
BAHAR DEĞİL SANKİ YAZ.....
İ. Melih Yurduseven
Hani; “Baharı görmeden yaz geldi geçti” dizelerinin yer aldığı bir şarkı var ya,işte ona benzer bir hava yaşadık dün.
30 dereceye yaklaşan sıcaklık, adeta yaz ayının o sıcak günlerini anımsattı herkese.
Ceketler,kazaklar hatta polarlar bile ağır geldi.
Bizim Edirne'mizin iklim yapısıda budur aslında.
Baharı yaşamadan yaz günlerinin o bunaltıcı sıcaklarının içinde buluruz kendimizi.
Daha henüz o denli kavucu olmasa bile, gelecek adına yaman bir yaz geçireceğimiz müjdecisiydi sanki hava.
Bu yıl Mart ayında başlayan yağışların bir bölümü Nisan ayında da yağınca, tüm bitkilerdeki canlanma ve büyüme, berekete de dönüştü şüphesiz.
Buğdaylar zümrüt gibi maşallah.
Allah bir kaza bela vermezse verim iyi olacak sanırım.
Bir de fiyat konusunda istenilen gerçekleşirse,işte o zaman girdi maliyetlerin yüksekliği nedeniyle girdiği kapıdan bile çıkamayan çiftçimizin az da olsa yüzü gülecektir.
Yağmurun zamanında ve yeterince yağması kırların bayırlarında yemyeşil olmasına neden oldu tabiiki.
Her yer yemyeşil zümrüt misali adeta.
Şehir merkezinde Belediyemizin her yıl olduğu gibi bu yılda her tarafı laleler ile donatması sonrasında meydana gelen güzellik,hemen herkese daha Mart ayında baharın o eşsiz güzelliğini yaşattı.
Caddelerimizin ve kaldırımlarımızın yenilenmesinden ve ışıklandırılmasından sonra fırça gibi çiçekliklerde fırlayan laleler bir aya yakın bir süre gözlerimize bayram havası yaşattı ve ruhumuzun dinlenmesini sağladı.
Belediye Başkanımız bu işi biliyor diyorum zaten.
Ama geçtiğimiz akşamüzeri şahit olduğum bir olay beni gerçektende üzdü.
Laleler artık çiçeklerini döktü ve sadece sapları duruyor.
Ama onların kökleri orada ve gelecek yıl fazlalaşarak çıkacaklar yine.
İşte bu lale soğanlarını çıkarmaya çalışan, hatta çıkaran birilerini gördüm.
Kaçıp gitti ve boş kalan yerde artık soğan da yok oldu.
Yani gelecek yıl oradan lale çıkmayacak.
O kötü niyetli insanın evinin bir yerine ekeceği laleninde yeniden yeşereceğini sanmıyorum.
Bu şekilde bir lale yok olmuş oldu demektir.
Be,zavallı insan,bir veya bir kaç lale soğanı almamak adına herkesin imrenerek izlediği bu güzelliği yok etmeye ne hakkın var senin
Şayet yoksul ve de meraklı biriysen,git Başkana senin evinin bahçesine bir değil o tane diktirsin.
Yapmayın lütfen.
Çünkü bu hareket hem ayıp hemde günahtır.
Edirne miz artık en hareketli ve de bereketli günlere giriyor artık.
Zaten her gün fazlalaşan ziyaretçi sayısı bundan sonra dahada artacaktır.
Kakava şenlikleri nedeniyle otellerde yer ayırtanların sayısı bir hayli fazla şimdiden,hatta yer bile yok.
Zaten festivaller şehri haline dönüşen ilimize bu etkinliklerin getireceği ziyaretçi sayısı sanırım bu yıl rekor düzeyine erişecektir.
Kırkpınar başlıbaşına bir yerli yabancı Turist cenneti olacak.
Şehrimizde esnaflarımızın daha şimdiden tedbirleri almaları ve bu günlere hazırlıklı olmaları gerekir.
Edirne Belediyesi aylardan beri sürdürdüğü çalışmaları ile hazırlıkların büyük bölümünü halletmiş durumda gördüğüm kadarıyla.
Belediyeyi tanıyalım programı çekimleri nedeniyle her ay bir araya geldiğim Basın Halkla İlişkiler Müdürü Mehmet Sevinir ve Ayhan Dağlı'nın bu konu ile ilgili çalışmaları tüm personel ile birlikte sürdürdüklerine tanık oluyorum.
Zaten bu çalışmaları son bir iki aya bırakmış olsalar bu işte sınıfta kalırlar.
Her yıl sadece kendi personeli ile böyle büyük bir organizasyonu başarılı bir şekilde tamamlamanın sırrı da burada galiba.
Evet yaz havası gelmeye,çimen kokuları hissedilmeye başladı artık.
Çimen kokunca da ilk akla gelen Kırkpınar oluyor zaten.
Sağlık ve huzurlu günler geçirerek erişmeyi dilediğimiz Kırkpınarımızın herkese hayırlar getirmesini dileyerek yazımı; “Eyvah heyecandan ölür gibiyim,Edirne Kırkpınar ermeydanında” sözleri ile tamamlıyorum.