Ayhan Tunca

SÖĞÜTLÜDERE'DE ' MİL TAŞI...' MUSULÇA'DA ' KONACIK...' 3

Ayhan Tunca

"KÖYÜMÜZDE BİR MÜZE OLMASINI HEP İSTEDİM..."

Kaç yıl oldu bilmiyorum...

Talip öğretmenle rastlantıya dayalı bir söyleşide, eğitimde taşımalı sisteme geçildikten sonra, içler acısı görüntülere terk edilen köy okullarını konuşurken; o, kendi köyünü bir kenara koymuş ve övünerek anlatmıştı...

Evet...

Musulçalılar, başlı başına bir kültür ve eğitim tarihi olan, o köyde binlerce kişiye alfabeyi öğreten, yüzlerce kitaba sığamayacak anılarla dolu okulu yıkıma terk etmemiş, onarmışlardı...

Kutlanmalıdır!

Talip öğretmen, bu okulda bir etnografya müzesini hayata geçirmenin arayışı içindedir ve köyü, köylümüzü, yöre kültürünü anlatan etnoğrafik materyallerin son örnekleri burada toplanmalıdır...

Okul, köydeki toplantı ve düğünlere de ev sahipliği yaparak, işlevsel rolünü sürdürmektedir...

Ama Talip öğretmenin söylediği konu ele alınırsa, çevrede bir örneğin de öncüsü olabilecektir...

Ne muhteşem düşüncedir ki, keşke yaşama aktarılabilse...

Yarının insanları, bir Döven, Pulluk veya Yaba'nın ne ve nasıl bir şey olduğunu bile göremeyeceklerdir bu gidişle...

ÖNCE, SÖĞÜTLÜDERE'DE, MİL TAŞI...

Söğütlüdere Köyü meydanındaki o taşın, bir süre önce bir otobüs dolusu Bulgar turist tarafından ziyaret edildiğini duyunca, nasıl da onurlandığımı bilemezsiniz...

Tam da bu taşın karşısındaki kahvehanede soluklanırken, bizlere çay ikramında bulunan köylülerden biri, taşa dönük ilgimizi de gözlemişti ki, söyleyiverdi:

"O taşı, bir otobüs Bulgar gelip burada gördü... Başkaları da geliyor... Bir profesör de geldi..."

Oh!

Demek emeğimiz boşa gitmemişti, çabalarımız amacına ulaşmıştı...

EFEKAN VE İLHAN, İLK KEZ GÖRMEKTEYDİ, AMA SEDAT ÖĞRETMEN AÇILIŞ TÖRENİNDE DE VARDI...

Efekan, dördüncü sınıfa geçti...

Yaz tatillerinde; bizi çoğu kez yalnız bırakmayan torunumu Musulça'ya da götürmeliydim...

Yöresel kültür ve köy yaşamını soluma yönünde ele geçmez bir fırsattı bu...

9 Haziran...

Musulça Köyü'ne "Şükür Duası" davetlileri olarak giderken, yolumuzun üstündeki Söğütlüdere Köyü'ne sapıverecektik...

Dedesinin, Söğütlüdere Köyü meydanına diktirdiği o taşı görmeli, öyküsünü bizden dinlemeli, bilgilenmeli, taşın anlattığı tarihsel dönemi de öğrenme fırsatı olarak değerlendirmeliydi Efekan...

Aynen öyle oldu...

***

İlhan Tunca...

Soyadını paylaştığımız akrabalarımızın en yaşlı erkek temsilcisidir artık o...

Almanya'dan her tatil gelişinde bazı günleri paylaşmayı deneriz...

Musulça'ya giderken, Söğütlüdere Mil Taşı öykümüzü yerinde dinleme ve gözleme fırsatı bulmuş olması, bendeniz için ayrı bir gurur...

Bunu yaşadık...

***

Sedat Seyyar...

Emekli öğretmen, kadim bir dost...

O, taşın bulunduğu yere dikilmesi sonrasındaki ziyarete açılış töreninde de vardı...

Tıpkı, Yöre dergisinin benzer tüm etkinliklerinde hep yer aldığı gibi...

Sürecek...

Yazarın Diğer Yazıları