'Sorun seçim değil, başkanlık'

CHP Milletvekilleri Bihlun Tamaylıgil ve Dursun Çiçek "AKP'nin sorunu seçim ve halk değil, Başkanlık sistemini getirememiş olmaları. Hükümet kurma görevinin CHP'ye verilmemesi ile siyasi , milli irade ve yetki gaspı yapılmaktadır" dediler.

'Sorun seçim değil, başkanlık'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

7 Haziran seçimlerinden bu güne kadar olan süreci, halka anlatmak için yollara düşen CHP Milletvekilleri, neden hükümet kurulamadığını, CHP'nin koalisyona neden girmediğini, AKP'nin 13 yıllık iktidarları döneminde siyasal ve ekonomik yasa tanımazlıklarını anlatıyor. CHP Edirne İl Binasında Milletvekilleri Okan Gaytancıoğlu, Erdin Bircan, Belediye Başkanı Recep Gürkan, İl Başkanı Oktay Bozkurt, Merkez İlçe Başkanı Şenol Geçmiş ve partililerin katıldığı basın toplantısında açıklamalarda bulunan CHP Milletvekilleri Bihlun Tamaygil ve Dursun Çiçek, “Başbakan Davutoğlu, hükümeti kurma görevinin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na verilmesi yönünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çağrıda bulunmalıdır” dediler.

“GEÇİM VE SEÇİM SÜREKLİ GÜNDEMDE”

Basın toplantısı öncesi konuşan Belediye Başkanı Recep Gürkan, 13 yıllık AKP döneminde geçimin her zaman ana gündem olduğunu, bu defa da gündeme seçimin girdiğini söyledi. 13 yıldır ülkede geçim derdi olduğunu belirten Başkan Gürkan, “ 13 yıldır halkımıza geçim derdi yaşatan AKP iktidarı, şimdi de seçim derdini gündeme soktu.  Seçimler 1 Kasım günü yapılacak ve 1 Kasım saltanatın kalktığı gün. Bizde 1 Kasım günü saltanattan kurtulacağız” dedi. Başkan Gürkan, “ Bildiğiniz gibi, Türkiye'de iki şey hiç bitmiyor. Bir geçim derdi bitmiyor, bir de seçim derdi bitmiyor. Bu ikisi bir kısır döngü içerisinde sürekli gündemimize geliyor. Ülkeyi 13 yıldır yöneten iktidar, geçim derdini her geçen gün daha da ağırlaştırmakla birlikte şimdi karşımıza bir de seçim derdi çıkardı. Sayın Cumhurbaşkanı'nın ısrarla ve inatla, demokratik teamülleri yok sayarak, Akp Genel Başkanı sayın Davutoğlu'nun görevi iade etmesinden sonra hükümeti kurma görevini, henüz anayasadaki yasal sınırlar dolmamış olmasına rağmen sayın Kılıçdaroğlu'na vermemesi bir anayasal suçtur. Şu anda Türkiye'de bir anayasa suçu işlenmektedir. Tabi 23 Ağustos'ta bu süre doluyor. Zannediyorlar ki CHP seçimlerden kaçmaya çalışıyor, seçimden korkuyor. CHP'nin hiçbir üyesi, seçilmiş hiçbir temsilcisi seçimden kaçmaz. Yine bu seçimde 7 Haziran'da olduğu gibi Edirne'yi Türkiye'de en yüksek oyu alan il konumuna yine getireceğiz. Ama şunu belirtmek istiyorum. Vakit yaklaşmıştır. İktidarın gitme zamanı gelmiştir. Yeni seçimlerin 1 Kasım'da yapılması plânlanmaktadır. Tesadüfe bakın ki 1 Kasım 1922 Türkiye'de saltanatın kaldırılmasının da yıldönümüdür, hepimize şimdiden hayırlı olsun.” Dedi.

“GÖREV VERİLMELİ”

Ülkenin Kaosa girdiğini belirten CHP Milletvekilleri Okan Gaytancıoğlu ve Erdin Bircan ise, ülkenin yangın yerine döndüğünü ve hükümet kurma süresi için son 3 güne girildiğini belirterek, görevin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na verilmesi gerektiğini söylediler. Milletvekili Bircan, “Bugünün konjektürüne baktığımızda, terörle ve Cumhurbaşkanı'nın yaptıklarıyla artık ben halkı duyarlılığa davet ediyorum. Temayül gereği, şu anda Cumhurbaşkanı'nın sorun dolacağı gün olan en geç Pazar gününe kadar kesinlikle Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'na görevi vermesi gerekmektedir. Hükümet çalışmalarının da tekrar başlaması gerekiyor çünkü ülke kaosa gidiyor. Biz hükümet kurmaya hazırız. Bu ülkenin her şeyini, sağlıklı yapısını kurmaya hazırız.” Dedi.
CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu ise yaptığı konuşmada, “Akp'nin 13 yıllık iktidarı boyunca Türkiye'ye bir eksen değiştirdiğini ve 7 Haziran sonrası aslında azınlıkta kalarak Türkiye'yi yönetme çabalarının ne kadar hukuksuz olduğunu, yasalara uygun olmadığını ve bu süreçte MHP'nin ona ne kadar destek verdiğini ve meclisi çalıştırmadıklarını, CHP'nin buna rağmen Türkiye'nin kurucu unsuru olduğunu herkese anlatmaya çalışacağız. Dolayısıyla biz CHP olarak Türkiye'nin gündemine seçimin girmesini hiç istemedik. Türkiye'de koalisyon olsun istedik. Avrupa'nın birçok ülkesin koalisyonla yürütülüyor. Ancak Cumhurbaşkanı şu anda seçim istiyor diye Türkiye seçime gidecek. Daha birkaç gün süremiz var. Yine anayasa ve hukuk çiğnenerek genel başkanımıza görev verilmedi. Bunu her ortamda anlatacağız.” Dedi.

“BENDE TRAKYALIYIM”

52 ay Silivri Cezaevinde ikamet ettiğini ve bu nedenle Trakyalı sayıldığını belirten Milletvekili Dursun Çiçek ise yaptığı konuşmada, “Silivri buraya çok uzak değil, orada 52 ay ikamet ettim. Dolayısıyla ben de Trakyalıyım. Atatürkçü düşünce sistemini yaşayan, Cumhuriyet'e ve ilkelere bağlı bir bölgemiz Trakya ve inşallah herşeyin sonunda Türkiye'nin her tarafı İzmir ve Trakya olur, Türkiye bu gerici siyaset zihniyetin kurtulur. Akp Türkiye için değil, Tayyip Erdoğan için siyaset yapıyor. Niye? Çünkü 13 yıldır bu kumpas davalarının savcısı olduğunu ifade eden, yurtdışına kaçan savcıya kendi arabasını tahsis eden, onlara sahip çıkan, gezideki şehitlerimizin kanı elinde olan, Suriye'de milyonlarca insanın göçmen durumuna düşmesine neden olan dış politikalarının ve sonuçta Aralık'taki yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını da dikkate aldığımızda Tayyip beyin iktidardan düşmesi halinde ya Silivri, ya Sincan seçeneğinden başka seçeneği kalmadığı ortada. Dolayısıyla bu süreci geciktirmek istiyor. O nedenle bizim ümidimiz Davutoğlu'nun iradesinin hakim olması ve CHP'yle kurması yönündeydi ancak bunlar boşa çıktı” dedi.

“BAŞKANLIK HIRSI ÖNE GEÇTİ”

Hükümet kurmadan çok başkanlık hırsının öne çıktığını belirten Milletvekili Tamaylıgil ise , “CHP'nin geçtiğimiz 7 Haziran seçimlerinin öncesi ve sonrasını kamuoyuyla paylaştığı ama halkımızla birebir diyalog içerisinde geçirilen süreci değerlendirmek üzere plânlanmış bir çalışma yapıyoruz. 7 Haziran seçimlerinde milletimiz, hiçbir partiye tek başına iktidar olma yetkisini vermedi. Ancak 8 Haziran sabahı gördük ki, halkımızın sandıkta verdiği bu mesaj ve aritmetik olarak ortaya çıkan sonuç, Akp tarafından ve fiili olmasa bile halen Başkanlığı görevini yapan Sayın Cumhurbaşkanı tarafından kabul görmedi. Bu aşamada biz CHP olarak seçmenin bize verdiği bu mesajı, onlardan bize iletilmiş en önemli görev olarak değerlendirerek üzerimize düşeni yerine getirmeyi hedef aldık. Ancak karşımızda “ben olmazsam olmaz” diyen bir başkanlık hırsı ve onun getirdiği siyasi süreç yönetiminde, koalisyon bakışı yerine yenilenen bir seçim hedefi ve bunu sağlayacak olan anayasal süreci kullanma tercihi ile karşı karşıya kaldık. Karşımızdaki irade, ülkede istifa etmiş geçici bir hükümet kimliğindeki irade ve onun başındaki istifa etmiş olan ve geçici hükümetin başındaki Davutoğlu “ben ödevimi halktan aldım” dese bile ödevini aldığı kişi kaçak sarayın sakinidir. Ve ödevini yerine getirmek için bugüne kadar istikrarlı bir şekilde “önce Türkiye” demeden siyasi plânın ve süreç yönetiminin parçası olmuştur. Artık Davutoğlu hükümeti kuramadığını, yaptığı çalışmalarla görmüş ve görev iadesini gerçekleştirmiştir. Türkiye'deki anayasal gerçekler ve teamüller yapılması gerekeni ortaya koymuştur. Ve bu da ikinci partinin genel başkanına hükümet kurma yetkisinin verilmesidir. Şu an yapılan uygulama siyasi bir gasptır. Milli iradenin gaspıdır, yetki gaspıdır. Bu ülkede “milli iradeye değer veriyoruz” diye siyaset yapanlar, milli iradenin ortaya koyduğu tercihi hiçe saymaktadır. Artık önümüzdeki tablo bir seçim tablosunu beraberinde getirmektedir. Ama halen önümüzde 3 gün var. Ama bu 3 günde halâ Anayasal 45 günlük süreci bitirmiş değiliz. Ama bu süreç şu anda bloke edilmiş vaziyette, üzeri kapatılmış vaziyette. O yüzden ben öncelikle sayın Davutoğlu olmak üzere demokrasiye ve ülkenin demokratik temayüllerine inanan herkese şunu söylemek istiyorum. Lütfen herkes görevi olan, yetkisi olan kişilere bu ülkenin bir demokrasiyle taçlanmış Cumhuriyet olduğunu hatırlatarak başta Davutoğlu olmak üzere Cumhurbaşkanı'na çağrısını yapmalı ve bu ülkedek hak olan hükümet kurma yetkisinin ana muhalefetin başkanı Kılıçdaroğlu'na verilmesini dile getirecek sorunluluğu göstermelidir. ” dedi.

Haber Merkezi