Bugün büyüdüğümü bir kez daha anladım. Eskiden yani ben daha küçük bir çocukken yılbaşı akşamlarını heyecanla beklerdim. Eve kuruyemişler alınmasını sağlar, 24’e kadar televizyon izler ve tüm sevdiklerimin yeni yılını kutlardım. Bazen sevdiklerime yeni yıl kartları hazırlardım. Şimdi çok garip geliyor. Herhalde bunun sebebi benim büyümüş olmam… Ya da hızla akan hayatın telaşına kapılıp kendi duygularımı unuttum veya unutmayı tercih ettim. Neyse her şekilde üzücü eski içimin kıpır kıpır olduğu midemde kelebeklerin uçuştuğu yılları çok özledim. Bulunduğumuz coğrafyanın yaşadığımız kentin de bunda büyük payı var.
Koca bir yılı daha geride bıraktık. Koronavirüs illetinin gölgesinde bir yılı daha geride bıraktık. Küresel iklim krizi daha belirgin bir hale geldi. Ancak kimsenin umursadığı yok. Her geçen gün özellikle kendilerini gelişmiş toplum olarak lanse edenlerin çağdaşlıktan uzaklaştığı ve aşırı milliyetçiliğin yükseldiği bir yıl oldu. Özveriyi kaybettiğimiz, yardımlaşmayı azalttığımız, kibarlığı pısırıklık saydığımız, herkesin birisine karşı üstün olma cabasında olduğu bir yılı daha geride bıraktık.
Edirne’miz özelinde de yukarıda saydıklarımın dışında çok farklı olaylar yaşanmadı. Ben de isterdim harika bir yılı geride bıraktık demeyi ancak böyle olmadı. Yine kadın cinayetleri yaşandı. Yine küçücük çocuklar öldürüldü. Altından neler neler çıktı. Neyse yeni hepimize her şeyin daha güzeli getirsin inşallah…
Sevgiyle ve umutla kalın
İpek Esma Çeşme