'Büyükşehirler Baş verir ama baş eğmez'

Dışişleri Bakanı Prof.Dr. Ahmet Davutoğlu, "Edirne'de savunulan sadece geçmiş değil gelecekti. Eğer Edirne'de bu savunmayı Şükrü Paşa, bu aziz şehitlerimizle birlikte yapmamış olsalardı, belki biz bugün sadece bu topraklarda değil de Anadolu'da tutunamaz olacaktık." dedi.

'Büyükşehirler Baş verir ama baş eğmez'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Dışişleri Bakanı Prof.Dr. Ahmet Davutoğlu, "Edirne'de savunulan sadece geçmiş değil gelecekti. Eğer Edirne'de bu savunmayı Şükrü Paşa, bu aziz şehitlerimizle birlikte yapmamış olsalardı, belki biz bugün sadece bu topraklarda değil de Anadolu'da tutunamaz olacaktık." dedi.

4. Büyükelçiler Konferansı için beraberinde büyükelçiler ile birlikte şehrimize gelen Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, yaptığı konuşma ile Edirne'nin tarihte ne kadar önemli bir kent olduğunu gösterdi. Balkan Şehitliğindeki törene Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu, AK Parti Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu, CHP Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli, Vali Gökhan Sözer, Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, büyükelçiler ve kamu kuruluşlarının müdürleri, ve öğrenciler katıldı. Adalet Kasrı önünde toplanan kortej Türk bayrakları ve okul flamaları eşliğinde Kanuni köprüsünü geçerek şehitlik önünde geldi.

Saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasından sonra Vali Yardımcısı Ayhan Özkan, Balkan savaşları ve Balkan şehitlerimiz ile ilgili bir konuşma yaptı.

Daha sonra ise Bakan Davutoğlu, anıta çelenk koydu.

"BİR MİLETİN İZZETİ VE ONURU KORUNDU"

Edirne Müdafa-ı Şükrü Paşa'nın büyük bir kahraman olduğunu belirten Balan Davutoğlu, "

Edirne müdafaasının büyük kahramanı Şükrü Paşa, sadece bir şehri değil, bir milletin izzetini, insanlığın onurunu savundu. Edirne başşehirdir. Başşehirler kolay teslim olmazlar. Başşehirler baş verirler, ama baş eğmezler. Biz bu şehitleri unutmayacağız. Unutmadığımızı göstermek için 4. Büyükelçiler Konferansı vesilesiyle ülkemize gelen büyükelçilerimizle 100. yılda Ankara'daki toplantılardan sonra bu aziz şehitlerimizin huzurunda saygı ile eğilmek üzere Edirne'ye geldik. Edirne'de 5 ay 5 gün süren kuşatma kısa bir savaş değildir. Bu bir milletin varoluşu ile ilgili ve tarihte hiçbir zaman yok edilmeyeceği ile ilgili bir gizli iradenin, bir büyük iradenin Edirne'nin şahsında sembolleşmesidir. Edirne 1362'de Türk şehri olduğunda İslami başka bir şehrin, İstanbul'un kapısını açtı. Edirne müdafaası büyük Cumhuriyetin kuruluşunun, bir de başka başşehrin Ankara'nın doğuşunun da önünü açtı. Edirne'de savunulan sadece geçmiş değil gelecekti. Eğer Edirne'de bu savunmayı Şükrü Paşa, bu aziz şehitlerimizle birlikte yapmamış olsalardı, belki biz bugün sadece bu topraklarda değil de Anadolu'da tutunamaz olacaktık. Onun için bu aziz şehitlerimizin huzurunda ne kadar tazimle eğilsek azdır. Onlar 5 ay 5 gün, her türlü baskıya, her türlü açlığa, ıstıraba, çileye boyun eğmeyerek, onlara direnerek var olma mücadelesi verdiler. Bu mekanlar büyük acılara şahit oldu. Biz Şükrü Paşa'nın mektuplarında bu acıları duyduk ve o şehitlerin de belki de hiç yazmadıkları mektuplarda, yüreklerinde hissettikleri sızılarla bu acıları duyduk. Bu acılarla birlikte yeşeren bir büyük umudu da büyük direnci de duyduk. Ama sadece biz duymadık, sadece Ömer Seyfettin anlatmadı Edirne muhasarasını, sadece Şükrü Paşa o kahramanca mektupları yazmadı. Dünyanın öbür köşesinden, başka köşelerinden insanlar Edirne muhasarasını ile birlikte insanlık onurunu keşfettiler. Bir büyük şair İkbal, Muhammedi İkbal, Hazreti Mevlana'nın manevi öğrencisi Hint diyarından Edirne'ye seslendi. En güzel dizleriyle, en vurgulu cümleleriyle Edirne'ye seslendi. O muhasara şartları altında ordunun ihtiyacı için gayri Müslim halktan da alınmasına karar verilen erzakın alınması üzerine dönemin müftüsünün tepki göstermesi ve erzakın geri dağıtılması bir insanlık dersidir, bir insan hakları dersidir. İşte bu haber Hint diyarına ulaştığında İkbal, bunu dizelere döker.'' dedi.

"HERKES YARDIMA KOŞTU"

O dönemde herkesin yardıma koştuğunu belirten Bakan Davutoğlu, "İşte burada, bu aziz mekanda şehit düşen, bu aziz şehitler, hem bir şehrin onurunu korudular, hem bir milletin izzetini korudular, hem de bütün bir insanlığa büyük bir ders verdiler. Onları hiçbir zaman utmayacağız. Aziz şehitlerimiz ruhunuz şad olsun. Daha önce sizden bize terk edilen topraklardan gelen bu evladı Fatihan temsilcisi bakanlarımız, milletvekillerimiz sizin ideallerinizi Rumeli'de yaşatmaya devam ediyorlar. Sizin emanetiniz olan bu aziz vatanı dünyanın her bir köşesinde temsil eden büyükelçilerimiz başları dik, sizden aldıkları o onuru dünyanın her köşesine taşıyorlar. Bu onur ebediyete kadar taşınacak. Hiçbir şey bize Edirne'de Sarayiçi'nde yaşananları unutturmayacak, ama o acı ve ıstırap üzerinde Balkanlar'da bir barışı da yine biz, bazı şehitlerin torunları inşa edeceğiz. Balkan halkları ile birlikte, Balkan Savaşı'nın 100. yılında onun için 'Balkan Savaşı'ndan Balkan barışına' diyoruz. Ümit ederiz ki bazı şehitlerimizin o büyük mirası üzerinde Balkanlar tekrar huzur, barış ve refah diyarı olur. Aziz şehitlerimiz ruhunuz şad olsun. Allah mekanınızı cennet eyledi, inşallah bu cennet vatanı da bize sizin torunlarınız olarak savunmak gerektiğinde sizin kadar cesaretle, dirayetle ve onurla savunmayı nasip eder. Ruhunuz şad olsun, emanetiniz sağlam ellerdedir."

ŞEHİTLER İÇİN DUA OKUNDU

Balkan şehitliğindeki tören Edirne Müftüsü Ömer Taşcıoğlu'nun şehitler için okuduğu dua ile sona erdi. Daha sonra ise Bakan Ahmet Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu ve beraberindekiler, şehitlerin isimlerinin bulunduğu alana karanfil bıraktılar. Ardından Bakan Davutoğlu, Balkan Şehirliği'nde Trakya Üniversitesi'nde eğitim gören öğrenciler ile bir süre görüştü ve Saray kazı alanını ziyaret etti.