Ayhan Tunca

80 YAŞINDA 65 YILDIR TRAKYA'YI YAZIYOR NAZİF KARAÇAM...(5)

Ayhan Tunca

OSMANLI SAVAŞ SANAYİNDE DEMİRKÖY DÖKÜMHANESİ

Demirköy'de Slav ve Rum kökenliler yaşamaktaydı ve bu belde 1367 yılında Osmanlıların oldu.

Osmanlılar buraları fethettiklerinde adı geçen yörede demir madeni bulunduğunu bilmekteydiler.

Ve bu zenginliği değerlendirdiler...

Gerçi kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir ama ilk fırsatta bir dökümhane kurmuşlardı ki;bu fırsat dönemini fetihten hemen sonra biçiminde işaret etmek olanaklıdır.

İstanbul'un kuşatılması yıllarında bu dökümhaneler kullanılmıştı.

Ayni yıllarda güvenlik amacıyla Demirköy, Vize, Saray, Midye ve İğneada'nın düşman unsurlardan arındırılmış olması bundandır.

Aslında döküm işleri Fatih döneminde hızlandırılmıştı ama atölyelerin yapımı ikinci Murat yıllarında ve onun emriyle gündeme gelmişti.

Bugün, dökümhane yerinde o yıllardan izler bulmak mümkündür ki görenler keşke zamanında korunabilseydi demekten kendilerini alamazlar.

Nazif Karaçam, bu tarih ve kültür noktasını Yöre dergisinin 36.sayısında konu etmiş, sadece Trakya'ya değil tüm dünyaya duyurma yolunu da açmıştır.

OLAYLAR VE SÖYLENCELER BELDESİ BABAESKİ

Yöre dergisinin 51.sayısı tümüyle Babaeski'yi anlatır ki, kapaktaki adıyla söylemek gerekirse bu sayıya "Söylencelerle Tarihsel Olayların Beldesi Babaeski" demeliyiz...

Söz konusu Yöre sayısının ilk yazısı ise Nazif Karaçam'a aittir ve yazı yine yukarıdaki nitelemeleri çağrıştırır:

"Olaylar Ve Söylenceler Beldesi Babaeski..."

Kimbilir...

Belki de Yöre'nin bu sayısına kapak adı verirken, Nazif Karaçam'n nitelemesinden etkilenmiş olabiliriz....

Babaeski bu coğrafyanın gerçek bir durak yeri olma özelliği sunar.

Bu özelliği nedeniyle roma Hıristiyanları için bir ziyaret yeriydi Babaeski...

Kırklareli, Başpiskoposluk olunca; Vize, Lüleburgaz ile birlikte Babaeski de piskoposluk olmuştu.

Babaeski'nin Sarı Saltuk'la da bir ilgisi vardır ve Sarı Saltuk'un mezarının burada olduğuna inanılır.

Ve Noel Baba'nın da...

Gerçi biz, Sarı Saltuk için ayrı sekiz nokta mezar yerinin bulunduğu yer olara gösterilir; ama Babaeski neden bu sekiz yerden biri olarak öne çıkarılmaz ve bir zamanlar mezarı olduğu yer yol çalışmalarına kurban edilmiş bile olsa neden bu yer bir arama araştırma konusu yapılmaz, anlamak çok zor...

Biz,yukarıdaki ilgi ve ilişki Karaçam'ın Yöre'ye yazdığı Babaeski özel sayısından öğrenmekteyiz.

Peki,o bunları kimden öğrenmiştir?

Alman Türkolog ile bir din bilgininden...

Doğrusu konu derinlemesine ve başka araştırmalara da açıktır ve Babaeski Belediyesi ile kaymakamlığın konuya ilişkin girişimlerini beklemektedir.

Konu yöresel bir turizm kültür konusu olarak tarihin verdiği en büyük armağan gibidir çünkü...

Yazarın Diğer Yazıları