
'MİLLİ OLMAK FABRİKALARI SATIP ÜLKEYİ SAMANA MUHTAÇ ETMEK DEĞİLDİR!'
Beyazıt Sansı
“Milli olmak fabrikaları satıp ülkeyi samana muhtaç etmek değildir.”
Bu sözler, dünkü Sözcü Gazetesinin manşetindeydi.
Sözlerin sahibi de Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu idi.
Saadet Partisi’nin kökeni 1970 yılında kurulan Milli Nizam Partisine dayanır.
Milli Nizam Partisini merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan kurmuştu.
Partinin Genel Siyasi tanımlaması “Siyasal İslamcı” olarak yapılıyordu.
Milli Nizam Partisinden sonra aynı siyasal İslamcı görüş; Fazilet Partisi, Refah Partisi, Selamet Partisi olarak devam etti ve sonunda Saadet Partisi olarak Türk siyasetinde yerini aldı.
Yukarıda isimlerini saydığım bu partilerin temel görüşü, her ne kadar “Siyasal İslamcı” idiyse de liderleri tarafından görüşlerini “ Milli Görüş” olarak ifade etmişlerdir.
Saadet Partisi Lideri Sn. Temel Karamolluoğlu’nun yukarıya aldığımız sözlerini okuduktan sonra; kendi kendime; “ İşte gerçek Milli görüş budur” diye söylendim ve rahat bir nefes aldım.
Saadet Partisi Lideri Sn. Temel Karamolluoğlu’nun gerçekten milli duygularımızı okşayan ve de inanmak istediğimiz görüşlerini aşağıya alıyorum.
Birlikte okuyalım ve kararı size bırakalım.
_ Belli bir istikamette olanlar bir araya gelebilir. Ama onlarla olmayanlara hain diyorlar… sonra da kendilerini milli addediyorlar.
_ Milli olmak Fabrika satıp ülkeyi samana muhtaç etmek değildir.
_ Adalette 80.sırada, yolsuzluk, askeri ücret ve açlık sınırında zirvede olan bir ülke olamayız.
_ Tek dertleri 14 şeker fabrikası ile kanal İstanbul’u satmak…
_Millilik; bütün milleti hatasıyla, sevabıyla kucaklayabilmektir.
_Siz milletin yarısını elinizin tersiyle itip kendinizi milli arz ederseniz bu komik olur.
_Ekonomide dışa bağımlı borçlu bir ülke olamayız.
_ Avrupa ve Amerika’nın etine, sütüne, samanına, buğdayına muhtaç ülke olmak istemiyoruz.
Saadet Partisi dışında bir milli görüş olamaz.
Milli görüş, Necmettin Erbakan Hocanın kurduğu bütün fabrikaları satıp-yıkmak değildir. Şahsiyetli bir dış politika izlemek yerine AB’nin kapısına yapışmak da değildir.