
Sosyal Belediyecilik Masalı: Rezerve Edilmiş Halk
ALİ CAN ZERAY
Edirne Belediyesi, her fırsatta "sosyal belediyecilik" ilkesinden söz eder. Açıklamalar, afişler, basın toplantıları... Hep aynı cümleler: "Halk için, halkla birlikte..." Ama gerçekler çoğu zaman bu süslü sözlerin gölgesinde kalıyor. Yaşadıklarım bunun küçük ama çarpıcı bir örneği.
Geçtiğimiz hafta sonu şehir dışından gelen misafirlerimle birlikte Karaağaç’a kısa bir tur attıktan sonra, Edirne Belediyesi’ne ait Meriç Sosyal Tesisleri’nde biraz soluklanalım istedik. Doğanın güzelliği eşliğinde, Meriç Nehri’ne karşı bir çay içmenin hayalini kurduk. Şansımıza, nehir kıyısındaki balkon bölümünde birkaç boş masa görünce içimiz ferahladı. Ne var ki tam oturacakken, masalarda o can sıkıcı yazıyı gördük: “Rezerve”
Bir masa rezerve, diğerine yöneldik, o da rezerve. Boş ama rezerve.
Dayanamadım, tesis çalışanına sordum: “Bu masalar neden rezerve? Burası belediye tesisi değil mi?”
Aldığım cevap basit ama sarsıcıydı: “Evet abi, bir saat içinde gelecekler. Rezervasyon yaptılar.”
Şaşırdım.
Belediye işletmesi olan, halka açık olması gereken bir tesiste masa rezerve etmek de neyin nesi? Bu ayrıcalık kime tanınıyor, nasıl yapılıyor, hangi kriterlerle belirleniyor?
Ben rezerve uygulamasını lüks restoranlarda, özel organizasyonlarda bilirim. Ama bir belediye tesisinde, halkın vergileriyle var edilen bir mekânda “rezerve masa” fikri, sosyal belediyecilik iddialarını yerle bir ediyor.
Bu tür yerlerde kural nettir: Kim erken gelirse o oturur. Önceden masa ayırtmak, bazı vatandaşlara öncelik sağlamak, diğerlerini dışarıda bırakmak demektir. Hele ki bu ayrıcalık, herhangi bir şeffaflık taşımıyorsa, orası artık “halkın yeri” olmaktan çıkar.
Edirne Belediyesi’ne sormak isterim: Sosyal belediyecilik, rezerve masalarla mı olur? Bu uygulama kimlere, neye göre yapılıyor? Halk için var edilen bir tesiste, halkın doğrudan erişimi neden engelleniyor?
Eğer bu tesislerde adaletli bir hizmet anlayışı olacaksa, öncelik herkesindir. Halkın parasıyla yapılan bir çay bahçesinde vatandaş, önceden arayıp “masa ayırtanlar” yüzünden mağdur olmamalı.
Sosyal belediyecilik, sadece sloganla değil, uygulamayla olur. Ve bazen, bir masa her şeyi anlatır.