Yatak seçimi önemli

Yaşamımızın yaklaşık üçte biri uykuda geçer, sağlıklı uyku ve sağlıklı omurga için doğru yatak seçimi önemlidir.

Yatak seçimi önemli
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Son yıllarda bu alana endüstrinin ilgisinin artmasıyla beraber bel sağlığına uygun yatak üretimi için firmaların çalışmaları artarak devam ediyor. Ortopedik yaylı yataklar, visko yataklar ve lateks yataklar sayabileceğimiz yatak tipleri arasındadır ve bu konuda üretim yapan pek çok marka mevcuttur. Omurga Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Çağatay Öztürk doğru yatak seçimi ile ilgili bilgi verdi.

OMURGA VE DİSKLER ÜZERİNE AZ YÜK BİNMELİ

Omurga sağlığı açısından en uygun yatak omurga ve diskler üzerine en az yükün bindiği pozisyonu sağlayabilen yataklardır. Omurgamızın gündüz koruduğu normal duruş pozisyonunu uyku esnasında da sağlamamız gerekir. Çok yumuşak, esnek veya çok sert yataklar belli bir süre sonra normal duruş pozisyonunu koruyamadığı gibi omurgayı ve diskleri zorlar. Çünkü omurga en az zorlandığı normal duruş pozisyonunu çok sert veya yumuşak yataklarda koruyamaz. Omurganın normal eğrilikleri uzun süre korunamadığı için doğal eğriliklerde artma ya da tamamen kaybolma söz konusu olabilir. Her iki durumda da bel omurlarını bir arada tutan bağlar aşırı derecede gerilir, omurlar arasındaki diskler üzerine aşırı yük biner ve omurlar arasından çıkan sinirler etkilenebilir. Bunun sonucu olarak da sabah kalktığımızda sırt ve bel ağrılarıyla güne başlamak zorunda kalırız. İlerleyen dönemde ise omurlar üzerinde oluşan bu aşırı yüklenmeler sonucu geri dönüşü olamayan hasarlar meydana gelebilmekte ve sonunda cerrahi müdahaleler gerektirebilecek rahatsızlıklar oluşabilir.

DOĞRU YATAK SEÇİMİ ÖNEMLİ

Omurga sağlığı için doğru yatak; doğal eğriliklerin korunmasını sağlayan, eğriliklerde artma veya azalmaya yol açmayacak yataklardır. Doğru yatak seçildiğinde omurgalar, bağlar, diskler ve sinirler üzerine aşırı yükler binmeyecek ve sonuçta bu oluşumlardan kaynaklanan ağrılar ortaya çıkmayacaktır. Doğru yatak seçimi konusunda kesin bir kural yoktur. Yatağın olması gereken ölçülerden sertliğine, kumaş türünden yatak tipine kadar çok fazla çeşit piyasada mevcuttur. Her ortopedik yatağın herkese uygun olduğu da söylenemez. İlk alındığında iyi gelen bir yatağın bu niteliğini ve özelliklerini ne kadar süre koruyacağı ve ne kadar süre sonra değiştirilmesi gerektiği de tam olarak belirli değildir.

OMURGA SAĞLIĞI İÇİN ÖZELLİKLE BUNLARA DİKKAT EDİN

Yatak ölçüleri muhakkak kişinin boyundan en az 20 cm uzun olmalı ve yatak genişliği kişi için en az 95 cm olmalıdır.

Yatak çok sert veya çok yumuşak olmamalıdır. Orta sertlikte yatak seçilmelidir.

Marka güvenilirliği ve garanti süreside göz önünde bulundurulmalıdır.

Yatak süngerlerinin ve yaylarının esnekliğini ne kadar süre sonra kaybedeceği konusunda da muhakkak firmadan bilgi alınmalıdır.

Yastık seçimi de önemli

Yatak seçimiyle birlikte yastık seçiminin de omurga sağlığı açısından önemli olduğu unutulmamalıdır. Belde olduğu gibi boyun bölgesinin de normal duruş pozisyonu desteklenmelidir. Özellikle yan yatışta başın yana düşmemesi, sırt üstü yatışta da arkaya sarkmaması gerekir. Yastık ense ve boynu destekleyerek başın yana veya arkaya düşmesini engellemeli ve boyun kaslarındaki zorlanma en aza indirilmelidir.

OMUZ SIKIŞMASINDAN KORUNMANIN PÜF NOKTALARI

Toplum içinde bel ağrısından sonra ikinci sıklıkta görülen omuz ağrısının en sık sebebi “Omuz Sıkışma Sendromu”.

Cam silerken ya da perde takarken, tenis ya da basketbol gibi sporları yaparken omuz ağrısı yaşıyorsanız, sizde de “Omuz Sıkışması Sendromu” olabilir. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Davud Yasmin, omuz sıkışmasına ilişkin merak edilenleri anlattı. Yasmin "Omuz sıkışması, tedavi edilmediğinde ya da geç kalındığı durumlarda omuz liflerinde kopmaya kadar varabilen hasarlara ve omuz ekleminde hareket kaybına neden olabiliyor” dedi.

