Meriç'te İlk Kürek: Edirne'de Kürek Sporunun Sessiz Yolculuğu

Meriç'te İlk Kürek: Edirne'de Kürek Sporunun Sessiz Yolculuğu

Meriç'te İlk Kürek: Edirne'de Kürek Sporunun Sessiz Yolculuğu
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bazı şehirler, sahip oldukları değerlerin farkına geç varır.

Edirne de maalesef o şehirlerden biri…

Tarihiyle övünür, kültürüyle gururlanır; ama çoğu zaman nehirlerinin taşıdığı potansiyele gözlerini kapar.

Bu şehirde üç büyük nehir, üç kardeş birleşir: Meriç, Tunca ve Arda… 

Bu coğrafya, sadece Osmanlı’nın başkenti değil; aynı zamanda su medeniyetinin de beşiğidir.

Ve belki de çok daha önceden başlaması gereken bir şey, ancak son yıllarda sessizce başladı: kürek sporu.

Bir zamanlar, Meriç Nehri sadece pikniklerin, düğün fotoğraflarının ya da yaz aylarında akan kalabalıkların durağıydı. Oysa bu nehir, uzun yıllar boyunca boşuna akmamıştı.

Potansiyel oradaydı. Ama gören yoktu.

Küreğe el uzatan yoktu.

Tekne indiren, sabahın erken saatinde nehrin kıyısında motoru çalıştıran biri yoktu.

Ta ki birkaç tutkulu insan, suya bir kürek darbesi indirmeye karar verene kadar.

Edirne’de kürek sporu, alışılmışın dışında bir yolculuktu.

Bir proje değil, bir mücadele...

Çoğu zaman bütçeniz olmaz. Kendi imkânlarınla antrenman yaparsın.

Suyun debisi değiştiğinde, program değişir.

Nehirdeki sazlıklarla, belediyeden alınacak izinlerle, altyapı yetersizliğiyle boğuşursun.

Ama yine de devam edersin… Çünkü bir hayal suya karışmıştır artık.

TED Edirne Koleji Kürek Kulübü, bu hayalin ete kemiğe bürünmüş halidir.

Edirne’mizde kısa sürede bölgesel yarışmalardan Türkiye şampiyonalarına, ardından milli takım seviyesine çıkan sporcular yetişti.

Edirne gibi spor yatırımları bakımından geri planda kalan bir şehirde, kürek gibi pahalı, zor ve sabır isteyen bir branşta bu başarı hiç de kolay olmadı.

Ama sonunda başarıldı. Çünkü inanç ve vizyon vardı.

Edirne, artık Türkiye’nin önde gelen kürek kulüplerine sporcu gönderen, milli takımlarda temsil edilen bir şehir haline geldi.

Meriç Nehri artık sadece bir doğal güzellik değil;

aynı zamanda bir spor parkuru,

bir umut alanı,

bir yaşam biçimi.

Ama bu noktada durmak olmaz.

Çünkü hâlâ eksikler var.

Meriç’in resmi bir kürek parkuruna dönüştürülmesi hâlâ gerçekleşmedi.

Kalıcı bir iskele, antrenman merkezi, sosyal tesis yapılmadı.

Gençler için ulaşım desteği, sporcu bursları, kıyafet ve ekipman sponsorluğu hâlâ kişisel çabalarla ilerliyor.

Ne yazık ki Edirne’nin bu sessiz başarısını gören yerel karar verici sayısı da oldukça az.

Bir düşünün…

Kırkpınar gibi bir değerimiz var ama genç nesil güreşten uzak.

Şimdi elimizde bir fırsat daha var:

Bu sefer sporcumuz var!

Dünya şampiyonu, Avrupa derecesi almış, kendi içinden çıkmış gençler var.

Ama tesis yok. Yatırım yok. Altyapı yok.

Bu yazıyı yazarken bir yandan gurur duyuyor, bir yandan da kaygılanıyorum.

Çünkü eğer bu potansiyel zamanında görülmezse, Edirne bir fırsatı daha kaçıracak.

Bu sefer sadece tarih yazan bir şehir değil, geleceği şekillendiren bir şehir de olabiliriz.

Kürek sporu Edirne’ye yakışıyor.

Çünkü bu şehir sabırlıdır.

Bu şehir derinliklidir.

Ve bu şehir, nehrin sesine kulak verdiği anda, çok şeyi değiştirebilir.