“Her yaşın kendine göre bir güzelliği var” derdi büyüklerimiz, hala diyorlar…
Büyüdükçe, yüzümüze yerleştirdiğimiz o yalancı gülümsemeleri fark ettiğimden beri…
Büyüdükçe, çocuklaşmaya çalıştığımız o çoğu zamanlardan; başarısız çıktığımız anlara şahit olduğumdan beri…
Buna inanmıyorum…
***
Neden mi?
Mutlu olmak için, sebep arar olduk…
Çevremizde olup biten haksızlıklara ve umursamazlığa; susmak zorunda olduğumuzu fark ettiğimizde büyüdük…
Üstesinden gelebileceğimiz ve fakat gözümüzde büyüttükçe büyüttüğümüz sorunları, sırtımıza yükledikçe yükledik, onca ağırlığı taşıyamaz olduk…
Çocukluktan beri gerçekleştiremediğimiz, olası hayaller yıkıldığından beridir ki; Kendimize ve buna sebep olan her şeye ve herkese kızar olduk…
Ve…
Güvenimizi kaybettik… Mutsuz ve yeniliğe karşı korkağız…
Evet!
Ne yazık ki, gülmek için de sebep arar olduk!
Ne zaman mı fark ettim?
7 yaşındaki yeğenim; bir sabah kahvaltısında ve ben uykumu bile henüz açamamışken, bana dönüp “Sen neden gülmüyorsun?” diye sorduğunda, hiç düşünmeden “Çünkü ben çocuk değilim” diye cevapladığımın hemen ilk saniyesinde…
***
Kandırmayalım artık çocukları!
Dünya, büyüdükçe çirkinleşiyor çünkü!
“Bende büyümek istiyorum” demelerine fırsat vermeyelim…
Yasaklar koymayalım…
Eğlenirken düşsün, canı acısın biraz da ne çıkar…
Bırakın; masallara inansınlar…
Bırakın; büyüyene kadar mutlu olmak için sebep aramasınlar…
Bırakın, sihir yapsınlar ve istemedikleri ne varsa her şeyi ve herkesi yok etsinler…
***
Biz mi?
Çocukların var olduğu evlere atalım kendimizi…
Doya doya güldürsünler bizi…