
Bir Edirne polisiyesi
Bora Dandinoğlu
Neden Edirne’de film çevrilmez diye düşünürken, şarkıcı Doğuş geldi, “Edirne’de film çevirmek istiyoruz” dedi.
…
Neden olmasın, Edirne’de mekan da bol, konu da. Hatta artist bile bol. Esas oğlan, esas kız kaynıyor ortalık, tut çevir oynat. Kamerayı gören Cüneyt’e de, Türkan’a da taş çıkartır. Senaryo desen gırla. Ben de bile bir sürü var.
İşte birinin kabası,
profesyoneller biraz uğraşsa mis gibi film olur.
*
Doğuş,
Edirne’ye atanan en genç Emniyet Müdürüdür. Birkaç sene kebap yapıp emekli olur, bahçede domates yetiştiririm gibi hayalleri yoktur.
…
Sahne 1 – Doğuş Müdür, jenerik biter bitmez, bir eli cebinde, diğer elinde ise telsizi ile Balıkpazarı’ndan konutuna doğru yürümektedir. Konutun bahçe kapısına geldiğinde, sivil plakalı bir araçtan inen sivil polis memurunu eşine bir poşet verirken görür. Yanına çağırıp ne yaptığını sorar. Memur “Eşinizin elbiselerini kuru temizlemeciden alıp getirdim müdürüm” der. Dişlerini sıkar Doğuş, “Bir daha olmasın, benim veya ailemin özel işleri ile hiç kimse ilgilenmeyecek” diye bağırır. Memur zor kaçar karşısından. Nöbetçi polise sorar “Bu araçlar ne..?”
“Şu eşinize tahsis edilen araç, bu da size tahsis edilen araç, diğeri de yedek aracınız müdürüm” der. Kudurur Doğuş, hiçbirini istemiyorum sadece makam aracımı kullanacağım der…
*
Sahne 2 - Öğlen yemeğini evinde yiyen Doğuş Müdür, Saraçlar’da tur atıyor, gördüğü olumsuzlukları telsizle anons ediyor, polislerin müdahalesine nezaret ediyor. Tam o sırada çıkardığı ses kadar gitmeyen bir motosiklet yanından hızla geçer. Kendisini motosikletin altında kalmaktan son anda kurtaran Doğuş Müdür “Yavaş olsana lan hıyar burası yaya alanı” diye bağırır. Motosiklet sürücüsü durup geri döner, “Ne diyon sen birader” diye dayılanır. “Polis bir şey demiyor sen ne karışıyorsun” diye devam eder. Doğuş Müdür kendini tanıtır ve ekip çağırır sürücü hakkında işlem yapılır. Doğuş Müdür telsizle ilgili birimlere talimat verir. “Trafiğe kapalı alanlarda bisiklet dahil tek bir araç görürsem ilgili Müdür kendisini Hakkari’de bulur” der.
*
Sahne 3 - Okullar açılmıştır, uyuşturucu satanlar, okulların çevresindeki yerlerini almıştır. Doğuş Müdür, şube müdürüne sorar. “Bu konuyla ilgili çalışmanız nedir?” Müdür kem küm edip, “Ekiplerimiz okul çevrelerinde zaman zaman devriye geziyorlar efendim”… “Siviller ne yapıyor?”… “Polis parkında çay içiyorlar efendim” Doğuş Müdür adeta kükremektedir. “Ekipleri bizzat sen denetleyeceksin, bilinen satıcıları sıkıştırılıp konuşturun. Hangi okulda hangi satıcılar var öğrenilsin. Genç memurlar öğrenci gibi girsin okullara. 15 gün süren var okul çevresinde tek bir satıcı kalırsa, kendini Orduevi Kavşağı’nda düdük çalarken bulursun”
*
Sahne 4 - Hava soğuktur, Doğuş Müdür paltosunun yakasını kaldırmış Vali Konağı çevresinde dolaşmaktadır. Gece bir çay içip vatandaşla dertleştiği kahvede duyduğu şeyin doğru olup olmadığını bizzat kontrol etmektedir. Polis lojmanlarından çıkan makam araçlarını sayamaz olmuştur. Anons eder ve çıkan makam araçlarını Mega Park’ın önüne çağırır. 15 ten fazla aracın her birinden bir müdür inmiş çayını içen Doğuş Müdür’ün yanına gitmişlerdir. Müdür, o araçların su yakmadığını, aynı yerden aynı yere tek bir araçla gitmenin vatana hizmet olduğunu anlatır. Çağırdığı AA plakalı minibüs, müdürlerin servis aracıdır artık.
