Ayhan Tunca

KALIN VE METİNER! 'TEODEMOKRASİ!' VE GÜLÜŞTÜK SESSİZCE!

Ayhan Tunca

Köşe kahve bahçesinde, tanıdıklar vardı ve masalarına gittiğimde,hoş beşle başlayan…

Ordan-burdan türündeki konuşmamızı, birden televizyon görüntüsüne gelen…

İbrahim Kalın kesti!

O bir açıklama yapmaktaydı, ağırdan ve yırtıcı bakışlarla…

Moda bir gözlük takmıştı…

Hemen her gün bir uyduruk vesileyle yaptığı konuşmalarından gına geldiğimiz…

 AKP Genel Başkanı-AKP’li cumhurbaşkanı yetmiyormuş gibi, bir de o çıkmıştı milletin başına!

AKP’li cumhurbaşkanından boş kalan zamanı o dolduruyordu artık…

***

Masadaki bir dost (ki o 12 Eylül işkencelerini de yaşamıştı) şöyle mırıldandı:

“Yahu! Bu adamı gördükçe bir yerlerime cop giriyormuş gibi oluyorum! Bir yerlerime elektrik veriliyor sanki.”

Gülüştük; sonra sustuk, sanki bir yerlerden işaret gelmişçesine…

Gerçekten de…

Bir işkenceci suratı vardı bu dincide!

***

“Peki” dedi masadaki bir başkası “şu Mehmet Metiner için ne diyorsun?”

Yine gülüştük, sessizce…

Metiner’i şakayla soran arkadaş, elindeki gazeteyi de uzattı masanın ortasına…

O haber başlığı şöyleydi:

“AKP’li Mehmet Metiner Fetö’nün siyasi ayağını yazdı: MECLİS’TE SOLUMA BAKIYORUM FETÖ DOSTU BAKAN OTURUYOR”

***

“Bırak şu şamak adamı” dedi,masamızdaki bir diğeri…

Şamak,Trakya dilinde…

Peltek peltek konuşan ve bazı harfleri doğru seslendirmeyen kişilere denilir…

***

“Yooo” diyerek lafa girdi suskunca dost…

“O kadar da değil…

Siz bu adamın bir ideolog olduğunu bilmiyorsunuz herhalde…”

Yutkundu…

Anımsamak için gözlerini kıstı ve belli ki aşağı yukarı şöyleydi Metiner’in yazıp söyledikleri:

“İslami bir devlet kurmak için yaşanıp gözlenmiş iki yol vardır ve bunlardan biri Pakistan’daki gibi cunta ile getirilendir!

Diğeri…

 Humeyni gibi, bir İslam devrimiyle…

Ama biz…

Halkın çoğunluğu Müslüman bir ülke olarak bu işi, parti yoluyla yapacağız!”

***

Bir suskunluk…

Gülenimiz yoktu bu kez ve biz,o arkadaşımızdan şunları da öğrenmiş olduk:

Mehmet Metiner’in söyledikleri Radikal gazetesinde 6 Temmuz 2003 günü ve Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığını yaptığı dönemde yer almıştı…

İşte tam da o günlerde…

Referansı İslam olan siyasi parti nihayet iktidara gelmişti…

Teodemokrasi denilen bir sosyolojik kavram vardı artık ve buna göre…

 Seçimle gelinir ve asla gidilmezdi!

Başka bir deyişle…

Demokrasi denilen sistem; İslami temel ve değerler üzerine de inşa edilebilirdi ki…

 İslami demokrasi  denilen de zaten buydu!

***

O gün…

Suskunluğu sevdiğini bildiğimiz; o masa arkadaşımızı, dinlerken…

Öylece…

Sustuk…

Sanki…

Bir yerden işaret almışçasına hepimiz ayni anda sustuk; önümüze baktık…

Fakat belliydi ki,kafalarda yanıt arayan ortak soru şuydu:

“Feto, devlet kurumlarına oturttuğu  inanılmaz kadrosuyla  darbe yaparak kuracaktı İslami devleti bu ülkede ve Humeyni tarzı bir gösteriş ile dönecekti Amerika’dan…

Metiner’in partisi ise darbeye gerek görmeyecek ve parti yoluyla gerçekleştirecekti İslami devleti…

İyi de…

Sonuç itibariyle ne tür bir fark olacaktı ki aralarında?”

 

Yazarın Diğer Yazıları