Enver Şengül

BEŞİR ÇELEBİ VE ABI HAYAT KUYUSU

Enver Şengül

Kırkpınar haftasında yine binlerce aracın girip çıktığı devasa bir otoparka dönüştüğü, has bahçesinin içine dikilen Kırkpınar stadyumunun aynı yerde tekrar yapılacağı müjdesinin (!) alındığı, harabe ve içler acısı durumunda hiç bir gelişmenin olmadığı Edirne Sarayı'nın iyice bu kentin gündeminden düştüğü bu günlerde ben de yazımı Fatih döneminde Edirne Sarayı'nda yaşanan ilginç bir olaya ayırayım bari...

Fatih Sultan Mehmet, dönemin bilginlerini sık sık saraya çağırır ve onlarla fikir alışverişinde bulunurdu.

Aslen Konya Karamanlı olup zamanının önemli hekimlerinden biri olan Beşir Çelebi'yi de Edirne’ye davet eder. Amacı hem bilgilerinden yararlanmak ve hem de  temeli babası II.Murat tarafından atılan Edirne Sarayı’nın bulunduğu Sarayiçi mevkisiyle ilgili kendisinin görüşüne baş vurmaktır.

Şu anki sarayın Babussade’sinin bulunduğu yerde buluşulduğunda Beşir Çelebi’nin, mevsimin yaz ve havaların oldukça sıcak olmasına rağmen üst üste iki-üç kürk giyinmiş olduğunu gören Fatih, duruma şaşırır ve bunun nedenini sorar.

Bunun üzerine Beşir Çelebi, iklimlerin ve rüzgârların muhtelif yerlerde yaptığı tesirler ve bunların sıhhat üzerindeki etkilerini anlattıktan sonra;

"Sultanım, rüzgârın yerden hasıl olmasının üç sebebi vardır. Evvela yerde yılan turağı vardır. Yılan soğuk canavardır. Ondan soğuk hava gelir. Ayrıca yerde mermer vardır ve onun altında da su vardır. Soğukluk bu nedenle yerden havaya yükselir."

Bu sözlerin üzerine padişah emir buyurur ve yeri kazarlar.  Önce bir yılan çıkar. Onu öldürüp kazmaya devam edince altından kocaman bir mermer, mermeri de kaldırınca altından bir su kuyusu çıkar.  Padişah gördüklerine çok şaşırmıştır. Hekim Beşir Çelebi'yi takdir eder ve hil'at giydirerek mükâfatlandırır. Toprağın altından çıkan bu suyun ab’ı hayat olduğunu da belirten hekim, Sultana dönerek, "Padişahım senin kasrın burada gerekir." diyerek, Cihannüma Kasrı'nın yeri olarak bu noktayı işaret eder. İşte sarayın bu en büyük ve önemli binası bu kuyunun hemen yanına inşa edilir.

Yüzyıllar boyunca Ab-ı Hayat kuyusu olarak bilinen bu su, sarayın yıkılması ile birlikte bilinmezler arasına karışıp gider.

İşte Edirne Sarayı Babussade’sinin restorasyonu esnasında bu kuyu da ortaya çıkarıldı. Orijinal yapısı ve bileziği muhafaza edilen kuyunun Edirne’nin turizminde önemli bir misyonu yükleneceğine inanıyorum.

Sarayiçi’ne eğer yolunuz düşerse, restorasyonu tamamlanan Babussade’nin hemen yanındaki kuyuya, onun derinliğine ve içindeki suya bakın. Kim bilir belki orada görebilirsiniz ipuçlarını şifanın ve ölümsüzlüğün...

 

Yazarın Diğer Yazıları