*
Sahne 5 - Doğuş Müdür, çocuğunu okuldan almış evine dönerken bir telsiz anonsu duyar. Ekip, yakalaması olan bir vatandaşı tespit etmiş, peşine düşmüştür. Vatandaşın Etçiler’e doğru gittiğini bildiren ekip, telsiz konuşmasını bırakıp merkezle telefon görüşmesi istemiştir. Bir daha da konuyla ilgili anons duyulmamıştır. Doğuş Müdür merkezi arayıp sorar, “O şahıs alındı mı?” Merkez biraz da utanarak “Oraya girmek sıkıntılı iş müdürüm” der. Doğuş Müdür Etçiler’e polisin giremediğini duyduğunda kulaklarına inanamaz. Yanına birkaç memur alıp mahalleye girer. Bazı serseriler ellerinde sopa ve tuğlalarla beklemektedir. Her birinin gözlerine öyle bir bakar ki, kime baksa elindeki sopayı sokacak yer arar. Artık Etçiler girilebilirdir.
*
Sahne 6 - Doğuş Müdür eşinin ve çocuklarının baskısına dayanamayıp o pazar gününü ailesine ayırmıştır. Kendi kullandığı şahsi aracı ile konuttan çıkarken nöbetçi polise ben Söğütlük’e gidiyorum mangal yapacağız diye bilgi verir. Eşi ve çocukları çok mutludur. Memur, “Eskort isteyelim mi efendim, bu gün trafik kilitlenmiştir Karaağaç yolunda. Hele köprü altında çok zorlanırsınız” der. Kamera Doğuş Müdür’ün profilden yüzüne zumlamıştır, sinirden kulaklarına kadar kızardığı fark edilir. “Vatandaş ne yapıyor peki?” diye sorar. Memur, “Çaresizce bekliyorlar, günleri zehir oluyor, gurbetçilerin çilesi de cabası” der… Doğuş Müdür tren yolu köprüsünün altındadır. Araçtan iner ve trafik polisi yeleği giyer. Alır düdüğü ağzına 15-20 dakikada trafik rahatlamıştır. O, resmi ekibe gerekli talimatları verirken vatandaşlar “Edirne seninle gurur duyuyor” diye bağırmaktadır.
*
Sahne 7 - Doğuş Müdür, bir operasyonu şahsen yönetmektedir. Ekibiyle aynı şartlardadır. Bir çöp varilinin arkasında pusuya yatmış, iki polisi yaralayan kötü adamları beklemektedir. O sırada telefonu çalar. Arayan Merkezdir. “Belediye Başkanı aradı efendim, sizi iki köprü arasında yemeğe davet ediyor. Sanırım Vali Bey de katılacakmış…” Doğuş Müdür velahavle çeker ve “Söyle onlara benim mesaim beşte bitmiyor. Dilerlerse buraya gelsinler ben onlara çay-simit alayım” der.
*
Sahne 8 – Doğuş Müdür, evinde eşi ile televizyon seyretmektedir. Telsizi yanıbaşındadır. Bazı polislerin tutuklanmalarını içeren habere pür dikkat kesilmiştir. Haber bitince eşi, “Doğuş sana da bir şey yapacaklar diye çok korkuyorum, senin bunlardan biri ile alakan yok dimi” diye sorar. Doğuş, eşinin saçlarını okşar gözlerini tavana diker, “Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin polisiyim, vatandaşı huzuru için gerekirse can vermek için yemin ettim. Paralelmiş, hükümetmiş anlamam canım. Al yıldızlı bayrağın dalgalandığı her yerde kurşun da sıkarım, düdük de çalarım. Şüphen varsa seni annene bırakayım” der…
Sarılırlar, ikisinin gözünden de yaşlar akmaktadır.
SON…
*
Bu filmde geçen hikayenin gerçek kişi ve kurumlarla uzaktan yakından alakası yoktur.
*
Keşke olsaydı şekerim.
*
*
*
DENETLEMEYE GEL
Belediye Başkan Yardımcısı, zabıta ile birlikte et entegre tesislerini, etlerin saklandığı, doğrandığı, işlendiği alanları denetliyor.
Haber fotoğraflarında gördüklerimi yazıyorum, ekleme çıkartma yok, yorum sizin;
- Başkan Yardımcısı galoş takmış… Yanında gezenler ve çalışanlarda yok.
- Başkan Yardımcısında bone var… Denetlediği, et doğrayan kişide yok. Üstelik et doğrayan kişinin sol kolunda yara var.
- Başkan Yardımcısı dahil oradakiler, eldiven taktıysa bone takmamış, bone taktıysa eldiven takmamış.
- Başkan Yardımcısı eldivensiz olarak etlere dokunuyor.
- Maske sadece bir-iki kişi de var.
*
TOPLU TAŞIMA
Bir zamanların internet sitesi en çok tıklanan gazetesi, ayakta giden minibüs yolcularını manşetten vermiş.
