Geçmişe bir süre için uğrayıp da; çocukluk hayallerimizi düşündüğümüzde, bazen hayal kırıklığı yaşadığımız doğrudur.
Akla ilk gelen soru ve muhakkak çoğumuzun duyduğudur veya aslında soruyu yönelten kişiyizdir.
“Büyüyünce ne olacaksın?”
Çocukların geleceğe yönelik hayalleri bu soru ile başlar…
Kariyer basamaklarında; ulaşmak istediğimiz noktaları, küçücük belleklerde ve elbette oyunlardan fırsat bulduğumuz zamanlarda düşünmüşüzdür.
***
Bazen hayalperest oluruz…
Bazen gerçekçi…
Ancak çoğu zaman istikrarlı ve kararlıyızdır.
Sadece büyümeyi bekleriz.
Büyümeyi beklerken, gelecek planlarımız istediğimiz şekle bürünür.
***
Sonra hızlı bir maratonunun içinde buluruz kendimizi…
Oyuncaklar atılır veya bir sonraki kuşağımıza saklanır.
Sırtımıza bir çanta yüklenir.
Sorumluluklarımız artmıştır…
Biz ne olduğunu bile anlayamazken;
Anne ve babamız ve de hatta konu komşumuz; ileri de bizim nasıl, kolay ve çok para kazanabileceğimizi düşünür, araştırır.
Ne olmamız gerektiği belli gibidir.
Hangi liseye ve sonrasında üniversiteye gitmemiz gerektiği bile belirlenmiştir.
Sevdiğimiz meslekleri ailemize açarız;
-Arkeolog olmak istiyorum
“Türkiye’de bu işi yapamazsın.”
-Veteriner?
“Issız yerlerdeki ahırlara kız başına mı gireceksin” gibi cümlelerle karşılaştığımız olmuştur.
Vazgeçeriz…
Hayalsiz kalmışızdır…
Sonra da “Hayatın sürüklediği” yer neresi ise oraya gideriz.
***
Şimdi geçmişimize dair…
Az “iyi ki”lerimiz ve çokça “keşke”lerimiz var…
Biri çıkıp da “DUR” demez ise;
Bu böylece sürüp gidecek…