GERÇEK DİNLENME
Özge Özkan
Gün içerisinde yaptığımız rutin işlerimiz vardır. Bu işlerle uğraşırken enerjimizi harcarız, yoruluruz ve dinlenme ihtiyacı duyarız. Dinlenme ihtiyacımızı daha çok uyuma eylemi ile gidermeye çalışırız. Oysaki dinlenmek, uyumaktan ibaret değildir. Bir yerden sonra uyumak bireyi tatmin etmeyecektir.
Bu durumu daha net ifade etmek gerekirse; 1800’ lü yıllarda yaşamış olan Profesör Moritz Lazarus, çocuklar üzerinde çalışmalar yapmıştır. Çalışmalarının birinde;
“Çocuklar enerjileri azaldıkları zaman günlük işlerden farklı bir şey olan oyun oynama eylemini gerçekleştirerek enerjilerini arttırırlar.” görüşünü savunmaktadır.
Savunulan bu görüşün “oyun” kapsamında tartışılmaya ve oyun üzerine yapılan diğer kuramlarla kıyaslanmaya açık yanları olsa da; “dinlenme eylemi” bakımından Lazarus’ un çok doğru noktalara değindiğini söyleyebilirim.
Çünkü insanın gerçekten dinlenmesi, kendini yenilemesi ile mümkündür. Mesela bu yüzden tatil yapmaya, gezmeye, sosyal faaliyetlerde bulunmaya, kültürel anlamda kendimizi geliştirmeye, mesleğimizin dışında vakıflarda / derneklerde aktif olmaya ihtiyaç duyarız.
Tabi vermiş olduğum bu örnekler, çoğu kişi için klişe örnekler olsa da, her bireyin, bunları maddi ya da manevi anlamda gerçekleştirebilecek gücü yoktur. Evet, “Gücü yoktur.” dedim. Ama bu, güç kazanamayacağınız anlamına gelmez.
İlk önce küçük değişikliklerle kendinizi yenilemeye başlamalısınız.
Mesela eşyalarınızın yerini değiştirin, uzun zamandır ziyaret etmediğiniz bir komşunuzu ziyaret edin, hiç yapmadığınız bir yemeği yapmayı öğrenin, yaşadığınız şehirde hiç bilmediğiniz bir sokakta yürüyün, spor yapın, yemekleri yavaş yavaş tadını hissederek yemeye başlayın, sadaka verin, yıllar önce yarıda bıraktığınız bir kitabı okumayı deneyin, bir gün işe giderken çalışma arkadaşlarınıza ikram etmek için tatlı ya da çikolata alın…
İşte böyle pek çok şey yazabilirim aslında. Her bir değişikliğin insanın ruhunda bıraktığı güzellik özgedir. Ancak insanın aklı hep seçmediğinde, yapamadığında kalır ya, şu ölümlü dünyada içinizden gelenleri mantığınızdan süzüp de yaşayın. Mesela görmeyi çok istediğiniz bir ülke ya da şehir varsa, maddi imkânlarım yok diye geçiştirmeyin. İlk önce maddi durumunuzu tekrar bir gözden geçirin. En basitinden, kolunda 5-10 tane altın bileziği olup da para yok ki gezelim diyenlerden olmayın.
Unutmayın!
Zenginlik; miadını doldurmaya yüz tutmuş ömrümüzde, güzel yaşantılarla duygu ve düşüncelerimizi büyütmeyi başarmaktır.
Bana göre gerisi hikâye...
Özge ÖZKAN
Trakya Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği
İLETİŞİM: [email protected]
Twitter: @egitiminkalemi