Ayhan Tunca

KUBİLAY VE EDİRNE… ARINÇ İLE KUBİLAY…

Ayhan Tunca

 
Kubilay veya Menemen olayı, henüz yedi yaşındaki bir Cumhuriyet’in duyarlılıklarını dile getiren yanıyla çok özeldir ve günümüzde de ısrarla anılması, benzer duyarlılıkları ayakta tutan kaygıların varlığı ile ilgilidir…
Evet!
Cumhuriyet’in getirildiği durum, Kubilay olayının yaşandığı o dönemdekinden belki de daha vahimdir…
O günlerin ürkütücü koşulları aşılamamıştır…
Hatta yaygın görüşe göre; o Cumhuriyet, çoktan yok edilmiş, İslami bir cumhuriyetin yol taşları döşenmiştir bile…
Üstelik Atatürk yoktur artık…
***
Kubilay veya Menemen hadisesinin bir de Edirne boyutu vardır ki; nedense, konunun konuşulup yazıldığı yerlerde, bu bölüm hiç dile gelmez veya getirilmez…
Söz konusu olay; Atatürk’ün, Edirne’de bulunduğu günlerde yaşanmıştı ve Gazi, aslında on gün kalmak biçiminde planladığı Edirne gezisini, Menemen olayını bu şehirde öğrendikten sonra, yarıda keserek, buradan ayrılmıştır…
Derler ki “eğer öngörüldüğü süre boyunca kalabilseydi; Edirne’nin, başkaca pek çok sorunu daha dile gelmiş olacak ve belki de çözülecekti…”
***
O gün Belediye Meclis Salonu’nda tatlı bir sohbet vardı.
Gazi Mustafa Kemal, Kemalköy’den dönmüştü…
Orada, Karabekir’in (Bekir Kara’nın) köylülerle düştüğü bir arazi çatışmasını çözmek için bulunduğunu biliyoruz…
***
Köy dönüşünde, Atatürk şakalaşmalar içindeydi…
Dönemin Edirne Valisi Emin Arda, Şükrü Kaya’nın eniştesiydi ki; Şükrü Kaya, hazırladığı şakasını eniştesi üzerine kurmuştu ve:
“Paşa hazretleri! Benim bu eniştem; Vali Emin Bey, bir Mevlevi’dir” dedi…
Emin Bey, şakayı karşılamak üzere:
“Hayır, Reisicumhur Hazretleri…” derken…
Bir subay elindeki telgraf pusulası ile içeri girdi…
Atatürk, telgrafı aldı, okudu…
Yüz hatları değişmiş, rengi sararıvermişti…
***
Bir önemli haber gelmişti Mustafa Kemal Atatürk’e; ama ne?
Salonda bütün nefesler tutulmuştu…
Atatürk birden elini masaya vurdu ve ayağa kalktı…
Hiddetliydi…
“Arkadaşlar! Menemen’de mürteci Nakşibendîler, benim Kubilay adlı bir subayımı katletmişler! Şehit etmişler! Başını gövdesinden ayırmışlar!” dedi ve ekledi:
“Suçlular hemen bulunsun!”
***
Anlatılanlara göre ve Dr.İbrahim Sakaroğlu’nun, dönemin Belediye Başkanı Ekrem Demiray’dan duyduklarına bakılırsa, Atatürk “suçlular bulunsun” yönündeki emrine şunu da eklemişti:
“Menemen’i haritadan silin!”
Bu emri ilk ağızdan alan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın, Atatürk’ü, bu emri geri alması yönünde ikna etmek için çok uğraştığı söylenir…
***
Başka bir anıya göre ise, Atatürk şunları da yine Edirne’de söylemiştir:
“Menemen’i yakın ve ortasına siyah bir taş dikin!”
***
Mustafa Fehmi Kubilay, 1906 yılında Kozan’da dünyaya gelmiş ve 1926 yılında Bursa Erkek öğretmen Okulu’nu bitirmişti…
Aydın’da ilkokul öğretmenliği yaptığı sırada askere alınmıştı…
Nurlar içinde yat Mustafa Fehmi Kubilay!
***
Peki, şu günlerde söyledikleriyle yine ülke gündemine oturan ve “şeyini şey ettiğim” cümlesiyle tarihin en çirkin sayfalarına geçmiş bulunan Arınç ile Kubilay’ın ilişkisi ne?
Yazılanlara göre; Kubilay’ın kafasını kesenler arasında, şeyini şey ettiğimin dedeleri de bulunmaktaydı…
Veya başka yazılanlara göre, teğmen Kubilay’ı kör bıçakla katleden Giritli Derviş Mehdi ile şeyini şey ettiğimin arasında, akrabalık ilişkisi bulunmaktaydı…
Ve denilir ki; bu zatın,Atatürk cumhuriyetine olan bastırılmış kini dışa vurmuş “şeyini şey…” ile dile gelmiştir…
***
Dedik ya!
Artık Atatürk te yok…

Yazarın Diğer Yazıları