehrin her bir yanında şebekeden şehre kanalizasyon akıyor. Selimiye Meydanından tut, Saraçlar caddesi, mahalle ve sokak araları, Karaağaç ve Tunca nehrine kadar şehri koku sarmış durumda. Ne oldu bu Edirne’ye? Neden bu kadar kokuyor? Demek ki altyapı çalışmaları yapılmıyor.

Koku ile birlikte sivrisinek artışı görüldü….

Şehrin her yerinden akan kanalizasyonlar yüzünden her yer sinek dolu, insanlara saldırıyorlar. Hava sıcaklıkları da artıyor, sinek sayıları da. Bu yaz sivrisinekten sokağa çıkamayacağız. Durum bunu gösteriyor..

Etrafımızı tiny house’cıler sardı. Kurtarın bizi bunlardan..

Edirne’de yıkılan ve  haftalardır tüm ülkenin gündeminde, tiny house’ların kaldırılması olayı tartışılıyor. Önce valilik yıkıyor dendi, sonra valilik yıkım ile alakaları olmadıklarını açıkladı, baya tartışma yaşandı. Aslında sorun bu evlerin buraya yerleşirken önlem alınmaması. Neyse kavga dövüş onları kaldırdık ama şimdi asıl tehlike, köylerde. Emlakçılar merkez ve ilçelere bağlı köylerde arazi satarak bu işgalcilere imkan sağlıyor. Bende şöyle internette gezerek son olarak Süloğlu ilçesindeki barajın etrafında arazilerin bu amaçla satıldığını gördüm. Bu satışları takibe almak gerekir….

Sigara ve alkol cezaları kaldığı yerden devam ediyor..

Emniyet Müdürlüğü denetimlerini arttırdı artık. Eskiden bildiğimiz sigara içme cezası geri geldi, mekânlarda sigara içenlere hemen polis ekipleri tarafından ceza yazılıyor. Mekân sahibine de hatırı sayılır bir rakam yazılıyor. Pandemi’den sonra baya serbest kalmıştı sigara yasağı ama tekrardan uygulamalar başladı. Saat 22.00’dan sonra içki satana da ceza yazıyorlar. Yazsınlar, madem böyle bir yasa var, satılmasın o saatten sonra. Ne gerekirse yapılsın, herkes de kurallara uysun, lütfen..

Motosiklet değil sanki uçak..

Geçtiğimiz hafta çok üzücü bir kaza meydana geldi, Atatürk Bulvarı’nda yaya geçidinden karşıya geçmek isteyen emekli öğretmenimiz Nesrin Gidergi’ye çok hızlı giden bir motosiklet çarptı. Ve maalesef öğretmenimiz hayatını kaybetti. Çok üzüldüğümüz bu kazada motosiklet sürücüsünün hızının 134 kilometre olduğunu öğrendim. Bu caddelerde radar uygulaması artırılmalı. Diğer önlemlerde alınabilir. Bu motosikletçilerin kurallara uymaması çileden çıkardı.

AK Parti’de yeniden İba dönemi başladı…

Belgin İba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ataması ile tekrar Edirne AK Parti İl Başkanı oldu. Zaten çok seviliyordu, isteniyordu, beklenen bir atamaydı. Belgin İba’yı sevenler de bunu coşku ile karşıladı, kutladı. Ben de Belgin İba’yı kutluyorum, tekrar İl Başkanlığında başarılar diliyorum.

Başkan seçim öncesi verdiği sözü unuttu. Seçimlerden önce Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın; su yaşamdır, kimsenin evinde akan suyunu kesmeyeceğiz gibi söylemlerde bulunmuştu. Seçimler bitti başkan sözünü unuttu. Edirne Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü ekipleri vatandaşın suyunu bir bir kesiyor. Sebep faturaları zamanında yatırmadınız. Bunu sorduğumuzda da başkanımız kurnazca cevap veriyor, ‘benden öncekiler değil, bundan sonra kesmeyeceğim’ deniyor. Yazık yine olan benim vatandaşıma oluyor. Sosyal belediyecilik susuz kaldı…

He birde Serdar Saygın isimli bir genç kardeşimizin İstasyon Mahallesi’nde,  oturduğu 2 odalı evine 97 bin 589 bin lira su faturası gelmiş. Evet bu 30 günlük su bedeli. Yani Serdar Saygılı 1 ayda 1.332 ton su kullanmış. Önce hata var  sayaç bozuk denmiş ama sonra hayır sayaç sağlam öde parayı denmiş. Parayı alamayan belediye bırakın suyu kesmeyi sayacı yerinden sökerek, ‘madem sen ödeme yapmıyorsun sana yağmurlu havada su yok demiş’… Haftaya görüşelim….