Bora Dandinoğlu

Ankara geyikleri

Bora Dandinoğlu

 

“Agacım çok uğraştık ama oldu be, sonunda Ankara’dayım hem de seçilmiş olarak… Bak ne diyecem; Dört sene önce bugün, sen de benim gibi buralarda kayıt yaptırdın, rozet taktın, özlüyor musun o günleri..?”

 

“Abi nesini özleyeceğim 4 metrekare odanın, bir tane sekreter bir tane danışman…

Audi yok, elimi kaldırsam fırlayan şoför yok, feysime fotoğraf koyacak eleman yok…”

 

“Deme öyle be, burası Türkiye’nin yönetildiği yer.”

 

“Çocuk olma, ne yönetmesi, büyükler karar verir biz parmak kaldırırız, yönettiğimizi sanırız. İki kere ters parmak kaldırsan bir dahaki seçimde aday göstermez, anca Dinlenti’de garsona parmak kaldırırsın.”

 

“Ya agacım, bak ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ yazıyor, milletin meclisi burası beya, deme öyle şeyler.”

 

“Bak geçen bir arsaya bir kaydırak, bir tahterevalli koydurdum, duvarına da kendi fotoğrafımı astırdım. Adı da ‘Egemenlik Parkı’ olsun dedim. Millet akşama kadar alkışladı.”

 

“Yav bak fotoğraf deyince geldi aklıma, hakikaten her şeye koyduruyorsun fotoğrafını, bıktıracaksın insanları.”

 

“N’payım abi içimde uhdeydi bu, çocukluğumuzda bile doğru dürüst fotoğrafımız çekilmedi ki, hoşuma gidiyor şehrin her yerinde fotoğrafımın olması.”

 

“Neyse agacım, benim hayalim de buydu. Belki memlekete, hemşehrilerimize bir faydamız olur.”

 

“Olur, olur.. İktidara gelirseniz 3-5 kişiyi işe sokarsın, beş-on kişinin atamasını yaptırırsın o kadar. Bak bana, işime gelen yüzlerce insana iş veriyorum, canımın istemediği yüzlercesini kapıya koyuyorum. Millet iş diye kapımda kuyruk”

 

“Yahu burası Türkiye Büyük Millet Meclisi, Atatürk’ün meclisi, burada olmak, bir şehri temsil etmek onurdur.”

 

“Ne yani benim meclisim yok mu, büyük değil ama, küçük olsun benim olsun. Ne istersem geçiriyorum.”

 

“Agacım, canım agacım neden moralimi bozup duruyorsun ilk günden. Ben Türkiye’deki 550 kişiden biriyim, büyüklerimle aram iyi, partide önemli yerlere gelebilirim. Bir Muharrem İnce olabilirim.”

 

“Bakan olsan n’olacak müdür, nikah kıyabilir misin nikah? Alıyorum elime mikrofonu herkes ağzımın içine bakıyor, dalga geçiyorum gülüyorlar, alkışlıyorlar.”

 

“Uçtun iyice be agacım.”

 

“Evet onu da yaptım, uçtum. Nasıl attım havamı ama. Benim yandaş gazeteciler pilotu almamışlar kareye beni tek çekmişler, altına da uçağı uçurdu diye yazmışlar sağ olsunlar. Ahali beni pilot sanıyor artık.”

 

“Abi, sayende ter bastı, içim karardı şerefsizim.”

 

“Sen daha dur, kalktın çok lazımmış gibi ‘her 6 ayda bir her ilçede hesap vereceğim’ dedin. Asıl o zaman ter basacak seni. Olum neyine lazım hesap mesap. Ben de hesap veriyorum ama benim yüzlerce işçim memurum var hazırlıyorlar okuyorum. Sana kim rapor hazırlayacak?”

 

“Agacım be, madem bu işler böyleydi neden daha önce uyarmadın, neden bu kadar çalıştın beni seçtirmek için, dostum musun düşmanım mısın? Şu harcadığımın onda biri harcasam Enez’e başkan olurdum.”

 

“Karıştırma şimdi başkanlığı falan, bak tüylerim diken diken oldu. Eğer 4 yıldan önce geriye dönersen küfür ederim vallahi.”

 

“Namusum şerefim üzerine yemin ederim sana öyle bir şey yapmam agacım. Gel şu badem ezmelerini gazetecilere dağıtalım, onlarla iyi geçinmek lazım. Yeni evlenen falan varsa bir de çeyrek altın takayım”

 

“Olum bunlar bizimkiler gibi bir kahvaltıya, iki duble rakıya manşet yapmaz, yazı yazmazlar. Sen onları geri götür memleketteki gazetecilere dağıt da senin için bakanlığa yakın falan yazsınlar.

 

Neyse hadi kameralar bize bakarken takayım sana.”

 

Yazarın Diğer Yazıları