Cuma Sohbetleri

İSLAM'DA EVLİLİK VE KARI KOCA HAKLARI

Cuma Sohbetleri

Toplumu meydana getiren öğelerin başında aile gelmektedir. Ailenin oluşması için de evlilik gereklidir. Evlilik ise, Allah'ın koyduğu prensipler çerçevesinde bir erkekle bir kadın arasında yapılan bir akitle meydana gelir.  Evlilik fıtri bir olgudur. İslâm dininde (ruhbanlık) evlenmeme, dünya ile irtibatı kopararak yalnız başına yaşama yoktur.

İslam dininde evlenme teşvik edilmiş, evlenmenin kolaylaştırılması, nişan, nikah ve düğün törenlerinde gösteriş ve israftan kaçınılması tavsiye edilmiştir. Ayet ve hadislerle karı-kocanın birbirlerine karşı hak ve sorumlulukları belirtilmiştir. Kuşkusuz belirlenen kurallara uyulduğu takdirde sağlıklı bir yuva kurulacak ve kurulan bu yuvada aile fertleri ömür boyu mutlu bir hayat sürerler.
                  Evliliğin ferdi, sosyal ve ahlaki bir çok yararları vardır. Bu yararların başında insan varlığının devamı ve nesebin korunması gelmektedir. Evlilik sayesinde,toplumundaki bir kısım hastalıklar asgariye iner, bireyler rûhî ve nefsi rahatlığa kavuşurlar. Bu sayede toplum, zinânın bir sonucu olarak ortaya çıkacak olan bulaşıcı hastalıklardan kurtulmuş; hayasızlığın yayılması önlenmiş ve harama giden yollar kapanmış olur.

Evlenip yuva kurmak isteyen kişi, nikahın önemini, evliliğin sorumluluk ve mahremiyetini, hayat arkadaşını seçerken nelere dikkat etmesi gerektiğini ve eşine, çocuklarına ve akrabasına karşı vazifelerinin neler olduğunu, önceden öğrenmelidir. Her konuda bizler için en güzel örnek olan Peygamber efendimiz, evlilik ve aile hayatı hususunda da biz Müslümanlar için en güzel numunedir. O halde onu kendimize rehber edinmeli ve gösterdiği nurlu yolda yürümeliyiz ki aile ve toplum hayatımız huzurlu ve mutlu, ahiretimiz parlak olsun.

Haftanın Diyaloğu:

Annem gelirken üç ekmek alsın dedi…

-Sen git al bana söyleyeceğine..

-vazgeçtiler, babam iki alsın diyor…

-İki tanemi alayım üç tanemi…!  

                                                                                                                                                                                                                  

Haftanın sorusu:                          

Soru : Estetik ameliyatı yapılaması caiz midir?

Cevap:  

    Din İşleri Yüksek Kurulu, 28.11.2002 tarihinde Kurul Başkanı Doç.Dr.Şamil DAĞCI'nın başkanlığında toplandı. Dini Soruları Cevaplandırma Komisyonunca hazırlanan "Estetik Ameliyat" konusundaki rapor görüşüldü. Yapılan müzakereler sonunda:

    İslâm dini, insana özel bir yer vermiş, yaratılış gayesinden başlayarak insanın, dünya hayatından ölüm ve ötesine, bireysel yaşayışından sosyal etkinliklerine, ruh ve duygu aleminden beden ve şekline kadar hayatının her safhasıyla ilgilenmiştir. Kur'an-ı Kerim'de insanın yeryüzünde halife olmak üzere (Bakara 2/30) en güzel bir biçimde, ölçülü ve dengeli bir şekilde yaratıldığı (Tîn 95/4), çeşitli nimetler, imkanlar ve güzelliklerle donatıldığı (Beled 90/4,8-10; Mülk 67/23; Nahl 16/8, 12; Hac 22/65; Lokman 31/20) bildirilmiştir. 

