
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN YILLARI VE EDİRNE 26
Ayhan Tunca
KANUNİ'NİN EŞLERİ VE FÜLANE HATUN
Yılmaz Öztuna, Kanuni'nin Zevceleri başlığı altında dört kadın adı sayar:
Fülana Hatun, Mah-i Devran, Gülfem ve Hürrem Haseki...
Fülana Hatun için çok kısa bir bilgi vardır ki, neredeyse bir cümleyi geçmez... Buna göre;1496 yılı doğum tarihi olarak verilse de, bu tarihin yanında ve ölüm tarihi olarak belirtilen 1550'nin sonrasında bir soru işareti görürüz...
39 yıl süreli bir izdivaç tarihi de benzer kuşkuyu taşımaktadır... Bu arada Şehzade Mahmut'un annesi olduğunu ve Şehzade Camii haziresinde gömülü olduğunu ayni yazıdan öğrenmekteyiz.
ŞEHZADE MUSTAFA'NIN ANNESİ MAH-İ DEVRAN(GÜLBAHAR SULTAN)
Nazım Tektaş'a göre, Mah-i Devran'ın diğer adı Gülbahar olup, ona, ayrıca Bosfor adı ile de seslenilmekteydi ve o,bir cariye idi...
Harem'e, Süleyman'ın, Manisa'da şehzadelik yıllarında alınmış; burada usta kadınların elinde yetiştirilmiş, şehzadeye takdim edilmiş,1514 yılında Mustafa dünyaya gelmiştir.
Yerli tarihçiler, Mah-i Devran konusunda fazla bilgi vermiyorlar...
F. Downey, kitabında (Kanuni Sultan Süleyman) onun, vatansız ırkların vatanı olarak anılan Kafkasya'da, bir Çerkez kızı olarak doğduğunu yazıyor.
Mah-i Devran, bir güzeller güzeliydi...
Geleneği bildiği için, onun her hangi bir kadını padişahtan kıskanması beklenmezdi; ama Hürrem'i daima kıskandı.
Hafsa Sultan, bu gelini severdi ve onu Hürrem'e karşı hep korudu.
Mustafa, Manisa'da sancak beyi olduğunda anası Mah-i Devran'ı da oraya götürdü. Hürrem Sultan'ın oğlu Manisa'ya tayin edilince, Mustafa ile anasına Amasya yolu göründü. Bazı tarihçiler göre, İstanbul'a daha yakın olan Manisa'dan ötelere gönderilmek, bir anlamda, tahta oturmada şansın biraz daha azalması anlamına gelmekteydi.
Burada uzun süre kaldılar.
Hürrem, Mihrimah ve Rüstem'in çevirdiği dolaplar, Mustafa'nın Amasya Valiliği döneminde zuhur etti ve Kanuni:
" Devlet ihanete feda edilmez, evlat devlete kurban olsun" diyerek Mustafa'yı boğdurduktan sonra Mah-i Devran, eridi, bitti...
Muhtelif işlerine bakan on insanı ile Bursa'ya sürüldü.
Uzun süre bu şehirde fakirlik içinde yaşadı.
Borçlandı...
Sonunda, Kanuni, onun borçlarını ödedi ve ona bir konak satın alarak, maaş bağladı.
Mah-i Devran'ın ekonomik koşulları değişmişti ve o dönemden sonra bolluk içinde yaşadığı yıllara girdi; zengin oldu, iki değirmen satın aldı.
Kazandığı paralarla Mustafa-i Cedid Türbesi olarak bir türbeyi oğlu için yaptırdı. Buradaki işlerin görülmesi ve yürümesi için yüz bin akçe vakfetti.
***
Yılmaz Öztuna, onun izdivaç müddetini 52 yıl olarak gösteren tarihleri "gerçekte 20" olarak düzeltir.
Mah-i Devran, 3 Şubat 1581(82) öldüğünde oğlu için yaptırdığı türbeye gömüldü.
***
İlber Ortaylı'ya göre ise, Mahidevran'ın, bazılarının dediği gibi, padişahın nikâhsız eşi olması bir hadise değildi, çünkü zaten düğün dernek olmazdı ve bir şehzadenin mürüvveti, onun sünnet düğünüydü...
***
Mahidevran'ın en titiz çabalarından biri, oğlunu zehirlenme ihtimaline karşı korumak olmuştur.
Oğlu Mustafa, onun tüm neşesiydi...
Elçi Bernardo Navegero'nun, 1533'te yazdığı bir raporda, Mahidevran'ın, oğlunu zehirlenmeye karşı koruma çabaları anlatılır ki; anne, hemen her an onu bu olası tehlikeye karşı uyarmaktaydı.
Mahidevran, oğlu Mustafa Manisa'ya gönderildiğinde onun yanına gitti ki, Peırce, bu gidişi bir sürgün olarak gören Padişahların Kadınları adlı kitabın sahibi Uluçay'ın yanıldığını belirtmektedir.
--sürecek--