
BOYACI BABA'NIN BULUNDUĞU BAHÇE VE EVİN SAHİPLERİYLE BİR SÖYLEŞİ
Ayhan Tunca
1.kadın:
Edirne’nin Eski Caminin boyacısı boyacı babadır. bir kutudan binbir renk boya çıkarmış. Eski Cami’yi boyamış. Büyüklerimizden öyle duymuşuz. Ben 40 yıllık buradayım boyacı baba olarak biliyorum. Kayınpederimden duyduğum kadarıyla Konduk Osman Camii varmış burada…
2.kadın ev sahibi:
Ben bu evin sahibiyim doğma büyüme bu mahalledenim. Burası çok eskiden cami avlusuymuş. Ve biz geldiğimizde de kocaman taşlar vardı. Ben 45 yaşından sonra Kur’ân okumayı öğrendim. Kulhüvallahi bile bilmiyordum; şimdi ezberine Kur’an okuyorum. Kimse öğretmemiş bu yaşa kadar ve şimdi ezbere okuyorum…
Ayhan Tunca:
Bu mezar caminin avlusunda mıydı?
2.Kadın:
O zaman burada sadece mezar değil bir camimiz varmış. Bu evi yaparken mezar vardı ama bu şekilde değildi …
Ayhan Tunca:
Nasıldı? Acaba yazı olduğunu söylediğin mermerler camiye ait kitabe falan olmasın? Çok muydu yazı?
Şimdi sizlere de bu konuda bildiklerimi ve genel değerlendirmeleri aktarmak isterim:
Edirne’de bulunan evliyalara,bu tür yatırlara, ya da Baba olarak anılanlara,bu ermiş kişilere Anadolu’da Horasan Erenleri dendiğini biliyoruz…
Trakya’da da genel olarak evliya ya da baba derler...
Daha çok Baba derler…
Edirne’nin aslında birçok yerinde başka şehirlerde görülmeyecek kadar pek çok yerinde baba ya da evliya mezarları görmek olanaklıdır...
Aslında bunlar sayı olarak çok daha fazlaydı…
Koyun Babadan tutun da yukarda Huysuz Baba’ya kadar yerlerini de bilmekteyiz biz…
Ama Necati Seçkin Hoca bu konuda bir çalışma yaptı ve kitapçık ortaya çıkardı. Onun kitabında büyük ölçüde babalarla ilgili öyküler var.
Bunu da rahmetli Seçkin hocamız,Çelebi Mehmet dönemi olarak ele alıyor ve “Çelebi Mehmet, Eski Camii yaptıktan sonra” şeklinde öne çıkarıyor…
Aslında bu camiyi yaptıranlar 3 kardeştir…
Çelebi Mehmet’in abisi Süleyman Çelebi başlatıyor, Musa Çelebi duvarları yükseltiyor, Çelebi Mehmet de bitiriyor çatısını çatıyor…
Genelde camiyi yaptıranın adı olarak Çelebi Mehmet’in adı geçer, fakat aslında 2 kardeşinin de emeği unutulur…
Biz,şöyle demeliyiz:
Süleyman Çelebi başlattı, Musa çelebi devam ettirdi, Çelebi Mehmet bitirdi…
Neden böyle oldu?
Çünkü o döneme bizde Fetret dönemi denilen yıllar yaşanmaktadır…
Fetret dönemi, kardeşler savaşı anlamına gelir ve gerçekten o yıllarda padişahlar kendi aralarında savaştılar kardeş savaşı yaşadılar ve birbirlerini öldürdüler…
Musa Çelebi o yüzden Süleyman Çelebinin başlattığını devam ettirdi…
Çünkü abisini öldürmüştü…
Mehmet Çelebi de Musa’yı öldürmüştü; o yüzden kendisi devam ettirdi ve bitirdi caminin yapımını…
İşte cami ortaya çıktıktan sonra, inanca göre söylencelere göre, demek daha doğru olur; padişah, o Baba’ya gider ki, Eskici Baba olarak ünlenmiştir.
Çevrede onu Eskici Baba olarak tanırlar…
Mehmet Çelebi,yani padişah, camiyi bitiren (o kardeşlerin en ufağı) gider; bizler camiyi bitirdik, bundan sonrası size ait der…
Ve ekler:
Bunun boyasını yazısını çizisini siz yapacaksınız!
Eskici Baba, büyük bir kazan bulur, çok kocaman bir kazan…
Kazanda siyah bir boya tümüyle kara bir boyadır…
Ve o boyayla cami işine girer…
Siyah boyadan yüzlerce çeşit renk yaratarak, Eski Cami’nin zamanımıza ulaşmayan birçok yazısını rengini kullanarak, o yazıları yazar ve süslemelerini yapar…
Bu öykü böyle…
Bu tür öykülere çok belgeye dayanmadığı için söylence ya da efsane denir…
Ama her Baba’nın (Baba olarak bilinen bu tür mezar sahiplerinin,ermiş olduğuna inanılan veli kişilerin) buna benzer öyküleri vardır.
Buradaki, Boyacı Babanın öyküsüdür…
Bunu koruyor olmak güzel bir şey…
Bu arada Edirne’de, bunlarının birçoğunun evlerin içinde kaybedildiğini biliyoruz…
Özellikle Küçük Pazar tarafında daha önceden var olanların kaybolduğunu tespit ettik…
Biz daha önceden bir Vakıflar Bölge Müdürü Hasan Beyle de gelmiştik,Boyacı Baba’ya...
O bilmiyordu yerini ve benden istemişti göstermemi…
Şuradan baktık…
Konuştuk bu konu üzerinde, 4-5 yıl önce…
Burası vakıf arazisi olduğunu söylemişti, cami yeri olduğu için…
Bu nedenle de vakıflar bölge müdürü ilgilenmişti bu durumla…
Hatta ben dedim ki, caminin yeri netleşirse, duvara bir kitabe yazsak…
Gelen geçen bunu okusa,öğrense yerel tarih açısından bir tarihi kazanım olmaz mı diyerek.
Çok ilgi göstermişti Müdür Bey, ama o sırada tayini çıktı gitti.
Peki, buralarda başka bildiğiniz bir Baba var mı?
Ben bu babaları teker teker araştırıp görüntülemek bildiğimiz kadarıyla anlatmak ve bilmediğimiz noktalarda bilenlerden yardımlar almayı düşünüyorum…
İncili Babayı tarif edebilir misiniz bize tam olarak nerede?
Evin ilk sahibi Mustafa Bey::
Ben bu evi aldığımda caminin duvarları vardı…
Mezar caminin kenarındaydı…
Mezar düzdü, yalnız topraktan ben inşaatı bitirip bahçeyi düzlerken, 3 tane mermer çıktı içinden…
Eski Türkçe yazılı 3 tane kapak mermer var üstünde.