Sükût-u Vaveylâ
“Yalnızlık nedir?” diye sorsak hepimiz kendimizi örnek gösteririz.
Aslında yalnızlık: Kimsesizlik, ıssızlık demektir.
Yalnız olmak elbette ki bizi daha kötü birisi, daha anlamsız birisi yapmaz. Ancak daha mutsuz birisi yapar.
Var oluşumuzdan bu yana etrafımızda konuşacak ve paylaşacak birileri hep vardı. Bu yüzden insan, tek değil bütün bir varlıktır. Her zaman ihtiyaç duyduğumuz daha fazla dost, daha fazla arkadaş daha fazla ses ve daha fazla simadır.
Peki, şuan çevremizde milyonlarca insan varken hala neden yalnız hissediyoruz?
Çünkü sesimizi duyurmaya çalışıyoruz.
Çığlıklarımız sessiz, haykırışlarımız sessiz, sözcüklerimiz sessiz.
Yalnızlık tam da bu: Sükût-u vaveylâ.
İçimizden bazılarının, bu durumu sevdiğini biliyorum. Hatta sırf bu yüzden şehrini, ailesini, dostlarını, sevdiğini terk eden insanlar var.
Yalnızlık bir bağımlılıktır.
Sürekli yalnız olmayı istemek bir süre iyi gelir fakat sonrasında yorulursunuz.
Evet.
Yalnız olmak yorar…
Sesinizi duymasını beklediğiniz insanlar duymayabilir, duyması zaman alabilir ve bu zaman: eriyen kar gibi, dökülen yağmur gibi, kül olan ateş ve buhar olan su gibi, gün geceden aydınlığa her kavuştuğunda sizi biraz daha yorar.
Derler ya; şu 3 günlük dünya diye.
Sahiden şu 3 günlük dünyada yorulmanın ne anlamı var ki?