Unutulmadı
Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu ölümünün 24'üncü yılında anıldı.
24 Ocak 1993 tarihinde Ankara’da evinin önünde aracına konulan bombanın patlaması sonucu katledilen Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu ölümünün 24’üncü yılında törenle anıldı. Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından düzenlenen tören Edirne Belediyesi önünden başladı. Belediye Bandosu eşliğinde yapılan yürüyüşten sonra Atatürk Anıtına geçildi ve daha sonra Uğur Mumcu anıtı önünde toplananlar karanfil bıraktı. Törende bir konuşma yapan ADD Başkanı Celil Özcan, “Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942’de Kırşehir’de dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu. 24 yıl önce bugün 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirmiştir. 1961'de başladığı üniversite eğitimini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 1965'te tamamlayan Uğur Mumcu, henüz öğrenciyken 26 Ağustos 1962’de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "Türk Sosyalizmi" başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülü'nü aldı. 1963'te fakültede öğrenci derneği başkanı seçildi. Askerliğini yedek subay olarak yapması gerektiği hâlde, 1972-1974 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde, resmî tanımıyla "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı. Patnos'ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi. Yeni Ortam gazetesinde köşe yazarlığı yapan Uğur Mumcu, 1975’ten itibaren Cumhuriyet’te "Gözlem" başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. 1975 Mart'ında makalelerinden oluşan Suçlular ve Güçlüler adlı kitabını yayınladı. Aynı yıl, Altan Öymen'le birlikte hazırladıkları, Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya Demirel'in hayalî mobilya ihracatını konu edinen, Mobilya Dosyası adlı kitabı yayınlandı. 1977’de Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe kitapları yayımlandı. 1978’de, ünlülerin yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü zenginliğiyle anlattığı kitabı “Büyüklerimiz” yayımlandı.1981’de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak için yazdığı Silah Kaçakçılığı ve Terör yayımlandı. Aynı yıl, Mehmet Ali Ağca'nın Papa'yı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalarını yoğunlaştırdı.Türkiye'de terör olaylarının artması nedeniyle 1979 yılında 12 Mart dönemi öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı ve silahlı eylemlerle bir yere varılamayacağına dikkat çektiği kitabı Çıkmaz Sokak’ı yayımladı. 1982’de Ağca Dosyası, ardından Terörsüz Özgürlük adlı makale derlemesi yayımlandı. 1984 yılında Aziz Nesin öncülüğünde bir grup tarafından Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığına sunulan, ancak Kenan Evren'in imzalayanları "vatan hainliği" ile suçlayarak dava açtığı Aydınlar Dilekçesi'nin hazırlanmasına katıldı; 12 Eylül döneminde aydınlara yapılan işkenceyi anlatan Sakıncasız adlı oyunu yazdı; Papa-Mafya-Ağca kitabını yayımladı.1987’de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları; 1991’de en önemli araştırmalarından biri olan “Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925” yayımlandı. Mumcu, 7 Ocak 1993 tarihinde "Mossad ve Barzani" isimli bir yazı yazdı. Bu yazısında Barzani, CIA ve Mossad arasındaki bağlantılara değindi ve yazısını şöyle bitirdi: "Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD'ın Kürtler arasında?" "Yoksa CIA ve MOSSAD, anti-emperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?"8 Ocak 1993 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki Ültimatom başlıklı yazısında ise yakında yayınlayacağı kitabında istihbarat örgütleri ile Kürt milliyetçileri arasındaki bağlantıları açıklayacağını yazmıştı. Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmeden önce polis-mafya-siyaset ağının derin boyutlarını araştırmaktaydı. Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirdi. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiçbir delil bulamadığı, patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken delillerin ise süpürgeyle süpürüldüğü iddia edilmiştir.
Suikastı; İslami Hareket, İBDA-C, Hizbullah gibi örgütler üstlendi. Suikastın arkasında Mossad'ın ve kontrgerillanın olduğu da iddia edilmiştir.
Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu ziyaretleri sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, "cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğu"nu belirterek adeta namus sözü verdiler (1993). Fakat, suikastın failleri yakalanamamıştır.
Ocak ayı ülkemiz için, “aydınlanma ve daha çok demokrasi” yolunda yitirdiklerimiz için, biz geride kalan ve mücadeleye devam edenler için karanlık, kasvetli ve acılarla dolu bir ay... Onat Kutlar, Gaffar Okkan, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy hep Ocak ayında yitirdiklerimizdir” diye konuştu.
Mustafa Akıntürk