Ayhan Tunca

'ATATÜRK'ÜN SANSÜRLENEN MEKTUBU'

Ayhan Tunca

Herkes bu mektubu konuşuyor...

Hani hep derler ya; gündeme bir bomba gibi düştü... Aynen öyle oldu...

Ne olmuş?

Atatürk,80 yıl önce Türk Tarih Kurumu'na bir mektup yazmış...

Mine G. Kırıkkanat "gök gürültülü ve şimşekli mektup" diyor...

***

Bir araştırmacı yazar Atilla Oral'ın "Atatürk'ün Sansürlenen Mektubu" adıyla kitaplaştırdığı ve 16-17 Ağustos'ta, Yalova'dan yazıldığı ortaya çıkmış olan bu mektup, o gün bu gündür sansürlenmiş gerçekten de...

Dikkat isteriz!

Söz konusu sansür, Atatürk'ün hayatta olduğu günlerde gerçekleşmiş...

Gizlemekle yetinmemişler, tahrif etmişler...

Atilla Oral, bu inanılmaz mektubu, Uluğ İldemir'e ait çöpten çıkarılıp müzayedeye konulan belgeler arasında bulmuş.

***

Kırıkkanat, şunları yazmış bu konuda:

"Atatürk'ün kendine özgü, görkemli bir öfke ile kaleme aldığı mektuba baktığınızda, daha o zamanlar El Ezher mezunu TTK tarihçileri var.

Daha Atatürk ölmeden başlamış Cumhuriyet devrimlerine karşıdevrim hazırlıkları, Türk yurttaşlığına karşı Osmanlı kulluğunu diriltme çalışmaları.

Anımsayın:

Atatürk'ün gerçek ses tonunun, özgün görüntülerinin saptanabildiği belgesel film bobinleri de bir bakkal dükkânından çıkan çöpler arasında bulunmuştu!

Anlaşılan Atatürk'ün ölüsü bile titretiyor karşıdevrimcileri ve hala ve dehşetle...

Çünkü biliyorlar ki, dünya tarihinde tüm devrimlerin karşıdevrimi yüz yıl içinde (Hedef 2023!) yapılır, ışığı söndürüldü sanılır.

Ama o ışık sönmez.

Yıllar geçer,yüz geçer,önünde durulmayacak bir çoğunluğun aydınlığı olarak geri gelirler."

***

Hay kalemine sağlık sevgili Mine Kırıkkanat!

Bu mektubun haber biçiminde Cumhuriyet Gazetesi'ne yansıyan içeriğine gelince...

Aslında kitap olarak ilk fırsatta edinmeliyiz; ama şu satırları aktaralım şimdilik:

"Tevfik Beyefendi! (Dönemin Türk Tarih Kurumu Başkanı Tevfik Bıyıkoğlu)

Zakir Kadiri'nin ahmakçasına notlarını düzeltirken bu noktalara dikkat buyurunuz.

Sonradan uydurma bir eser meydana getirerek ardından pişman olmaktansa hiçbir eser meydana getirmemek beceriksizliğini itiraf etmek daha iyidir...

Bir hırka ve bir hurma hikâyesi artık bir insanlık erdemi olarak gösterilmek felsefesi esas tutularak tarih yazılmamalıdır.

Bunun gibi Arap ordularının birçok esirlerinden bir köle sınıfı vücuda geldiği bahsedilirken bu kölelerin Türk çocukları olduğu dile getirilerek hangi taraf için, ne anlamda bir övünme nedeni arandığı araştırılıp incelenmeden Türk tarihi içine konulmamalıdır.

Şüphesiz Türkler çok kahraman evlatlar (...)ilim, sanat ve bilhassa askerlik ve başkumandanlık mevkilerini elde etmişlerdir ve sonuçta Arap unvanını taşıyan bütün memleketlerde birinci derecede güç ve hâkimiyet sahibi olmuşlardır.

En nihayet Muhammed'in halifesi unvanını taşımak maskaralığında bulunanları emir ve iradelerine boyun eğdirmişlerdir."

***

Skandal derecesinde planlanmış bir Atatürk karşıtlığını belgeye bağlayan Atilla Oral'ı kutluyoruz!

İbretlik bir durumla karşı karşıya olduğumuz kesin!

Atatürk'ün yazdıklarına gelince...

Okuyabildiğimiz kadarıyla da olsa; tek şey söylenir:

Sen ne büyüksün Atatürk!

Büyüksün!

***

Peki, şu Zahir Kadiri kimdir?

Liselerde okutulacak olan tarih dersi kitabında İslam Tarihi ve Türklerin İslam'daki Yeri bölümünü yazan Mısır'daki El Ezher Camii ve Üniversitesi mezunu kişi...

Fakat daha da çarpıcı olan nedir bilir misiniz?

Hani şu Atatürk'ün "tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir" deyişi var ya!

Bu söz bu kadarla bitmiyor ve üstelik adı geçen mektuptan sadece bir bölümü alınmış...

Meğer o deyişin devamı şöyleymiş:

"Yazan, yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır. Siz buna razı mısınız?"

Vay be!

Ne saptırma, ne ihanet ama!

Yazarın Diğer Yazıları