Genellikle tek taraflı olmakla birlikte, her iki omuzda da görülebilen omuz sıkışması sorunun

gelişmesinde pek çok faktörün etkili olduğunu vurgulayan Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Davud Yasmin “Bunlar arasında özellikle; omuz kemiklerinin yapısal farklılıkları, omuzu 90 derece üstünde tutan sürekli tekrarlayıcı hareketler, omuz kemiklerinde oluşan kireçlenme, zayıf omuz kaslarının anormal hareketi, omuz kapsül anomalisi sıklıkla yer alıyor” açıklamasında bulundu.

İŞ YAPAN EV KADINLARINDA DAHA SIK GÖRÜNÜYOR

Omuz sıkışma sendromuyla ilgili yapılan çalışmaların, sorunun özellikle evde iş yapan kadınlarda daha sık görüldüğünü ortaya koyduğunu belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Davud Yasmin “Bunun en önemli sebebi ise, baş üstü yapılan tekrarlayıcı hareketler. Bunların arasında en çok suçlanan işler ise; cam silmek, halı silkelemek, perde asmak ya da yüksek bir dolaptan ağır bir tencere almak gibi ev işleri. Ayrıca ev işleri dışında özellikle anne olan ev kadınlarının çocuklarının biberon ve bunun gibi eşyalarını taşımak için omuzlarına taktıkları ağır ve büyük çantalar ya da moda nedeniyle kullanılan büyük çantalar omuz çevresi tendonlarda bası nedeniyle ödem ve sonrasında omuz sıkışma sendromuna neden olabiliyor. Omuz sıkışma sendromu aynı zamanda tenis, basketbol, voleybol, yüzme, cirit, gülle atma gibi baş üstü aktivitenin fazla olduğu sporlarla uğraşan kişilerde de sıklıkla gözleniyor” dedi.

KORUNMAK İÇİN ÖNLEM ALIN!

Davud Yasmin omuz sıkışması sendromundan korunmak için ipuçları verdi.

Özellikle iki kilodan ağır çanta taşımayın ve çantanın yerini 15 dakikada bir değiştirin.

Vücudunuzu zorlayacak şekilde çok yüksek yerlere uzanmayın.

Cam silerken kullandığınız kolunuzu 10 dakikada bir değiştirin.

Cam silme, perde takma gibi işlemlerde kolunuzu baş üstüne kaldırarak çalışmadan ziyade, bir merdivenle çıkarak omuz yüksekliğini azaltacak şekilde çalışın.

Sabit pozisyonda uzun süre bilgisayar başında kalmamaya özen gösterin.

BU BELİRTİLER SİZDE DE VAR MI?

Aşağıdaki belirtilerden yakınıyorsanız en kısa zamanda doktorunuza başvurmayı ihmal etmeyiniz.

Omuz kaslarının güçsüz hissedilmesi (özellikle baş üstüne doğru kaldırmaya çalışırken)

Omuzu 90 derecenin üzerine kaldırma (baş üstü kaldırma) hareketinde daha fazla olmak üzere tekrarlayıcı ya da sürekli omuz ağrısı

Omuz hareketleri sırasında omuz ekleminden tıkırtı tarzı ses gelmesi

Omuz hareketlerinde kısıtlılık; özellikle baş üstüne kaldıramama (omuzun 90 derece üzerine kaldırılamaması)

NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?

Omuz sıkışmasının üç evresi mevcut:

Evre 1: Ödem ve hemoroji (kılcal damarların çatlaması sonucu oluşan deri içi kanamalar)

Evre 2: Fibrozis (bağ doku iltihabı) ve tendonit (tendonun iltihabı)

Evre 3: Kemik değişiklikleri ve tendon rüptürleri (yırtılmaları)

Evre 1 ve 2’de ağırlıklı olarak konservatif tedavi yöntemleri tercih edilirken, Evre 3’te genellikle cerrahi tedavi yöntemi uygulanıyor. Konservatif tedavi yöntemleri arasında aşağıdaki yöntemler sıklıkla kullanılıyor:

Antienflamatuar ağrı kesici ilaçlar

Lokal soğuk ya da sıcak uygulama

Omuz eklemi içi steroid enjeksiyon uygulamaları

Elektroterapi (elektrikle uyarma)

Ultrason uygulamaları

Fizik tedavi ve germe, sarkaç egzersizleri

Kişinin yaşantısını rahatsızlığına göre düzenleyecek değişiklikler (Örneğin zorlayıcı hareketlerden uzak durma, çalışma pozisyonlarını düzenleme gibi)

Evre 3’te uygulanan cerrahi tedavi yönteminde hastalığın durumuna göre açık cerrahi ya da artroskopik kapalı cerrahi tedavi söz konusudur. Cerrahi tedavide omuz liflerini sıkıştıran kireçlenme dokuları (osteofitler), kemikteki yapısal eğrilikler (akromin kemiğindeki eğrilik), omuz çevresi liflerde sıkışmaya neden olan dokuların (subakromial bursanın eksizyonu), çıkartılması işlemlerinden oluşuyor. Ameliyat sonrası dönemde hastanın ihtiyacına göre rehabilitasyon programı verilebiliyor. Bununla amaçlanan ise, omuz hareket açıklığının tekrar sağlanması ve gücün artırılmasıdır. Genellikle ağrıdan tam kurtulma dört ayı almakla birlikte bir yıla kadar uzayabiliyor.

Haber Merkezi