İnsanca Bir Yaşam İçin Meşaleli Eylem
DİSK, KESK, TMMOB, TTB Edirne Bileşenleri'nin ortaklaşa düzenlediği meşaleli eylemde "İnsanca yir yaşam için, eşit, özgür ve demokratik Türkiye için alanlardayız!" denildi.
DİSK, KESK, TMMOB, TTB Edirne Bileşenleri'nin ortaklaşa düzenlediği meşaleli eylemde "İnsanca yir yaşam için, eşit, özgür ve demokratik Türkiye için alanlardayız!" denildi.
DİSK, KESK, TMMOB, TTB Edirne Bileşenleri, Ziraat Bankası önünde toplanarak Saraçlar Caddesinde PTT önüne kadar meşale yakarak yürüyerek, basın açıklaması yaptılar.
DİSK, KESK, TMMOB, TTB Edirne Bileşenleri adına basın açıklamasını okuyan Ayhan Fırtına, "AKP hükümetinin politikaları her geçen gün yoksulluğu ve işsizliği artırırken; gelecek endişesi tüm toplumu sarmış durumda. Seçimlerde aldığı oy oranının yarattığı sarhoşluğun etkisinden kurtulamayan AKP, hem iç hem dış politikada attığı adımlarla ülkemizi hızla uçurumun eşiğine sürüklüyor. Siyasetin, ekonominin, toplumsal ve sosyal yaşamın sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillenmesi hızlanarak sürüyor." dedi.
"Ekonomi sermaye için büyürken emekçiler için küçülüyor!" diyen Fırtına, bir taraftan zenginlerin sayısı artarken, diğer taraftan gerçek işsizlerin sayısı 6 milyona ulaştığını belirtti.
"AÇLIĞA YAKIN YOKSULLUĞA UZAK BİR YAŞAM"
"Yoksulluk ve Adaletsizlik Kaderimiz Değildir!" diyerek meşalelerini yakan DİSK, KESK, TMMOB, TTB Edirne Bileşenleri üyeleri, Saraçlar Caddesi'nde seslerini hükümete duyarabilmek için yürüdüler. Ayhan Fırtına grup adına yaptığı konuşmada şunları kaydetti: "Türkiye'de en zengin yüzde 10'luk kesiminin toplam gelirdeki payı yüzde 30.4 iken, en yoksul kesimin 10'luk kesimin payı ise yüzde 2.3. Yani en zengin ile en yoksul kesim arasında tam 13 kat fark var. Açlık sınırının 1.000 TL, yoksulluk sınırının 3.000 TL'ye dayandığı koşullarda net 658 TL. asgari ücretle milyonlarca insan çalıştırılıyor. Kamu emekçileri ise ortalama 1500 TL maaş alarak açlığa yakın yoksulluğa uzak bir yaşam sürdürüyor.
Kıdem tazminatının kaldırılarak fona devredilmek istenmesi, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırılması, düşük ücret dayatması, sağlık ve eğitim başta olmak üzere kamu hizmetlerinde ticarileştirmenin hızlandırılması, örgütsüzleştirmenin yaygınlaştırılması düzenlemelerine yer verilen 61. hükümet programı, AKP'nin emek düşmanı politikalarda ne kadar pervasızlaştığını gösteriyor.
AKP, seçimlerden önce aldığı Kanun Hükmünde Kararname yetkisini hiçbir hukuksal denetim takmaksızın pervasızca kullanıyor. KHK'ler ile Türkiye'nin siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel çehresi yeniden şekillendiriliyor. Bakanlıklar, KHK'ler ile yapboz tahtasına çevrilirken, kamu kuruluşları kar amaçlı çalışan şirketlere dönüştürülmek isteniyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve SHÇEK Teşkilat Yasaları KHK ile değiştirilerek esnekleştirme ve güvencesizleştirme kamunun tüm kurumlarında hızla yaygınlaştırılıyor.
12 Eylül 2010 referandumuna sunulan anayasa değişikliği ile kamu emekçilerine "toplu sözleşme" düzeni getireceğini ve çalışma yaşamının demokratikleştireceğini söyleyerek oy toplamaya çalışan AKP, geçen bir yıllık süreçte hiçbir adım atmamıştır. Şimdi de 4688 sayılı sahte sendika yasasında kimi tadilatlar yaparak kamu emekçilerini oyalamaya çalışıyor. Kamu emekçileri KESK öncülüğünde yirmi yıldan fazladır Grevli Toplu Sözleşmeli bir yasa mücadelesi veriyor. Kamuda çalışan tüm emekçilerin sendikalarda örgütlenebilmesini savunuyor, örgütlenme özgürlüğünü kısıtlayan hiçbir düzenlemeyi kabul etmiyoruz. Grev ve Toplu Sözleşme Hakkımızı yasal teminat altına almayan hiçbir düzenlemeyi kabul etmedik, etmeyeceğiz.
Hükümet kendisine yakın konfederasyonları kollayarak kamu emekçilerinin geleceğini ipotek altına almak istiyor. Kamu emekçileri adına görüşmelere katılacakları kendi yandaşlarından oluşturmak istiyor. KESK üyelerini, demokratik kanallardan seçilerek gelen yöneticilerimiz dışında kimsenin temsil etmesine izin vermeyeceğiz. Üyelerimizin ve tüm kamu emekçilerinin mali, sosyal ve çalışma şartlarına ilişkin taleplerini toplu sözleşme masasında bugüne kadar olduğu gibi KESK olarak savunmaya devam edeceğiz.
Anayasada oluşturulan Kamu Görevlileri Hakem Heyeti ile grev hakkımız zımnen yasaklanıyor. AKP, Hakem Heyetinin bileşimini kendi çoğunluğunda oluşturarak yıllardır yaptığı gibi kendi çalıp kendi oynamaya çalışıyor. Oysa çalışma yaşamında gerçek bir demokrasi sağlanabilmesi için toplu sözleşmede uzlaşmazlık olması halinde kamu emekçilerinin kendi geleceklerine kendilerinin karar vermesini sağlayacak bir düzenleme yapılmalıdır. Referandum sandığında toplu sözleşmenin kabulü ya da greve çıkma oylanabilmelidir.
Türkiye, ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda yaşanan gelişmelerin tamamında büyük bir çözümsüzlük içinde ilerlemektedir."
Grevli toplu sözleşme ve örgütlenme hakkını savunan kamu emekçilerinden kıdem tazminatlarının gasp edilmesine direnen işçilere; "sağlıkta dönüşüm" aldatmacasına karşı koyan sağlık emekçilerinden örgütüne ve mesleğine yapılan saldırılara karşı mücadele eden mühendis, mimar ve şehir plancılarına; Toprağını, suyunu, havasını ve yaşama haklarını savunanlardan, evde-sokakta ve iş yerinde var olma mücadelesi veren kadınlara; Özerk-demokratik-bilimsel üniversite mücadelesi yürüten öğrenci gençlikten, "artık kimse ölmesin" diye haykıran barış yanlılarına kadar herkesi, Ortak talepler etrafında birleşmeye, düzenin "yeni yüzüne" karşı insanca yaşamı savunmaya davet ediyoruz."