Ayhan Tunca

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN YILLARI VE EDİRNE 34

Ayhan Tunca

PAŞALAR... PAŞALAR... DAMAT PAŞALAR...

Profesör İlber Ortaylı, Osmanlı Paşaları için şunları yazıyor:

"Osmanlı Devleti'ni paşalar yönetirler. Bu paşa kelimesi tartışmalıdır. Farsçası Pai-Şah'dır. Yani şahın ayağından geldiği söylendiği gibi, esasta bizim başağa kelimesinden türediği de öne sürülür ve en çok kabul gören etimoloji de budur.

Paşalar Mirliva rütbesinden başlar. Türk cemiyetinin askeri komutanlarıdır. Mirliva dediğimiz, bu günkü tuğgenerale eşit sancakbeyi rütbesindeki askerlerdir. Bunlar bu günkü Türkiye'de aşağı yukarı küçük boylu vilayetlere tekabül eden sancakları yöneten komutanlardır. Askeri sınıftandır ve askerdirler." (Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek)

***

A.de Lamartin'in değerlendirmelerine bakarsanız; ona göre Süleyman, babasının kışlalardan alarak saraya soktuğu soylu olmayan paşalardan kurtulmayı kafasına koymuştu. O,İmparatorluğu tek başına yönetmek istemekteydi.

Ne var ki; Osmanlı gelenekleri, padişahın tek başına hükümet etmesine izin vermemekteydi.

***

Kanuni yıllarının standart bir özelliği olarak sunulan bilgiye göre; sadrazamlar, padişah damadı durumundaydılar. Bu durum, bazen bir sultan kızının kocası ve sultanın damadı ya da kayınbiraderi biçiminde öne çıkardı.

Sadrazamlık, imparatorluğun en üst idari askeri makamıydı.

Süleyman'ın damat sadrazamlarından üçü; İbrahim, Rüstem ve Sokullu, onun belki de en güvenilir nedimleri durumundaydılar.

***

Bir Osmanlı bürokratı olan yazar Mustafa Ali, Süleyman dönemini, sultan kızlarının vezirlik rütbesindeki devlet adamlarıyla evlendirilmesinin başlangıç dönemi olarak gösterir.

İki 17. yüzyıl padişahına danışmanlık yapan Koçi Bey de bunu doğrular; ama ona göre, bu uygulama İkinci Bayezit döneminde başlamış, Yavuz döneminde gelenek halini almış, Süleyman döneminde ise gelişme kaydetmiştir.

Böylece bir sultan kızını sadrazamla evlendirerek haneden hanesine bağlamış olmaktaydılar.

Süleyman, damat sadrazamları saltanatının olağan bir özelliği haline getirdi.

Süleyman'ın dokuz sadrazamından sadece üçü damat değildi:

Piri Ahmet...

Ayas Paşa...

Hadım Süleyman...

Piri Ahmet, zaten babadan kalma bir sadrazamdı... Ayas Paşa cinsel iştahıyla ün yapmıştı... Hadım Süleyman ise, adı gibi zaten bir hadımdı...(Leslıe P.Peırce)

Diyarbakır'ı fethettiği için o yörede Fatih olarak anılan Bıyıklı Mehmet Paşa, Süleyman'ın tahta çıktığı ilk günlerde, 24 Aralık 1421 günü, vefat etmişti.

***

Saray damatları konusu için son değerlendirme deJulıette Dumas'tan gelsin...

Esra Atuk'un çevirisiyle Toplumsal Tarih Dergisi'ne "Bir Prenses Bir Kul ile Evlenirse" başlığı altında yazı konusu olan değerlendirmede o şöyle demektedir:

"Birinci Süleyman'ın saltanatı, evlilik stratejilerindeki evrimin son aşamasına tekabül eder. Süleyman, babasının uzaklaştırma politikasının aksine, saray damatlarıyla yakınlığı tercih etmişti." (Toplumsal Tarih,20 Haziran 2011)

***

Damat paşalara dönersek...

Önce Pertev Mehmet Paşa...

"SEN KENDİNİ GYULA'DA MI SANIYORSUN A BACAKSIZ!"

Kanuni'nin paşalarından biri de Pertev Mehmet Paşa'dır.

Onun boyunu da anlatan bir öykü ilginçtir; ama önce kim olduğundan söz etmeliyiz...

Vakıflar Dergisi'nde Pertev Paşa'yı konu eden Türk ve İslam Eserleri Müzesi Müdürü Abdülkadir Erdoğan, bu paşanın esasen soyca, Hersekli bir köle olduğunu, ancak Osmanlı Devleti'nin istila devrinde ikinci vezirliğe kadar yükseldiğini yazar.

Ve...

Yurdun her köşesinde yüksek eserler meydana getirmiş olan bu paşanın çok ihmal edildiğini vurgulayarak, sitem eder, bu ihmali hayret verici olarak gösterir.

***

Peki, o kimin kölesiydi?

O da, tıpkı Sokullu Mehmet Paşa gibi, Defterdar İskender Paşa'nın kölesiydi ve bu paşa, İbrahim Paşa tarafından İran Seferi'ndeyken Bağdat çarşısında asılarak öldürülünce, diğer 600 köle gibi satılmayıp, saraya seçilenler arasında yer almıştı.

