'Edirne'yi  O Kadar Sevmemişiz ki…'

Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği ve Trakya Üniversitesi tarafından Dünya Çevre Gününe yönelik 'Kültürel ve Doğal Değerimiz Tavuk Ormanı' başlıklı panel düzenlendi. Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Ayten Eren 'Edirne'yi o kadar sevmemişiz ki, değerli endemik bitkilerin üzerine hiç başka yer kalmamışçasına restoranlar, kafeler, düğün bahçeleri yapılmasına izin vermiş, hatta günden güne iyice yayılıp yeni eklentiler yapmalarına göz yummuşuz.' Dedi.

'Edirne'yi  O Kadar Sevmemişiz ki…'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Dünyada çevre sorunlarına her geçen gün yenisinin eklendiğini belirten Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Ayten Eren, plastik çöpler ve küresel ısınma gibi insan kaynaklı problemlerin bütün bir yaşamı tehdit ettiğini söyledi.

“Orman vasfından daha da uzaklaşıyorlar”

Eren, Edirne ilini tüm Edirnelilerin sevdiğini belirterek, nehirlerin kıyılarının çöp içinde olduğunun, Selimi Camisinin çevre düzenlemesinin hala gerçekleştirilemediğinin, kent ormanı ve tavuk ormanı gibi yeşil alanların her geçen gün orman vasfından daha fazla uzaklaştıklarının altını çizdi. Edirne sevgisinin “ya benimsin ya kara toprağın” tarzı öldüresiye bir aşka benzeten Eren, bu konu kapsamında doğal değerlere vatandaşları gözü gibi bakmaları konusunda uyardı.

“Doğa’nın kıymetini bilmiyoruz”

Edirne’nin Osmanlı’ya başkentlik ettiği dönemlerde Tavuk Ormanı’na farklı coğrafyalardan getirilip dikilen ağaçların olduğunu ve yıllardır türlü türlü hayvanlara ev sahipliği yapmış olan Tavuk ormanının bu halde olduğuna üzüldüğünü ifade eden Eren, “Peki, biz ne yapmışız bunca değeri barındıran Tavuk Ormanı’na? Tarihi Kırkpınar Güreşlerinin yapıldığı bir alana dönüştürmüşüz. Her yıl Kırkpınar Şenliklerinde on binlerce insanı bu alana sokarak, bu değerli bölgenin kadrini kıymetini bilmeden kebap dumanları içinde doğasını yağmalamayı sürdürmüşüz… Hayvanlara, börtü böceğe ev sahipliği yapan güzelim doğayı sonu gelmez aymazlığımızla yaşanılmaz hale getirmişiz. Tarihine bu kadar yabancı bir anlayışla Edirne gibi değerli bir kenti geleceğe taşıyabilir miyiz? Edirne’yi o kadar sevmemişiz ki, değerli endemik bitkilerin üzerine hiç başka yer kalmamışçasına restoranlar, kafeler, düğün bahçeleri yapılmasına izin vermiş, hatta günden güne iyice yayılıp yeni eklentiler yapmalarına göz yummuşuz.” Açıklamalarında bulundu.

Tavuk Ormanı’nın, zengin bitki örtüsüne sahip olmasından dolayı yapılanmaya uygun bir bölge olmadığını dile getiren Eren, buna rağmen yanlış yapılanmış iki ticari işletme ve koca bir güreş stadyumu olduğunun altını çizdi.

“Gerçek değerin farkına varılıp gerekli adımlar atılacak”

Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği olarak, Tavuk Ormanı’nın korunması için bundan sonra neler yapılması gerektiği nedeniyle paneli düzenlediklerini söyleyen Eren, panelden sonrasında Sarayiçi Tavuk Ormanı’nın gerçek değerinin farkına varılacağını ve korunması konusunda emin adımların atılmasının sağlanabileceğini belirtti.

Tavuk Ormanı’nın gelecek nesillerin miras olarak devralacakları ve sahip olmaktan gurur duyacakları seviyede önemli bir alan olduğunu ifade eden Başkan Ayten Eren, “Bu konuda bilim insanlarımız, muhatap kurumlarımız ve yerel yönetimlerimizin bir araya gelerek kalıcı bir çözüm sağlanmasını talep ediyoruz. Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği olarak üzerimize düşen her çalışmayı üstlenmeye hazırız. “ dedi.

Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Ayten Eren’in konuşmasının ardından Fotoğraf Sanatçısı Ali Çıtak, Tavuk Ormanı’nda yaptığı fotoğraf çalışmalarını sundu.

“Doğa’da ciddi katliamlar yapılıyor”

Fotoğraf sunumu ardından Kolaylaştırıcı Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yaraş başta Edirne olmak üzere doğada çok ciddi katliamların yapıldığını belirterek, “En fazla kültürel mirasın olduğu kentlerden birisinde yaşıyoruz. 3 tane nehrin buluştuğu bir noktada yaşıyoruz. Fakat hiçbirimizin ne kültürel mirasın ne de doğanın kıymetini bilmiyoruz” dedi

Panel Öğretim Görevlisi Dr. Yavuz Güner (Sanat Tarihçi), Dr. Öğretim Görevlisi Necmettin Güler (Botanikçi), Dr. Öğretim Görevlisi Mustafa Kaya’nın (Ornitolog) bölümlerine özel yaptıkları sunum ile sona erdi.

Barış Karapaça