‘Türkiye'nin Siyah Gözyaşları'

Ramazan Bayramı tatili esnasında, Sakarya-Sapanca'da yaşanan yavru köpek vahşeti tüm Türkiye'yi ayağa kaldırdı. Edirne Doğayı, Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği (EDHAYKO) Başkanı Nurhan Kalender, yaşanan olay sonrasında çok üzüldüğünü ve gerekli yaptırımların bir an önce yapılması gerektiğini dile getirdi.

‘Türkiye'nin Siyah Gözyaşları'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Dernek (EDHAYKO) Başkanı Nurhan Kalender, uzun yıllardır hayvanları koruma hakkında çıkan kanunların uygulanmadığını ve gün geçtikçe bu tarz şiddet olaylarının arttığını ifade etti.

“Barınak değil beton hapishane”

Kanunların uygulanmadığını, dernekler tarafından sunulan projelerle de ilgilenilmediğini ifade eden Nurhan Kalender, “2004 yılında 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu çıktı. Fakat bunu uygulayabilmiş bir belediye ülkemizde yok. İşte kısırlaştırma gerekiyor, alınan yerlere köpeklerin bırakılması gerekiyor. İşte barınaklar kanuna aykırı olarak insanların şikayetlerine göre hayvanların toplanıp tutulduğu, aç bırakıldığı, hastalık kapıldığı beton hapishaneler oldu. Bu konuda ülkemizde bir ilerleme kaydedilmedi. Bu kanunda örnek bakımevleri ve projeler var. Biz bunu sunuyoruz ancak uygulanmıyor. Zaten ilçeler sıkıntılı, belediyeler bütçe yok deyip barınak, kısırlaştırma merkezleri bile açmadılar. Sokak hayvanları da çok fazla üreyen bir yapıya sahip. Bir çift hayvan 6 yılda 67 bine ulaşıyor. Sokak hayvanları problemi ciddi bir sıkıntı. İnsanlarımız çok bencil onların da yaratılmış olduklarını kabul etmiyor, istemiyor. Yaşam hakkına saygı duymuyor” şeklinde konuştu.

Kalender, son yaşanan bu kahredici olayın aslında ilk olmadığını çok sık bir şekilde kendilerinin bu tarz olaylarla karşı karşıya kaldıklarını üzülerek dile getirdi.

“Yapılan işkenceler dayanılmaz bir noktaya geldi”

Yetkililerin gerekli ilgiyi göstermediğini iddia eden Nurhan Kalender “Son yıllarda işkence çok arttı. Köpeklere tecavüz, vahşi bir şekilde yakma gibi. Son zamanlarda medyaya yansıyan Sapanca’daki olay dışında biz her gün bu tür olaylarla karşılaşıyoruz. Bu medyaya yansıdığı için insanlar ayağa kalktı. Ancak biz hemen her gün 2-3 tane can alıcı vaka ile karşılaşıyoruz. Son 5-6 yıldır Meclis’e geliyor ve daha da kötü bir hale getirilerek yasalaştırılmaya çalışılıyor. Nüfusu 100 binden az yerlerde barınaklar kalksın istiyorlar. Bu defa bu hayvanları öldürüyorlar, dağlara atıyorlar. Yeterli kısırlaştırma yapılmıyor. Onlarla ilgilenmek zor değil” ifadelerini kullandı.

“Yaşamak onlarında hakkı”

Her canlının aynı insanlar gibi düzgün bir şekilde yaşama hakkı olduğunu ifade eden Kalender, “Hayvana olan şiddetin bir sonraki adımı insana, yaşlıya ve kadına şiddete dönüyor. Biz hayvana karşı yapılan şiddeti engellersek, insana karşı işlenen şiddeti de engellemiş olacağız. Yani bir karınca, bir yılan bitki ne canlı olursa olsun. Onların yaşam haklarına saygı göstermeliyiz. Hayatın içinde hepimiz bir bütün olarak yaşıyoruz” dedi.

Gün geçtikçe şartlar iyiye gitmesine rağmen hem hayvanlara hem de insanlara karşı olan şiddet olaylarının arttığını dile getiren dernek başkanı Osmanlı döneminde yokluk zamanlarında bile sevgi ve hoşgörü içinde yaşandığını belirtti.

Hayvanlara bakmanın, onları beslemenin, sevmenin zor olmadığının altını çizen Kalender, “Eskiden Osmanlı dönemlerinde, belki durumların olmamasına rağmen camilerde leylek evleri olurmuş. Su ve yemek yemeye gelirlermiş. Şimdi ne değişti her yerde dikenli teller, uyarılar, hayvanlar için koyulan yiyeceklerin kaldırılması ve istenmemesi gibi durumlar yaşanıyor. İnsanlar ne oldu neden bu kadar kötülük anlayamıyorum. Biz ilerisi için gelecek için bir şeyler yapmak istiyoruz. Hayvanseverler olarak elimizden gelenin fazlasını yapıyoruz. Fakat sayımız bu kötülükler karşısında az kalıyor. Umarım artık bir şeyler gerçek anlamda değişir. Siyasi liderlerden beklentilerimiz ve taleplerimiz karşılık bulur” şeklinde konuştu.

“Ağaç yaş iken eğilir”

Şiddet göstergesinin aslında çocukluk çağından geldiğini eğitim verilmesi gerektiğinin savunan Kalender şunları kaydetti: “Özellikle çocukların dehşet verici şeyler yapması çok daha fazla bizleri üzüyor. Yani bu çocuklar bunları nasıl yapabiliyor, ne yaşayıp bu hale geliyorlar. Bir hayvana bunları yapan bir insana neler yapmaz. Çocuklara hayvan sevgisi evde ailesi sonra okulda öğretmenleri tarafından aşılanmalı. Bu durum için belki özel eğitimler verilebilir. Zaten bu vahşeti gerçekleştirenlerde o yaşa gelmeden önce çocuktular. Yani bu yüzden eğitime öğretime çok çok önem verilmeli

“Acil bir şekilde çözüm bulunmalı”

Kalender, son olarak şunları söyledi: “Ciddi anlamda artık yaptırımların olmasını, cezaların yıldırıcı olmasını canı gönülden istiyoruz. Bunu güzel bir şekilde uygulayan ülkeler ve bu tür üzücü olaylar neredeyse hiç yaşanmıyor. Örnek alınıp o ülkelerdeki uygulamaları bizde uygulayabiliriz diye düşünüyorum umarım yapabiliriz.”

İpek Deniz