'TÜRKİYE DÜNYANIN EN BÜYÜK MÜLTECİ VE GÖÇMEN ALAN İLK ÜLKESİ'

Avrupa Bölgeler Komitesi, Türkiye Belediyeler Birliği ve Edirne Belediyesi işbirliğiyle Edirne Kültür Merkezi'nde 'Avrupa Bölgeler Komitesi Türkiye İlişkileri Çalışma Grubu Toplantısı' düzenlendi. Toplantıda konuşan Avrupa Bölgeler Komitesi Başkanı Karl-Heinz Lambertz, Türkiye'yi 3 buçuk milyondan fazla Suriyeli göçmeni ağırladığı ve başka ülkelerden daha fazla destek olduğu için takdir ettiklerini belirterek Türkiye'nin dünyanın en büyük mülteci ve göçmen alan ilk ülkesi olduğunu ifade etti.

'TÜRKİYE DÜNYANIN EN BÜYÜK MÜLTECİ VE GÖÇMEN ALAN İLK ÜLKESİ'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

 “Türkiye’yi takdir ediyoruz”

Türkiye’yi 3 buçuk milyondan fazla Suriyeli göçmeni ağırladığı ve başka ülkelerden daha fazla destek olduğu için takdir ettiklerini dile getiren Avrupa Bölgeler Komitesi Başkanı Karl-Heinz Lambertz, Türkiye’nin dünyanın en büyük mülteci ve göçmen alan ilk ülkesi olduğunu ifade etti.

Gelecek 30 yıl içerisinde kutlanacak işbirliği programının son derece önemli bir araç olduğunu söyleyen Lambertz, “Avrupa bölgesel işbirliği programı tarafından finanse edilen projeler olmasaydı. Hiçbir sınır ötesi işbirliği bulunmazdı. Son 10 yıla baktığımızda Türkiye’nin de buradaki fonlardan faydalandığını görüyoruz. Bu anlamda birçok faydalı projeler gerçekleşti. Bu işbirliği çalışmaları sadece kültürel sosyal ekonomik boyutlarla ilgilenen çalışmalar değildir. Söz konusu bölgeler için diyalogu ve entegrasyonu destekleyen çalışmalardır. Tabi ki Avrupa birliğinin başka girişimleri de olmuştu. Bölgesel işbirliği konusunda Avrupa birliği bölgesel işbirliği oluşumu is Avrupa birliğinin Avrupa mevzuatı içerisinde belirlenen il ile bölgesel işbirliği olmuştur. Birçok Avrupa birliği devletinin ve topraklarını dahil etmiş olduğu için birçok idari ve hukuki engel ortadan kaldırılmıştır. Bu engeller sınır ötesi işbirliğini engel teşkil eden konulardır. 74 hali hazırda noktada binden fazla ortak üniversiteler, bakanlıklar, yerel ortaklar bu çalışmaları ilgili bölge vatandaşları arasındaki güveni pekiştirmeyi amaçlamaktadır. “ ifadelerini kullandı.

“Yerel yönetimlerin karar alma mekanizmasında olması çok önemli”

Yerel yönetimlerin karar alma mekanizmasında olmasının çok önemli olduğunu dile getiren Dış işleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, “Avrupa Birliği’de bunu hemen keşfedip ilk önce komisyon, konsey, Avrupa Parlamentosu gibi ana organlarla AB bütünleşmesini başlatmışken hemen ardından yerel yönetimlere önem verdi ve Avrupa Bölgeler Komitesi’ni kurdu. Tüm ülkede yerel yönetimler burada temsil ediliyor. Türkiye’de bir aday ülke olarak bölgeler komitesinin faaliyetlerine katılıyor. Karma istişare komitesini oluşturmak için adımları attık. Umarız yakında bununla ilgili karar otak bir konsey ile bir şekilde alınır. Umarız bir sonraki toplantımız bir Türkiye çalışma grubu toplantısı şeklinde değil de Türkiye Bölgeler Komitesi karma istişare komitesi şeklinde olur. Türkiye en azından bu konuda gerekli adımı attı. Biz AB Başkanlığı olarak yerel yönetimlerle yakın çalışmaya özen gösteriyoruz. AB birçok programını, projesini yerel yönetimlere sunuyoruz. Yerel yönetimlerimizin bunlardan en etkili şekilde yararlanması için çaba gösteriyoruz.” Şeklinde konuştu.

“18 Mart mutabakatı aslında 6 konuyu içeriyor”

 2015 yılı sonunda yaşanan göç krizi nedeniyle Türkiye AB ilişkilerinde hareketlenme yaşandığını ve peş peşe 3 tane zirve gerçekleştirildiğini belirten Kaymakcı, “2015 yılı sonu ve 2016 yılı başında en sonunda da Türkiye ve AB 18 Mart 2016’da bir mutabakat sağladı. 18 Mart mutabakatı deyince genelde göç konusu aklımıza geliyor. Ama 18 Mart mutabakatı aslında 6 konuyu içeriyor. Birincisi göç konusunda iş birliği yapılması, ikincisi Türk vatandaşlarına Şengen bölgesinde vize serbestliği sağlanması ve Türkiye’yi AB’ye geri kabulü anlaşmasını uygulaması, üçüncüsü gümrük birliği güncellemesi, dördüncüsü Türkiye’ye üyelik müzakerelerinin canlandırılması, beşincisi, terörle mücadelede daha yakın işbirliği yapılması, altıncısı Türkiye ve AB arasında üst düzey diyalog toplantılarının ve Türkiye AB zirvelerinin düzenli olarak yapılması. 18 Mart’ta alınan karar buydu. Ama bugün maalesef çok farklı bir noktadayız.” Dedi.

Türkiye 4.2 milyon yabancıya ev sahipliği yapıyor”

15 Temmuz darbe girişiminden sonra, son dönemde Türkiye’nin Suriye politikası nedeniyle Türkiye AB ilişkilerinin çok alt düzey bir noktaya geldiğini söyleyen Kaymakcı, “Türkiye ve AB’nin birbirine daha yakın olması lazım. Göç konusunda gerçekten Türkiye Avrupa’nın yükünü neredeyse tek başına omuzlamış durumda. 3.7 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyoruz. Yarım milyondan fazla Afgan, Pakistanlı ve Afrikalı da Türkiye’de. Türkiye aşağı yukarı 4.2 milyon yabancıya ev sahipliği yapıyor. AB göç konusunda daha fazlasını yapabilir. Türkiye'deki Suriyelileri yapacakları mali yardımları hızlandırabilirler. Avrupa'nın sınırları Edirne değil, Türkiye'nin Güneydoğu sınırlarıdır. Irak, Suriye ve İran ile olan sınırlarıdır. Eğer bir önlem alacaksak, ortak bir çalışma yapacaksak, çalışmalarımızı Balkanlarda değil, Türkiye'nin batı sınırlarında değil, Türkiye'nin Güneydoğu sınırlarında başlatmamız gerekir.” Açıklamalarında bulundu.

Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Eleftheria Pertzınıdou da Türkiye'ye milyonlarca göçmene kucak açtığı için teşekkür ederek, AB'nin de bu konuda Türkiye'yi desteklemeye hazır olduğunu bildirdi.

Pertzınıdou, Türkiye'nin AB için anahtar bir ortak olduğunu ve her zaman stratejik öneme sahip bir ülke olarak kalacağını vurguladı.

Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan da Türkiye'nin AB'ye gireceğine inançlarının tam olduğunu ve yerel yönetimler bazında çalışmalara devam ettiklerini belirtti.

Burcu Temel