KORONAVİRÜS YÜZEYLERDE 28 GÜN BOYUNCA YAŞAYABİLİYOR

Koronavirüs ile ilgili yapılan araştırmalar, virüsün ciltte uzun süre yaşayabiliyor olduğunu ortaya koyarken, el hijyeninin önemi bir kez daha ortaya çıkardı. Trakya Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şaban Gürcan, koronavirüsün yüzeylerde yaşama süreleri ve dezenfektanların doğru kullanımı hakkında bilgiler verdi. Prof. Dr. Gürcan Covid-19 virüsünün yüzeylerde kalma konusunun yoğun virüs miktarı ile ilgili olduğunu belirtti. Virüslerin oda ısısında ve düştüğü yüzeylere göre yaşama sürelerinin değiştiğini ifade eden Prof. Dr. Şaban Gürcan, metal yüzeylerde 5 güne kadar, diğer yüzeylerde ise yaşama süresinin değişiklik gösterdiğini vurguladı. Bazı yüzeylerde 28 güne kadar yaşayabildikleri gösterildiğini belirtti.

KORONAVİRÜS YÜZEYLERDE 28 GÜN BOYUNCA YAŞAYABİLİYOR
TAKİP ET Google News ile Takip Et

“Koronavirüs, damlacıkla bulaşıyor”

Tüm dünyada etkisini göstermeye devam eden koronavirüsün, damlacık ve aerosol denilen yollarla bulaştığını dile getiren Trakya Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şaban Gürcan, havada asılı kalan virüslerin solunum yoluna girmesiyle akciğerlere geçtiğini ifade etti.

Virüsun solunum yollarından girmesinin ardından akciğerlerde çoğalıp yaygın enfeksiyona neden olduğunu aktaran Prof. Dr. Gürcan, “Ama diğer damlacık dediğimizde daha büyük parçacıklar daha çok ağızdan, konuşurken, hapşırırken ve öksürürken çıkan damlacıklar anlaşılır ve aerosollere göre daha büyük boyutlarda oluyor. Bunların en küçüklerine aerosol diyoruz. Havada asılı duran aerosoller doğrudan solunum yoluna giriyorlar. Ama büyük partiküller solunum yoluna giremiyorlar. Onlar daha ağır oldukları için yer çekimiyle yüzeylere düşüyor. Yüzeylere cildimizle dokunduğumuzda, aynı zamanda hapşırdığımızda, öksürdüğümüzde, konuştuğumuzda damlacıklar cildimize iniş yapabiliyor. Ellerimizi başka damlacıkların düştüğü yerlere sürdüğümüzde elimize de geçebiliyor.” dedi.

“Virüsün yaşama süreleri değişkenlik gösteriyor”

Virüslerin oda ısısında ve düştüğü yüzeylere göre yaşama sürelerinin değiştiğini ifade eden Prof. Dr. Şaban Gürcan, metal yüzeylerde 5 güne kadar, diğer yüzeylerde ise yaşama süresinin değişiklik gösterdiğini vurguladı. Bazı yüzeylerde 28 güne kadar yaşayabildikleri gösterildiğini belirtti.

Ciltte canlı yüzeylerde koronavirüsün daha da yüksek yaşama şansı elde ettiğinin altını çizen Dr. Gürcan, “Aerosoller havada 3 saat canlı kalabiliyor. Hemen hızla o küçük damlacıklarda nem de kuruduğu için düşük nem ve sıcaklıkta canlılık süresi daha da uzun süreli oluyor. Havada asılı kalan aerosollerin solunum yoluna girmesiyle esas bulaşıyor. Ama diğer damlacıklar hemen kuruyamıyor ve yüzeylerde günlerce canlılığını koruyabiliyor.  Bu yüzeylerde 5 günden daha uzun kaldığı da literatürde belirtiliyor.” şeklinde konuştu.

