İPEK ESMA ÇEŞME

DEFTERİMDEN NOTLAR

İPEK ESMA ÇEŞME

 

           

            Yeşil, eski, lake masası çay bardağının aylardır silinmeyen izleriyle dolu. Sağdan soldan eşantiyon topladığı kalemler ve biblolarla masasını doldurmuş. Duvarında anlamsız yazılar ve önceden söz verilmiş plaketler… Şantajla alınmış bir bilgisayar ve aylardır kirasını ödemediği iş hanının tavan arasındaki bürosu… Bu amonyak kokusunun hâkim olduğu güya iş yerinden dünyaya karanlık yayan insanlar… Edirne’yi hiçbir zaman yurt edinmemiş, şehir için yapılan her işe taş koyan sözüm ona usta kalemler… Düşün, bu şehrin yakasından. Bırakın. Emekliliğin tadını çıkarın.

Mideniz daha ne kadar alabilir ücretini ödemediğiniz yemekleri, daha kaç litre bedava alkol içebilirsiniz, daha ne kadar kötülük yapabiliriz? Bu şehre yapmadığınız kötülük, vurmadığınız darbe kaldı mı? İnsanları sevmeyebilirsiniz ancak ailelerine söz söylemek kimsenin haddine değil! Hele sizin gibilerin söylemesi hiç haddi değil. Aynaya bakınız. Bu kentte kötü şöhretten başka bir şeyiniz yok. Defolup gidin.

Bu kadar sinir yeter. Edirne’ye değer katmak isteyenlerin ayaklarına bağ olanlara biraz kırgınım sadece. Geride kalan hafta aklımda en çok kar yağışı ve dondurucu soğuklar kaldı. Çok şükür ki olumsuz bir durum yaşanmadı. Ancak kar hem masumiyeti hem de insana çocukluğunu hatırlattığı için hemen herkes tarafından çok seviliyor. Kar yağışı, çocukken kardan adam yaptığım, kartopu oynadığım ve kızakla kaydığım anları aklıma getiriyor. Daha dingin bir ruh haliyle yazdığımız yazılarda buluşmak dileğiyle…

Sevgiyle ve umutla kalın

İpek Esma Çeşme

 

Yazarın Diğer Yazıları