Ayhan Tunca

SIKMA BAŞ TÜRBAN DEĞİLDİR...

Ayhan Tunca

Türbanı Edirne'de kullananları anlatırken, bu giyim biçimini uygulayanlar için, genellikle entel veya zenginlerin eşleri işaret edilir.

Rahmetli Mergup Nurengin, Yöre dergisi için şöyle dile getirmişti o yılların türbanlı Edirne'sini:

"...O zaman türban giymek siyasi simge değildi... Ağır Ceza Reisi Ali Rıza Bey'in eşi ve Nemide Hanım'ın annesi, türban giyerdi. Edirne müfettişlik ressamı Behzat Fuat Bey'in eşi giyerdi. Belediye Başkanı Ekrem Bey'in eşi Hatice Hanım türban giyerdi. Ama türban Leman hanım'a (İlhan Koman'ın annesi) çok yakışırdı. Onun için türban bir aksesuardı ve o geçerken kaldırımlar titrerdi."

Burada adı geçen Nemide Hanım,orta okulda benim de coğrafya öğretmenimdi...

***

Edirne'nin o yılları için şunu rahatlıkla söyleyebiliriz:

"Türban; Küçükpazar'da, Yeniimaret'te, Kıyık'ta, Yıldırım'da, Bostanpazarı'nda ve diğer kenar mahallelerinde oturan bayanların kıyafeti değildi. Onlar geleneksel örtünmenin dışında ne türban bilirlerdi ne de sıkma baş."

Köylerimizde de asla yoktu sıkma baş...

Örtünürdü analarımız, akrabalarımız...

Ama asla gırtlağı ve başı bir paket gibi sarmalayan kıyafetler yoktu...

Vardı diyen beri gelsin, tanışalım...

***

Şimdilerde yine ateşlendi sıkma baş ve AKP'nin lideri yine sakız yaptı bu işi...

Fakat CHP'nin ki de öyle bir çanak tuttu ki!

Yandaşlar seferber oluverdiler yine...

Televizyonlar ve de köşe yazıcıları tekrar sıkma baş konusuna döndü.

Bir sosyolog olduğunu her fırsatta söylemeye çalışan yeni Osmanlıcı eski ülkücü ve Abdullah Gül'ün dünya turlarında asla yanından etmediği Taha Akyol diyor ki:

"Türban özgürlüktür..."

Neymiş?

Türban kadına özgürlük getirmişmiş...

***

Çok hınzırca ve ısrarlı saptırmalarla en yukarıdan aşağıya bir bağırıştır başladı yine:

"Başörtüsüne özgürlük!"

Hınzırca ve öfkeyle dile gelen bu koro söylemi içinde ve ağız birliği bağlamıyla kullandıkları şey şu:

"Başörtüsü..."

Oysa başörtüsü asla yasak olmadı bu ülkede...

Edirne'de başörtüsü yasaktı, yasaklandı, kadınlar zorlandı veya giyenler ayıplandı diyen varsa beri gelsin tanışalım...

Konu, analarımızın başörtüsü değil, konu, AKP'nin ülkeyi kutuplaştırdığı ve siyasallaştırdığı sıkma baştır.

Sıkma baş, Emine hanımın, Hayrünüssa'nın ve diğer bakan eşlerinde tamamına yakınının kullandığı bir siyasal simgedir.

Ne alakası var özgürlükle...

Onlar çok mu özgür yani?

Geçen gün Amerika'da bayanlar arasında gülücükler içinde görüntülense de Abdullah Gül'ün eşi, etrafındaki çağcıl giyimli bayanların arasında ezikti adeta...

Sıkma başlı kadınlara asla art niyetle bakamayız; ama onların eşleri katiyen kadını özgürleşme adına bu giyimi çok istediklerini söyleyemezler...

***

Peki, Prof.Dr. Yaşar Nuri Öztürk ne diyor bu işe:

"Halkımızın sıkma baş diye tanıttığı bu kapatma, İslam ile değil, Talmut Museviliği ve Pavlus Hıristiyanlığı ile izah edilebilecek bir tavırdır. Bir rahibe kıyafetidir. İslam adına bir Hıristiyanlık eğilimidir."

Şöyle diyor hoca:

"AKP, ilk gününden itibaren türban meselesini bir tahrik ve kaygı unsuru olarak öne çıkarmış, konuya hep bu üslup ve zihniyetle yaklaşmıştır."

İyi de bu giyim bir siyasal simge midir gerçekten?

Canım nasıl unutursunuz Tayyip Erdoğan'ın ünlü İspanya demecini!

Ne demişti?

"Bugünkü türbanın siyasal simge olarak alınması kimseyi ilgilendirmez!"

Demedi diyen varsa gelsin konuşalım...

Yazarın Diğer Yazıları