Saraydan Kapıcıbaşı'lık göreviyle ayrılmış, Yeniçeriağası olmuş, Rumeli Beylerbeyliği'ne yükselmiş, nihayet İkinci Vezirlik makamına kadar gelmiştir.

Bu yükselişe hiç hayret edilmemelidir ki; aslında o devirdeki vezirlerin hemen hemen tümü, farklı milletlerde olsalar da, benzer yükselişleri yaşamıştır.

Örneğin İbrahim ve Hadım Süleyman paşalar Rum; Ayas, Lütfi, Ahmet Paşalar Arnavut; Semiz Ali, Hersekzade Ahmet ve Doakinzade Ahmet paşalar; Boşnak idiler.

Pertev Paşa, Macaristan fütuhatına iştirak etmiş, ünlü Gyula Kalesi'nin fatihi olarak tarihe geçmiştir.

Kanuni'nin cenazesi, Zigetvar'dan İstanbul'a getirilirken, cenaze alayı arasında Pertev Paşa da bulunmaktaydı.

Yeniçerilerin, henüz hükümdar olan İkinci Selim'den bahşiş istemelerine ve cenaze Şehzadebaşı'na geldiğinde gürültü etmelerine sinirlenen Pertev Paşa, askerler hitaben:

"Yiğitlerim, yaptığınız bu hareket doğru değildir" deyince:

"Sen kendini Gyula'da mı sanıyorsun a bacaksız" yanıtıyla hakaretlere uğramış ve bu sırada Pertev Paşa'nın başına vurulunca kavuğu yere yuvarlanmıştır.

Bu olay, Pertev Paşa'nın tehlikeli bir zamanda söze girmiş olması nedeniyle, onun cesaretini anlatmakla önemli sayılmış; askerin kendisine "bacaksız" demiş olmasıyla da boyunun kısalığını işaret etmiştir.

***

Pertev Paşa'nın pek çok eseri arasında Mimar Sinan'a İzmit'te yaptırdığı cami, sibyan mektebi, hamam, imaret ve kervansarayı da bulunmaktadır.

Türbesi Eyüp'tedir ve Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir.

Pertev Paşa'nın, Vefa Caddesi'nde bir de köşkü bulunmaktaydı.

İstanbul'daki vakıfları sayılamayacak kadar çoktur.

HALAOĞLU PAŞALAR

Sultanzade Gazi Hüsrev Paşa, İkinci Bayezit'in kızından torunuydu ve Yavuz'un yeğeni, Süleyman'ın halaoğlu, büyük akıncı beyi veya Yılmaz Öztuna'nın deyişi ile komando generali ve Bosna Sarayı'nın gerçek banisiydi.

Sultanzade Gazi Koca Bali Paşa, Süleyman'ın diğer bir halaoğlu olup, Damat Gazi Yahya Paşa'nın oğludur. Budin zaferinin başkumandanı idi, Macaristan eyalet valisi iken, vezir rütbesiyle öldü.

Sultanzade Gazi Mehmet Paşa ise, Balı Paşa'nın kardeşi, Budin Beylerbeyliğinden ötürü halefi, Süleyman'ın, Avrupa sınırlarını korumakla görevlendirdiği üç halaoğlundan en küçüğü idi.

Ağabeyi gibi, Budin yani Budapeşte'de eyalet valisi iken öldü.

Bavyera'nın taht şehri Regensburg'u,Moravya'da Brno'yu ve Peç'i fethetti.

Vertizo ve Istabur meydan muharebelerinde başkumandan olarak zafer kazandı.

Oğlu, Budin Beylerbeyi Şair Arslan Paşa'dır.

BİRİNCİ SAHİP GİRAY HAN VE ÖZDEMİR PAŞA

Sahip Giray, Sultan Süleyman'ın, Kırım ve Kazan'a, han yaptığı büyük bir askerdir. O,Nijniy Novgorod' (Gorkıy) fethetti.

Yavuz'un kayınpederi Mengli (Benli) Giray'ın oğlu, Devlet Giray'ın amcasıdır.

Özdemir Paşa ise, Sultan Süleyman'ın Arap ve Habeş işleri mütehassısı olan has müşaviri, Habeşistan fatihi, İlk Habeş beylerbeyidir.

Afrika'da büyük ülkeler fethetmişti.

Bu arada Giray'lardan söz ederken, birinci Devlet Giray Han'ı da anmalıyız.

O da, Moskova'yı fethettiği, Kremlin'e girdiği için "Taht-alan" diye anılan Kırım hanıdır.

LALA KARA MUSTAFA PAŞA, HÜSREV PAŞA, ÖZDEMİROĞLU OSMAN PAŞA, VEZİRİAZAM SOKULLU-ZADE LALA MEHMET PAŞA

Lala Kara Mustafa Paşa, Kanuninin şehzadelerine lalalık görevi yapmaktaydı ve Sokollu zadelerdendi.

Ağabeyi Hüsrev Paşa, Kanuni'nin ikinci veziri idi.

Sonra, Kıbrıs fatihi ve veziriazam oldu.

***

Özdemiroğlu Osman Paşa, babasının yerine Habeş beylerbeyi oldu. Kafkasya fatihi olarak anıldı

Sokulluzade Lala Mehmet Paşa ile Tiryaki Hasan Paşa, Kanuni'nin diğer paşalardan bazılarıdır.

-sürecek--

Yazarın Diğer Yazıları