“Virüs, doğrudan cilde girmiyor”

Doğrudan cilde virüsün giremediğini söyleyen Prof. Dr. Gürcan, “Çünkü bizim cildimiz çok katlı doğal bir koruyucu bariyer, koruyucu kalkan gibi görev görüyor. Oradan kolay kolay ne bakteri ne virüs giremiyor. Eğer bir yara bere, deri bütünlüğü bozulmamışsa kolay kolay ciltten hiçbir mikrop giremiyor. Cilt bütünlüğü bozulduğunda virüsler girebiliyor. Ellerin rolü el cildine aktarılan virüsler gün içinde defalarca burnumuza, gözümüze, ağzımıza, yemek yeme veya çeşitli vesilelerle kaşıma gibi işler yaparken elimizdeki virüsler mukozaya geçiyor. Mukozalar cildimize göre daha ince bir yapıyla kaplıdır. Ağız ve göz mukozasından girmesi nispeten çok daha kolaydır. Bunun için ellerimiz böyle bir aracı rolü oynuyor.” ifadelerini kullandı.

“El temizliğine büyük önem gösteriliyor”

Dünya Sağlık Örgütü’nün koronavirüsün cilt ile bulaşında el temizliklerine ve el yıkamaya büyük önem verdiğini ifade eden Prof. Dr. Gürcan, alkollü solüsyonların virüsü çok kısa sürede öldürdüğünün altını çizdi. Koronavirüsün çok dayanıklı bir virüs olmadığını ifade eden Gürcan, “Biz tıpta mikroorganizmalara, çeşitli dezenfektanlara ve sterilizasyon işlemlerine maruz bıraktığımızda her biri farklı dayanıklılık sürelerine sahiptir.” dedi.

“Dezenfeksiyonun kademeleri bulunuyor”

Prof. Dr. Gürcan, dezenfeksiyonun da kademeleri olduğunu belirterek, “Yüksek düzey dezenfeksiyon çok dayanıklı mikroorganizmalara karşı yaptığımız işlemleri kapsıyor. Düşük düzey dezenfeksiyon ise en kolay öldürülebilen canlılar içindir. En ucuz ve en pratik yok etme yöntemidir. Aslında bu virüs düşük düzey dezenfeksiyon gerektiren en dayanıksız mikroorganizmalar sınıfında yer alır. Bazı vatandaşlarımız sürekli antimikrobiyel içeren dezenfektanlar, sabunlar gibi şeylerle evlerini dolduruyorlar. Bunlar çok yanlış uygulamalardır. Normal mikroorganizma florasını da bozabilen, ilaç direncinin gelişmesine yol açan uygulamalardır. Kolay ölen virüslere karşı bir sabunla yıkamak, bir alkolle ovalamak çok kolay bu virüslerin tahrip olmasını sağlarlar. 30 saniyede bir alkolle virüsleri öldürebilirsiniz. Sabunla ellerimizden yok edebiliriz.” diye açıklamalarda bulundu.

“Enfeksiyon hastalıklarında mikroorganizma yükü çok önemlidir”

Çamaşır suyunun da diğer yüzeylerde çok etkili olduğunu ifade eden Gürcan, “Dakikalara bile varmadan çok etkin bir şekilde virüsleri de yok edebilmektedir. Çamaşır suyu normalde marketlerden aldığımızda yüzde 5’lik konsantrasyonlardadır. Evde hep seyrelterek kullanırız. Enfeksiyon hastalıklarında mikroorganizma yükü çok önemlidir. Her dezenfektan bir mikroorganizmaya yapışıyor onu yok ederken de kendini etkisiz hale getiriyor. Bu nedenle yoğun virüs ve mikrop içeren durumlarda yüksek oranlarda yani 10 kat sulandırılmış çamaşır suları kullanılırken, daha az virüs ve mikrop içeren durumlarda daha da seyrelterek, 100 kat seyrelterek çamaşır sularını kullanabiliriz. Çeşit çeşit dezenfektanlar alıp kimyasallarla evlerimizi doldurmamızın bir anlamı yok. Geleneksel her zaman yaptığımız uygulamaları yani 100 kat sulandırarak çamaşır suyunu kullanmamız yeterlidir.” Dedi.

Burcu Temel