'Yerin üstü yerin altından daha değerlidir'
Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyon Yardımcısı Av. Bülent Kaçar, "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, öncelikle Trakya'da yaşayanlara ve Danıştay kararına rağmen onayladığı bu plan değişikliğini acilen iptal etmelidir" dedi.
Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyon Yardımcısı Av. Bülent Kaçar, yaptığı yazılı açıklamada, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, öncelikle Trakya’da yaşayanlara ve Danıştay kararına rağmen onayladığı plan değişikliğini acilen iptal etmesi gerektiğini bildirdi.
Kaçar, 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planı (Trakya Bölge Planında) yapılan değişikliğin 05.06.2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylandığını Bölge Planında yapılan değişikliğin aynısının 1/25.000 ölçekli Tekirdağ İl Çevre Düzeni Planında da yapıldığını anımsattı.
2004 yılında Bakanlıkça onaylanıp yürürlüğe giren, çevre korumacı özelliğiyle sermaye ve iktidar çevrelerine güven vermeyen, Trakya Üniversitesinin hazırladığı bölge planı; ardı ardına yapılan değişikliklerle ana eksenine dokunulamayınca, 2009 yılında birçok kesimin haklı ve gerekçeli itirazlarına rağmen siyasi iktidarın kendi bölge planını onayladığını ifade eden Kaçar, “Siyasi iktidarın Trakya Bölge Planına karşı Danıştay 6. Dairesinde iptal davaları açılmış olup; bu davalarda, Trakya Bölgesi’nin tamamını doğaya, hukuka aykırı planlayan, geleceğimize kasteden, yaşamsal karar ve notlar içeren, 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Revizyon Çevre Düzeni Planının 26 önemli maddesinin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Danıştay’ca yürütmeyi durdurma kararına esas alınan 217 sayfalık bilirkişi raporu Planın hukuka bütünüyle aykırı olduğunu açıkça ve ayrıntılı bilimsel açıklamalarla ortaya koymuştur” dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Anayasanın 125. Maddesi ve “Hukukun Üstünlüğü” ilkesi gereği yürütmeyi durdurma kararlarını uygulayan işlemler yapmak yerine gerek ana plana gerekse de Danıştay YD kararına aykırı plan değişikliği yaparak hukuka ve kamu yararına aykırı işlem ve karar tesis ettiğini vurgulayan Kaçar, “Zaten hukuka aykırı olduğu Danıştay kararıyla tescilli bir planda yine hukuka aykırı değişiklikler yapmak hukukun ve kamu yararının katlidir.” dedi.
Kaçar, şöyle devam etti:
“Gerek 2009 Plan notlarında gerekse 2013 Plan değişikliğinde esas alınan Çevre Koruma değil NEYE MAL OLURSA OLSUN KALKINMA ANLAYIŞI dır. Planda ifade edilen KÜRESEL ÖLÇEK ve KÜRESEL EKONOMİ saptamalarıyla amaçlanan Trakya’nın doğasını, topraklarının tüm mevcut değer ve doğal varlıklarını talan edilip küresel sermaye hareketlerine, “Enerji Lobisi”ne açılmasıdır.”
Anayasanın 56. Maddesi ile sadece bizlerin değil, gelecek nesillerin de yaşama hakkı güvence altına alındığını vurgulayan Kaçar, bu çerçevede, insan ve canlı yaşamının devamlılığı adına, sağlıklı, adil ve sürdürülebilir çözümler üretilebilmesi için; sağlıklı bir çevrede, yaşama hakkının bir insan hakkı olarak ve kamusal bir anlayışla ele alınması gerekmekte olduğunu bildirdi.
Adı “Çevre Düzeni Planı” olan ancak maalesef çevreyi koruma bir yana bölge çevresinin geri döndürülemeyecek derecede bozulmasına sebebiyet verebilecek olan; 26 maddesinin yürütülmesinin durdurulmasına Danıştay tarafından karar verilen Trakya Bölge Çevre Düzeni Planında bu haliyle değişiklikler yapılması ve uygulanması, çevre ve insan sağlığı üzerindeki zararın daha çok artmasına sebep olacağını vurgulayan Kaçar, şöyle devam etti:
“Plan değişikliği yapılırken, ilgili kurullardan sit alanlarının ve kültür ve tabiat varlıklarının plan değişikliğinin öngördüğü yatırım, faaliyet ve işletmelerden dolayı zarar görüp görmeyeceğine dair görüş alınmadığı gibi devletin onayladığı uluslararası sözleşmelerin öngördüğü halkın katılımı ilkesi de göz ardı edilerek halkın bilgilendirilmesi ve sürece katılımı gerçekleştirilmemiştir.
Plan değişikliği ile kurulmasına yasal zemin hazırlanan Marmara Ereğlisi, Şarköy, Malkara ve yakın gelecekte gündeme gelmesi muhtemel Kıyıköy ve İğneada Termik Santralleri, İğneada Nükleer Santrali HALK SAĞLIĞI VE DOĞA AÇISINDAN SON DERECE TEHLİKELİ FAALİYETLERDİR. Gerek 2004 üniversite bölge planında gerekse 2009 bakanlık bölge planında yer almayan termik santrallerin plan değişikliği ile hüküm altına alınması bölge çevre düzeni planının vizyonunu ve amacını esastan değişikliğe uğratan, planı çevre korumacılıktan çıkaran bir işlemdir.
Termik santrallerin atmosfere saldığı SO2 ve NOx gazları asit yağmurlarının oluşumundan birinci derecede sorumludurlar. Hiçbir filtre termik santrallerin NOx, CO, O3 gibi atıklarını filtre etmez. Sonuç olarak; termik santraller, sağlığı zedeleyen, çevrenin sağlığı destekleyişini engelleyen, hastalık ve ölümlere yol açan yapılardır.
Plan değişikliği ile SAĞLIKSIZ BİR ÇEVRENİN OLUŞTURULMASI HEDEF VE İLKELERİ ORTAYA KONMUŞTUR.
Nitekim Plan değişikliği işlemi ile Malkara ve Şarköy’de kurulacak olan termik santraller resmi “mavi bayrak” işaretini hak eden Şarköy’ü, Marmara Denizi’ni; saklı cennet kabul edilen, resmi koruma altındaki doğal varlık Uçmakdere’yi, SİT Alanı ilan edilen koruma altındaki Şarköy Gaziköy’ü; binlerce dönüm üzüm bağlarını ve zeytinlikleri mahvedecektir. Bunun sonucunda bölge turizmi yok olacak; Trakya Bölgesi’ nde canlı yaşamında çok ciddi sağlık sorunları, hava, toprak ve su kirliliği de meydana gelecektir.
Söz konusu plan değişikliği sonunda kurulacak termik santraller çok yakınındaki Saros Körfezi’ ni, Koru Dağı’ nı, ormanları, bölgedeki verimli tarım alanlarını, yerleşim alanlarını, bölge turizmini, doğa sporlarını da ciddi şekilde etkileyecektir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, öncelikle Trakya’da yaşayanlara ve Danıştay kararına rağmen onayladığı bu plan değişikliğini acilen iptal etmelidir. Ancak asıl olarak Bakanlık 2009 Çevre Düzeni Planını tümden yürürlükten kaldırarak, halkın gerçek katılımı ile halkın söz ve karar sahibi olduğu; çevre korumacı yeni bir çevre düzeni planını üniversiteler ve TMMOB paydaşlığıyla yapılmasını hedeflemelidir. Çünkü asıl olan bölge planlamasının kamu yararına uygun, bilimsel doğrultuda, hukuka uygun yapılmasıdır.”