Beyazıt Sansı

İYİ Kİ YAZMIŞIM!...

Beyazıt Sansı

“Vatan borcu namus borcudur” diyen çok güzel bir Türk Özdeyişi var.

Üzerinde yaşadığımız toprağa ve o topraklar üzerinde yaşayan insanlara karşı hepimizin bir şekilde görevi ve borcu vardır.

Elbette ki Vatan borcu denildiğinde ilk akla gelen askerlik görevidir.

T.C. Devletinde doğan her erkek yurttaşımız, 20’yaşına geldiğinde asker olur ve Vatanına karşı en önemli borcunu ödemiş olur.

Tabii ki; sadece askerlik görevini yaparak vatanımıza karşı borcumuzu tam olarak ödemiş sayılamayız.

Askerlik görevinden sonra da vatanımıza karşı yapacağımız hayırlı işler vardır.

Mesela Ben;

Her Türk çocuğu gibi 20 yaşıma geldiğimde asker oldum ve Manisa Sipil Dağı ile Mardin’in Nusaybin Dağlarında görevimi yaptım.

Askerlik görevime ek olarak; memleketimin yedi coğrafyasında öğretmenlik yaptım. Öğretmenlik görevim sürecinde öğrencilerime önce okuma-yazmayı öğrettim. Sonra da iyi bir yurttaş olabilmenin bilgilerini ve sorumluluklarını öğrettim.

Bunları öğretirken de; ışığımız, hep büyük Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin aydınlığı olmuştur.

1993’yılında 30 yıl öğretmenlik görevimden sonra henüz 49’yaşımdayken emekli oldum.

49’yaşında emekli olup köşeye çekilmek ve ayağını uzatıp yatmak, bana göre bir yaşam şekli değildi.

Birçok emekli insanımızın yaptığı gibi; emekli ikramiyemle küçücük bir ticari girişim yapabilir miydim?

Ancak yaşam şeklim ve var olan yeteneklerim böyle bir girişime müsaade etmedi.

Emekli maaşımla kıt-kanat geçinmeyi kafama koydum.

Ancak yatarak değil, yazarak yaşamamı sürdürmeyi amaçladım.

Ve öyle de oldu.

1991’yılında Hemşerimiz Sami Gültekin’in çıkardığı haftalık YURT GAZETESİ’nde köşe yazıları yazmaya başladım.

Yazış, o yazış…

Şimdilerde geriye dönüp baktığımda; aradan 27 yıl geçmiş ve ben hâlâ yazıyorum.

Bana diyebilirsiniz ki; “ Beyazıt Hoca bu kadar zaman yazdın da ne oldu?”

Bence çok şeyler ve de çok güzel şeyler oldu.

Öncelikle muhteşem Edirne Şehrinin son 27 yılına en yakından tanıklık etmek mutluluğuna erdim.

Bu süreçte güzel günler oldu, sıkıntılı günler oldu. Ama Ben bir şekilde bu günlerde yaşananların içinde oldum. Ve onları satır satır Edirne’min geleceğine not düştüm.

Ve geleceğin Edirne’sinde; öğretmenlik, şairlik, bestekârlık sıfatlarım ile birlikte Edirne’de en uzun soluklu ve sürekli yazan bir yazarı olarak da anılmak onurunu ve ümidini kazandım.

Daha ne olsun;  iyi ki yazmışım, yazar olmuşum…

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları