'Restorasyon gecikti'
Sinagog'un Röleve ve Restorasyon çalışmalarını çizen isim olan Yüksek Mimar Rubi Asa, 'Restorasyon için çok geç kalındı' dedi
İstanbul'dan 100 kişilik Yahudi kökenli bir grup Edirne'yi ve tarihi yerlerini ziyaret etti. Özellikle Kaleiçi'ndeki tarihi Sinagog'u gezmek için gelen ve çoğunluğunu eski Edirnelilerin oluşturduğu kafile restorasyon çalışmalarında sona gelindiğini görünce duygularını gizleyemediler. İki otobüsle Edirne'ye gelen grup Edirne'de tarihi yerleri ziyaret ettikleri gezileri kapsamında Kaleiçi'nde bulunan tarihi Sinagog'u da gezdi. İçlerinde birçok eski Edirnelilerin de bulunduğu grup gezilerinde hem kendi tarihlerinden de bir parça olan ve her yeri tarih kokan Kaleiçi'ni hem de buradaki tarihi Sinagog'u gezdi.
Bilindiği üzere uzun yıllar boyunca restorasyon çalışmalarının başlanması beklenen ve bu süre içerisinde yer yer yıkılmalar olan Sinagog'un son olarak Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne geçmesiyle restorasyon çalışmaları yeni bir boyut kazanmıştı. Bu çalışmalar kapsamında röleve ve restorasyon çalışmalarını çizen isim olan Yüksek Mimar Rubi Asa Edirne'ye gelerek kafileye hem Edirne'yi hem de Sinagog'taki çalışmaları anlattı. Aynı zamanda bir fotoğraf aşığı olduğunu söyleyen ve İstanbul Fotoğraf Federasyonun'da da görevliği olduğunu belirten Asa, önceki yıllarda Sinagog'un yıkılmadan önceki haliyle görüntülemek için sık sık gelip fotoğrafladığını söylerken, bunu yapmasındaki amacı “hem koruma hem de ilgilileri harekete geçirmek için bir arşiv oluşturmak” olarak belirtti. Asa, zaman içinde hangi kurumun taşın altına eline atacağını bilemediklerinden dolayı bu restorasyon çalışmalarının biraz geciktiğinin de altını çizerek restorasyon sürecini şu şekilde anlattı; “Ben hem mimar olarak hem de fotoğrafçı olarak birkaç kez buraya gelmiştim. Farklı dönemlerinde binanın yıkım aşamalarını tespit ettik. Hem koruma mantığı hem de ilgilileri ve sivil toplum kuruluşlarını daha aktif hale getirebilmek amacıyla bu belgemeleri yapmıştık. Ama geçen süre boyunca hangi kurumun bu restorasyon işlemini nasıl üstleneceğini tam olarak sorumluluk alamadığı ve Musevi cemaati de kalmadığı için bu yapı Vakıflar'a devredilmişti. Daha sonra Vakıflar'dan Trakya Üniversitesi'ne devredilmişti. Fakat aradan geçen yıllardan sonra Üniversite buraya fazla bütçe ayıramayıp ilerleyemediği için tekrar Vakıflar'a geri devroldu. Aradan geçen 8-10 sene içinde tabiki doğa koşullarına engel olamayıp binanın çökümü engellenemedi. Daha sonra ilgili tüm birimler proje başladıktan sonra ve devamında Kaleiçi'nin bu sembol yapısını hayata geçirmek için el birliğiyle büyük çaba gösterdiler. Amacımız bundan sonra buranın Edirne Kültür hayatına katkılarının sağlanabilmesi için elimizden geleni gerek bizim gerekse Musevi cemaatinin sorumluluğu neyse yerine getirmesiydi. Eski Edirnelilerin burayı tekrar eski anılarıyla geçmişleriyle bir arada olabilecekleri o ortamı tekrar yaşatmak istiyoruz bu anlamda Edirne'ye herkesin mutlaka katkıda bulunmaları gerekiyordu. Sonuç olarak böyle bir yapının kültürel hayatımıza, çok kültürlülüğe büyük katkıları olacağından hiç şüphem yok.”
Konuşmasının sonunda Sinagog'un kesinlikle Sinagog vasıflı kullanılması gibi bir zorunluluğu olmadığını ve bir cemaatin olmadığını belirten Asa, buranın dolayısıyla kesin ve kesin kültürel anlamda kongreler, sempozyumlar, Üniversite toplantıları, kültürel toplantılar ve birçok etkinlik için kullanabileceğinden kuşkusun olmadığını belirtti.