Hudut patronajına acizane tavsiyemdir, yazar ve muhabirlerine; “Toplu taşıma nedir..? Ayakta yolcu taşıma özelliklerine sahip araçlar neden yapılmıştır..? İsteyen yolcunun oturacak yer yoksa minibüse binmeme hakkı var mıdır yok mudur..?” gibi konularda bilgi vermeleri, hatta, İstanbul, Tekirdağ gibi şehirlere gönderip oralardaki toplu taşıma araçlarına binmelerini sağlayarak bu bilgilerini pekiştirmelerini sağlamalarıdır.
*
İÇİMDEN GELDİ
* Ekmek fırınları 65 yaş üstü kişilere ve engellilere her gün 2 ekmeği bedava versin.
* Belediye meclis salonundaki bozuk saatler 06:25’i göstereceğine 09:05’i göstersin.
* Madem operatörlerin baz istasyonları için sağlığımızı tehlikeye atıyoruz, onlar da şehrin bazı bölgelerinde mesela Saraçlar’da falan bedava internet bağlantısı sağlasın.
*
BOYA VAKTİ
Bir dönem modaydı, merdivenleri gökkuşağı rengine boyamak. Dönemin Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi de vatandaşla beraber Hastane yokuşundaki merdivenleri rengarenk boyamıştı. Güzel de olmuştu.
…
Boyalar çıkmış haliyle. Berbat görünüyor.
Sedefçi yapmıştı diye özellikle bu halde bırakılmıyorsa,
boyama vakti gelmiş geçiyor, bayram da yakın…
*
HANGİSİ..?
Daha makama oturmadan kepçenin önüne oturan, kameralar eşliğinde işe yürüyerek giden, gece geç saatlere kadar makamında çalışan, beş kişi sokakta toplanıp eylem yapsa yanlarında bitiveren, gösterilerde döviz taşıyan, esnafları ziyaret eden…
…
Ancak son zamanlarda,
Auidi’den inmeyen, makama saat 10-11 civarı gelen, sokaklarda görünmeyen, eylemciler bağırmaya başlayınca pencereyi kapatan reis kimdir..?
a- Barack Obama
b- Wilademir Putin
c- Beşşar Esed
d- Ahmet Davutoğlu
*
ŞANSLI KAFE
Şükrüpaşa Mahallesi’ndeki büyük bir binanın altında bir kafe açsanız. Ruhsat almadan faaliyete başlasanız. Bu da yetmiyormuş gibi içki ve sigara satsanız.
Başınıza neler gelir düşündünüz mü hiç..?
…
Ama bilin ki onlar sadece sizin başınıza gelir.
Eloğlu açmış satıyor. Belediyenin ‘gık’ dediği yok..!
*
PAPARAZİ
Gri pasaport için ilgili yasa der ki;
- Hükümetçe, hususi idarelerce veya belediyelerce resmi vazife ile yurtdışına gönderildiklerinde veya yurtdışında vazifeye alındıklarında verilir.
- Türkiye Cumhuriyetinin üyesi bulunduğu milletler arası kuruluşlarda memur statüsünde çalışanlara verilir.
…
…
Flaş… Flaş… Flaş..!
Belediye’de hizmet alımı olarak çalışan, Bayan R.G. ve Bayan B.E. bu gri pasaportlarla Yunanistan’a hangi göreve gittilerrr. Bu görev eğlenceli miydiii. Bu eğlenceli görev feyste paylaşılınca Başkan Yardımcısı Ç.G. neden yorum olarak “Birşey yazmama gerek var mı?” diye sorduuu. B.E., bu soruya neden “yok bebegiiiiimmm cok sakin sakin oturuyoruz :))))” diye cevap verdiii..?
Azzz sonraaa…!
*
FİŞŞŞŞ…
Soruyorlar “Neden fişlemeyi yazmıyorsun?” diye
Kırmayalım.
…
Çoğunun okul hayatında ilk öğrendiği şey, üzerinde “Ali topu tut, Işık süt iç” falan yazan fişler olunca bu fişlemeyi de önemli bir şey sanıyorlar haliyle.
…
Yamuğun var mı kardeşim yamuğun, haram yedin mi, sattın mı birilerini, gammazladın mı, ayak kaydırdın mı, iki yüzlülük yaptın mı..?
…
Ne heyecanlanıyorsun ki, herkes herkesi fişliyor ona kalırsa.
Sen kimseyi fişlemiyor musun mesela..?
“Şunda çok para var lazım olursa borç isterim, buna güven olmaz kestiğim kaçak etleri söylemeyeyim, şu sır tutmaz, onunla Bulgara gitmeyeyim” falan…
*
KARİKATÜR
