Selimiye'nin ahşap kapılarındaki yılların yorgunluğunu yarım asırlık tecrübesiyle onarıyor

Selimiye Camisi Restorasyonunda birçok önemli isim yer alıyor. Türkiye'nin sayılı el zanaatı ustaları ecdadın mirası Selimiye'yi onararak gelecek nesillere aktarıyor. 67 yaşındaki sedefkar ustası Çetin Eser bunlardan biri. Eser, Selimiye'nin ahşap kapılarındaki yılların yorgunluğunu yarım asırlık tecrübesiyle ilk günkü haline getiriyor.

Selimiye'nin ahşap kapılarındaki yılların yorgunluğunu yarım asırlık tecrübesiyle onarıyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Selimiye Camisi restorasyonu 2021 yılında başladı. Kapsamlı bir şekilde en ince ayrıntısına kadar elden geçirilen yapıda çalışmaların 2024 yılı içerisinde bitirilmesi hedefleniyor. Mimar Sinan’ın ustalık eserinin hemen her noktası elden geçiriliyor. Selimiye’nin ahşap kapılarındaki yılların yorgunluğu da siliniyor.

Restorasyon sürecinde yapıda ince işçilikte büyük öneme sahip. Türkiye’nin sayılı zanaatkarları restorasyon süresince Selimiye’nin yeniden ilk günkü gibi görünmesi için ter döküyor.

Kündekari kaplamalı mobilyaları tamir edebilmek için öğrendiği sedef ustalığı hayatı haline geldi. 67 yaşındaki sedef ustası Çetin Eser, Dolmabahçe Sarayı’nda, Çankaya Köşkü’nde çalıştı.

Atatürk’ün kullandığı kündekari ve sedef kaplı mobilyaları tamir etti. Çetin Eser, Türkiye’nin son sedef ustalarından birisi oldu. Şimdi ise Selimiye Cami’nin restorasyonunda çalışıyor.

Kapıların restorasyonunu Türkiye’nin son 3 büyük sedef ustasından biri olan Çetin Eser gerçekleştiriyor.

Caminin ana kapsısı üzerinde hem sedef hem de kündekari işlemeleri bulunuyor.  Zamanla yıpranan ahşap parçaların tamiri ustalık gerektiriyor.

Ülkedeki son sedef ustalarından olan Eser, yaklaşık 50 yıldır tarihi mirasları hayata döndürüyor.

Eser, restorasyon çalışmalarında yer almama kararı almıştı ancak Selimiye Cami için Edirne’ye gidip restorasyona katıldı.

Antika eşya alım satımıyla da uğraştığı belirten Eser, “Sedef işli mobilya ciddi manada masraflı ve değerli eşyaydı. Onun tamirini kendim yapmak için araştırdım epeyi ustalarla iletişime geçtim ama kendi çabam ve kendi araştırmalarımla birkaç yerde gördüklerimi uygulamaya başladım. Zamanla işin tekniğini iyice araştırmalar sonrasında öğrendim. Ondan sonra uygulamaya başladım. Kendim uygulamaya başladım. Belli bir süre kendim çalıştıktan sonra Dolmabahçe Sarayına girdim; Sedefçi ustası olarak. Orada 17 sene kurucu ustasıyım atölyenin. Atölyenin kurucusuyum. 17 sene atölyede çalıştım. Milli Sarayların eşyalarını restore ettik. Şuanda atölyede çalışan ustalardan benim yanımda yetişen usta atölye sorumlusu. Oradan emekli olduktan sonra kendi özel ticaretini yaptığım antika işine tekrar geri döndüm. Tamir ve alım satımı bir arada götürmeye çalışıyorum. Bugüne kadar Milli Saraylar dâhilinde özelde de birçok yerde restorasyon yaptım.” Dedi.

Daha önce Beylerbeyi Cami’sinin minberi ve vaaz kürsüsü restorasyonunda da yer aldığını ifade eden Eser, Kastamonu’da birkaç caminin minber kapılarını onardığını dile getirdi.

Selimiye Cami’nin künde kari kapılarının aslına uygun üzerindeki malzemeleri kullanarak onardığını vurgulayan Eser, daha önce yaptığı çalışmaları anlattı.

Eser, Selimiye Camisi’nden Önce Çankaya Köşkü’nde çalıştığını belirterek şunları söyledi:

“Selimiye’den önce Çankaya’da çalıştım. Atatürk köşkünün eşyalarını yaptım. Kurum dâhilinde. Milli Saraylarda ciddi manada 200 küsur parça ekip olarak yaptık. Ekibin başındaydım. Çok özel işlerdi. Atatürk’ün şahsının kullandığı eşyaları restore ettik. Mobilya ağırlıklı. Onun haricinde Antika piyasasında kendim zaten belirli bir işlerle uğraşıyorum. Kendi eşyalarım var onları da yapıyorum. Ticaretini de yapıyorum.”

İşine tutkuyla bağlı olduğunu aktaran Eser, mesleğine aşık olduğuna dikkat çekti.

Eser, Selimiye Camisi’nin künde kari taç kapısının türünün zirvesi olduğunu belirterek, “Yıpranmış zamanla eksilmiş parçalarını ilk halini görüp, yıpranmış halini görüp onu restore edip, ayağa kaldırıp, geleceğimize yansıttığımız zaman müthiş bir duygu… O anlatılmaz bir duygu, çok güzel bir duygu. Çok hoş bir şey oluyor ama bu tutku ile ilgili… Selimiye Camisindeki künde kari taç kapı dediğimiz ana kapısı türünün zirvesidir. Çok özel, çok güzel bir iş. Kullandıkları Selçuklu motifi inanılmaz güzel, işlik çok güzel, onu aslına uygun bir şekilde ayağa kaldırmak; bu insanın gurur duyacağı en güzel işlerden birisi… Bu bitip de yerine konulduğu zaman, biten objeyi gördüğün zaman insan duygulanıyor. Bunun insana kattığı çok büyük bir şeyi var. Bunun da primi budur. Bunun bize kattığı değere paha biçilmez.” Şeklinde konuştu.

50 yıldır sedef ustalığı yaptığını fakat yaşının ilerlediğini vurgulan Eser, istenen işlerde daha da seçici olduğundan bahsetti.

Selimiye Camisi olmasaydı böyle bir işi asla kabul etmeyeceğini söyleyen Eser, “Çünkü artık işin sonlarına doğru geldim. Bundan sonrası zevk için hobi olarak bir şeyler yaparsam yaparım diye düşünüyorum. Onun haricinde böyle büyük işlere çok şey. Selimiye Camisi inanılmaz güzel bir şey yüzlerce parça elimden geçti. Ticaretini de yaptığım için piyasasını da bildiğim için bunun kadar güzeli olamaz. Bunun kadar kaliteli bir iş çok nadir, çok özel parça zaten dünya mirası içerisinde UNESCO’da. Bugüne kadar bu iş üzerine oyması, uygulanan sistem, uygulanan malzeme çok özel iş. Bundan daha iyisi zannetmiyorum. Birçok yerde çok güzel ve özel işler yaptık ama bence zirve budur. Bu işleri hayata döndürüp geleceğe aktarmakta önemli rol oynuyorsunuz. Çok güzel bir şey yani gururlanıyorsunuz. Bunun başka bir şeyi yok. Beni tatmin ediyor. Fazlası ile tatmin ediyor.” Dedi.

Doğukan Vurgun