İnsanı en güzel bir şekilde yaratan Yüce Allah, onun makul ve mutedil ölçüler içerisinde süslenmesine, güzel görünmesine ve güzelliklerini korumasına izin vermiştir. Kur'an-ı Kerim'de, iyi ve güzel şeylerin helal, kötü ve çirkin şeylerin ise haram olduğu bildirilmektedir (Mâide 5/4-5). Bir ayette, "De ki: 'Allah'ın, kulları için yarattığı zîyneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?' De ki: 'Bunlar, dünya hayatında mü'minler içindir. Kıyamet gününde ise yalnız onlara özgüdür. İşte bilen bir topluluk için âyetleri, ayrı ayrı açıklıyoruz.'" buyurulmaktadır (A'râf 7/32). Hz. Peygamber, güzel giyinme hakkında kendisine yöneltilen bir soruya "Allâh güzeldir, güzelliği sever" şeklinde cevap vermiş (Müslim, İman, 41), kendisi de hayatında daima temiz ve düzenli olmuş, sade ve güzel giyinmeyi, güzel koku sürünmeyi teşvik etmiştir.

     Buna karşılık İslâm'da, insanın doğuştan getirdiği özellik ve şeklinin değiştirilmesi ve bu amaçla yapılacak her türlü estetik ve tıbbî müdahale hoş karşılanmamış; fıtratı bozmayı hedef alan müdahaleler olarak kabul edilmiştir. Fıtratı bozmayı, yaratılışı değiştirmeyi hedef alan tasarruf ve müdahaleler ise, yasaklanmıştır (Nisa 4/119).

     Estetik ameliyatlar genel olarak, ya dikkat çekmek, daha güzel görünmek ya da tedavî amacına yönelik olmaktadır.

     Dikkat çekmek, daha güzel görünmek amacıyla, yaratılıştan verilmiş olan özellik ve şekillerin değiştirilmesi İslâm dininde, fıtratı bozma kabul edilerek yasaklanmıştır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), süslenmek maksadıyla vücuda dövme yapmak, dişleri yontarak seyrekleştirmek gibi ameliyeleri, yaratılışı değiştirmek, fıtratı bozmak kapsamında değerlendirmiş ve bunu yapanları ve yaptıranları kınamıştır (Buhârî, Libâs, 83-87; Müslim, Libas, 33).

      Buna karşılık vücudun herhangi bir organında, diğer insanlar tarafından yadırganan, insanın psikolojik olarak etkilenmesine sebep olabilecek, bir anormallik veya fazlalık bulunursa, bunun ameliyatla düzeltilmesi, fıtratı bozmak değil, bir tedavi işlemidir. Tedavi amaçlı olarak yapılan estetik müdahalelere ise dinimizde izin verilmiştir. Nitekim Arfece adlı sahabî, bir savaşta burnu kopunca, gümüşten bir burun yaptırmış, bunun koku yapması üzerine, altından bir burun yaptırılmasına Hz. Peygamber müsaade etmiştir (Ebû Dâvûd, Hatem, 7; Tirmizî, Libâs, 31). Buna göre hastalık sebebiyle saçları dökülenler, kaza sonucu burun, kulak, göz gibi organlarını kaybedenler veya vücudunda doğuştan yada sonradan meydana gelen şekil bozuklukları bulunanların estetik ameliyat yaptırmaları bir tür tedavi olup, fıtratı bozmak kapsamında değerlendirilemez.

Yukarıda zikredilen açıklamalar ışığında;

Estetik ameliyatın;

a) Salim fıtratı bozmak kastı olmamak,

b) Yapılmasında bir yarar veya yapılmamasında mevcut bir zarar bulunmak,

c) Hile, aldatma veya karşı cinse benzeme kastı bulunmamak,

d) Hukukî karışıklığa ve yanlış anlamaya yol açmamak,

kaydıyla bir tür tedavî olarak yaptırılmasında sakınca olmadığına karar verildi.

Yazarın Diğer Yazıları