Bu kaçıncı yahu…
ALİ CAN ZERAY
Edirne’de bir köpeği sürükleyen kişinin barınak çalışanı A.Y. çıkması, aslında kentteki büyük çürümüşlüğün itirafı. O görüntüler hepimizin içini parçaladı ama kimse şaşırmadı. Çünkü Edirne’deki barınakta yaşananları bilenler için bu olay sadece beklenen bir skandalın patlamasıydı.
Yıllardır söylüyoruz: Barınak, belediyenin “sürgün yeri.” İlgisiz, isteksiz, hayvan sevgisinden habersiz personel oraya gönderiliyor. Hayvanlara bakmak istemeyen, sorumluluk almaktan kaçan insanlar elinde canlar emanet! Böyle bir ortamda ne vicdan kalır ne de merhamet.
Belediye Başkanı Filiz Gencan ise bu vahim tabloya rağmen sessiz. Sözde “şefkatli şehir” söylemleriyle seçim meydanlarında alkış topladı, ama o şefkat barınağın kapısından içeri giremiyor. Çünkü orada sevgi değil, ihmal hüküm sürüyor.
A.Y.’ye verilen ceza ise halkın vicdanını rahatlatmaktan çok uzak. Bir canı metrelerce sürükleyen birine bu kadar hafif bir yaptırım uygulanması vicdanları yaraladı.
Barınakta hayvanlar ölürken kimse hesap vermiyor. Her ölüm “doğal” denilerek geçiştiriliyor. Oysa her biri birer dosya, her biri birer vebal! Belediyenin kayıtları tozlu raflarda, vicdanı ise tamamen kayıp…
Önceki skandallar da göz ardı edilememeli:
Barınakta görevli bir kişi, poşete konulmuş 4 yavru köpeği çöp konteynerine bırakmış; görevli açığa alınmıştı. Ölümler “doğal” denilerek geçiştiriliyor, ihmaller sorgulanıyor. Yaşananlar tek kişiyle sınırlı değil; kayıt eksikliği, şeffaflık sorunu ve ilgisiz personel sıkıntısı mevcut.
Ve şimdi dönelim kendimize…
Sosyal medyada “can dostlar” paylaşımları yapan, klavye başında kahraman kesilen hayvanseverlere sesleniyorum:
Neredesiniz? Bu şehirde köpekler ölüyor, sürükleniyor, işkence görüyor. Ama barınağın önünde tek bir eylem, tek bir tepki yok. Gerçek mücadele, paylaş butonuna basmakla değil, o kapının önünde durmakla olur.
Canlara sahip çıkmak gerek. Bugün susanlar, yarın bir başka canın çığlığında sorumluluk taşıyacak.