Babai ayaklanması
Trakya Üniversitesi'nde 'Selçuklu Tarihinde Bir Kültür Değişmesi örneği olarak Babai Ayaklanması' konuşuldu.
Trakya Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Tarih Okulu tarafından, “Selçuklu Konuşmaları” kapsamında düzenlenen ve tarihçi Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer’in konuşmacı olarak katıldığı, “Selçuklu Tarihinde Bir Kültür Değişmesi Örneği Olarak Babai Ayaklanması” adlı konferans, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Fehmi Yıldız Konferans Salonu’nda, yoğun bir ilgiyle gerçekleşti. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlker Alp, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ömer Soner Hunkan ve akademisyenlerle birlikte çok sayıda öğrencinin katıldığı konferansta, Türkiye Selçuklu Tarihi’nden, dil ve düşünce dünyasına, devlet kavramından Gulam Sistemi ve Ortaçağ Anadolu’sunun en önemli siyasi ve dini-tasavvufi olayı Babailer ayaklanmasına kadar pek çok önemli konu konuşuldu.
Konferansın açılışında konuşan, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ömer Soner Hunkan, “Geçtiğimiz yıllarda ‘Medeniyet Konuşmaları’ adı altında başlattığımız konferanslar dizisine bir yenisini daha ekleyerek, 2018-2019 eğitim öğretim yılına, “Selçuklu Konuşmaları” temasıyla başlıyoruz. Rektörümüz Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’nun tarih ilgisi ve destekleri neticesinde ortaya çıkan bu çalışma kapsamında, yetkin konuşmacıların katılımıyla, önemli konularda konferanslar düzenliyoruz. Bu kapsamda, geçtiğimiz yıl, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Prof. Dr. İlhan Erdem, Prof. Dr. M. Hüsrev Subaşı ve Prof. Dr. İlber Ortaylı gibi çok değerli akademisyenler, üniversitemize gelerek öğrencilerimizle buluştu. Yeni dönemde de konferanslara aynı hızla devam etmek istiyoruz. Bu yıl Selçuklu Konuşmaları kapsamında çok değerli akademisyenlerle buluşacağız. Aynı zamanda benim de Hocam olan Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer’in bugün bizimle birlikte olmasından mutluluk duyuyoruz. Kendisinden toplumsal bir değişim örneği olarak, Selçuklular ve Babai Ayaklanması hakkında önemli bilgiler dinleyeceğiz. Organizasyonun gerçekleşmesinde her daim yanımızda olan ve desteklerini esirgemeyen Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu ile Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlker Alp’e ve emeği geçenlerle birlikte bizi yalnız bırakmayan kıymetli öğrencilerimize teşekkür ederim.” dedi.
Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer, Edirne’de ve Trakya Üniversitesi’nde bulunmaktan son derece memnun olduğunu belirterek, davetlerinden ötürü Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu başta olmak üzere, Prof. Dr. Ömer Soner Hunkan ve Prof. Dr. İlker Alp’e teşekkür ederek konuşmasına başladı. Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer, kültür değişmeleri kavramının bahsinden hareketle konunun, ana kronik ve spesifik taraflarının yanı sıra geriye dönük olarak da 1200’lü yıllarda kavram çalışmaları yapmak için son derece zor bir konu olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer, “Tarih, kemikleri bir çukurdan başka bir çukura, bilgileri bir çukurdan diğerine mezar nakliyesi yapmak değildir. Bugünkü temel hedefim, paylaştığım konulara dinleyicilerin de bir soru ve yorum katabilmesini sağlamak” dedi.
Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer sözlerine şöyle devam etti: “Selçuklular, Oğuzlar’ın Kınık boyundan geliyor ve bütün Oğuz boyları bir arada yaşarken, 10. yüzyılın ikinci yarısından itibaren muhtelif sebeplerle göçe mecbur kalıyorlar. Bu macera, 1040 tarihinde Gazneliler ile karşılaşmaları ve Dandanakan Savaşı’nın ardından iktidar kurmaya kadar gidiyor. Devlet kurma olgusu beraberinde başka bir sorunu da getiriyor. Selçuklular’ın İran’da kurduğu devletin çevresinde bulunan sayısız göçebe Oğuz, Türkmen, gibi kimlik ve unsur da, bu iktidar etrafında toplanıyor. Uzun yıllardır göçebe olarak hayatlarını sürdüren topluluklar, ‘Devlet babadır.’ anlayışından hareketle, soydaşlarının devlet kurduğunu duyunca, bu devletin etrafında birikmeye başlıyor. Selçuklular’ın, devlet kurduğu alanda yaşayan halkları ve ahaliyi etnik kimlik ve kültürleri her ne olursa olsun incitmesi söz konusu değil. İkinci husus olarak da Selçuklular, devlet olduktan sonra 80 yıl boyunca bir arada yaşadığı ve birlikte mücadele ettiği soydaşlarına sırtını dönmüyor. Böylece, Büyük Selçuklu Sultanları’nın ve hanedanların ileri gelenlerinin öncülüğünde, Türkmenler için bir yurt bulmak üzere Bizans Anadolu’su hedef alınıyor ve Oğuzlar’ın ve Türkmenler’in Anadolu’yu yurt tutmak üzere hareketi başlıyor.”
Daha sonra, kültür tanımından hareketle kültür değişiminden söz eden Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer, “Oğuzlar Anadolu’ya göçerken, çıkınlarında bulunan tüm kültürel tanımları ve unsurları beraberinde getiriyor. Yüzyıllar boyunca biriken değerler kültürü oluşturur ve bu kültür bugün önümüzde duruyor. Selçuklular zengin ve medeni bir kültürel müktesebata sahip. 1000 yıl komşu olarak yaşadıkları, insan denizi niteliğindeki Çin karşısında, kimliklerini ve varlıklarını koruyabilecek kadar dingin ve sağlam bir yapıları var. Anadolu’ya gelip yerleştiklerinde Anadolu’da dini ve etnik bakımdan çeşitli kimlik ve unsurlarla karşılaşıyorlar. Siyasi bir teşekkül devletleşirken, kültürleme, kültürleşme üzerinden bir millet olma sürecini de beraberinde tamamlaması çok önemli. Yönetmeye talip olunan topraklardaki toplumun dini ve etnik tüm kesimlerini birbiriyle uyumlu bir şekilde, ortak değerlerle bezenmiş olarak ahenkle bir arada tutabilmeyi başarmak kritik bir önem sahip.” dedi.
Dilin, düşünce dünyamızı inşa ettiğini ve Selçuklular’da eğitim almak isteyenlerin İran’a gittiklerini belirten Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer, “Bu süreçle
Babai ayaklanması
Trakya Üniversitesi’nde “Selçuklu Tarihinde Bir Kültür Değişmesi örneği olarak Babai Ayaklanması” konuşuldu.
Trakya Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Tarih Okulu tarafından, “Selçuklu Konuşmaları” kapsamında düzenlenen ve tarihçi Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer’in konuşmacı olarak katıldığı, “Selçuklu Tarihinde Bir Kültür Değişmesi Örneği Olarak Babai Ayaklanması” adlı konferans, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Fehmi Yıldız Konferans Salonu’nda, yoğun bir ilgiyle gerçekleşti. Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlker Alp, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ömer Soner Hunkan ve akademisyenlerle birlikte çok sayıda öğrencinin katıldığı konferansta, Türkiye Selçuklu Tarihi’nden, dil ve düşünce dünyasına, devlet kavramından Gulam Sistemi ve Ortaçağ Anadolu’sunun en önemli siyasi ve dini-tasavvufi olayı Babailer ayaklanmasına kadar pek çok önemli konu konuşuldu.
Konferansın açılışında konuşan, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ömer Soner Hunkan, “Geçtiğimiz yıllarda ‘Medeniyet Konuşmaları’ adı altında başlattığımız konferanslar dizisine bir yenisini daha ekleyerek, 2018-2019 eğitim öğretim yılına, “Selçuklu Konuşmaları” temasıyla başlıyoruz. Rektörümüz Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu’nun tarih ilgisi ve destekleri neticesinde ortaya çıkan bu çalışma kapsamında, yetkin konuşmacıların katılımıyla, önemli konularda konferanslar düzenliyoruz. Bu kapsamda, geçtiğimiz yıl, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Prof. Dr. İlhan Erdem, Prof. Dr. M. Hüsrev Subaşı ve Prof. Dr. İlber Ortaylı gibi çok değerli akademisyenler, üniversitemize gelerek öğrencilerimizle buluştu. Yeni dönemde de konferanslara aynı hızla devam etmek istiyoruz. Bu yıl Selçuklu Konuşmaları kapsamında çok değerli akademisyenlerle buluşacağız. Aynı zamanda benim de Hocam olan Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer’in bugün bizimle birlikte olmasından mutluluk duyuyoruz. Kendisinden toplumsal bir değişim örneği olarak, Selçuklular ve Babai Ayaklanması hakkında önemli bilgiler dinleyeceğiz. Organizasyonun gerçekleşmesinde her daim yanımızda olan ve desteklerini esirgemeyen Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu ile Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlker Alp’e ve emeği geçenlerle birlikte bizi yalnız bırakmayan kıymetli öğrencilerimize teşekkür ederim.” dedi.
Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer, Edirne’de ve Trakya Üniversitesi’nde bulunmaktan son derece memnun olduğunu belirterek, davetlerinden ötürü Rektör Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu başta olmak üzere, Prof. Dr. Ömer Soner Hunkan ve Prof. Dr. İlker Alp’e teşekkür ederek konuşmasına başladı. Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer, kültür değişmeleri kavramının bahsinden hareketle konunun, ana kronik ve spesifik taraflarının yanı sıra geriye dönük olarak da 1200’lü yıllarda kavram çalışmaları yapmak için son derece zor bir konu olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer, “Tarih, kemikleri bir çukurdan başka bir çukura, bilgileri bir çukurdan diğerine mezar nakliyesi yapmak değildir. Bugünkü temel hedefim, paylaştığım konulara dinleyicilerin de bir soru ve yorum katabilmesini sağlamak” dedi.
Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer sözlerine şöyle devam etti: “Selçuklular, Oğuzlar’ın Kınık boyundan geliyor ve bütün Oğuz boyları bir arada yaşarken, 10. yüzyılın ikinci yarısından itibaren muhtelif sebeplerle göçe mecbur kalıyorlar. Bu macera, 1040 tarihinde Gazneliler ile karşılaşmaları ve Dandanakan Savaşı’nın ardından iktidar kurmaya kadar gidiyor. Devlet kurma olgusu beraberinde başka bir sorunu da getiriyor. Selçuklular’ın İran’da kurduğu devletin çevresinde bulunan sayısız göçebe Oğuz, Türkmen, gibi kimlik ve unsur da, bu iktidar etrafında toplanıyor. Uzun yıllardır göçebe olarak hayatlarını sürdüren topluluklar, ‘Devlet babadır.’ anlayışından hareketle, soydaşlarının devlet kurduğunu duyunca, bu devletin etrafında birikmeye başlıyor. Selçuklular’ın, devlet kurduğu alanda yaşayan halkları ve ahaliyi etnik kimlik ve kültürleri her ne olursa olsun incitmesi söz konusu değil. İkinci husus olarak da Selçuklular, devlet olduktan sonra 80 yıl boyunca bir arada yaşadığı ve birlikte mücadele ettiği soydaşlarına sırtını dönmüyor. Böylece, Büyük Selçuklu Sultanları’nın ve hanedanların ileri gelenlerinin öncülüğünde, Türkmenler için bir yurt bulmak üzere Bizans Anadolu’su hedef alınıyor ve Oğuzlar’ın ve Türkmenler’in Anadolu’yu yurt tutmak üzere hareketi başlıyor.”
Daha sonra, kültür tanımından hareketle kültür değişiminden söz eden Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer, “Oğuzlar Anadolu’ya göçerken, çıkınlarında bulunan tüm kültürel tanımları ve unsurları beraberinde getiriyor. Yüzyıllar boyunca biriken değerler kültürü oluşturur ve bu kültür bugün önümüzde duruyor. Selçuklular zengin ve medeni bir kültürel müktesebata sahip. 1000 yıl komşu olarak yaşadıkları, insan denizi niteliğindeki Çin karşısında, kimliklerini ve varlıklarını koruyabilecek kadar dingin ve sağlam bir yapıları var. Anadolu’ya gelip yerleştiklerinde Anadolu’da dini ve etnik bakımdan çeşitli kimlik ve unsurlarla karşılaşıyorlar. Siyasi bir teşekkül devletleşirken, kültürleme, kültürleşme üzerinden bir millet olma sürecini de beraberinde tamamlaması çok önemli. Yönetmeye talip olunan topraklardaki toplumun dini ve etnik tüm kesimlerini birbiriyle uyumlu bir şekilde, ortak değerlerle bezenmiş olarak ahenkle bir arada tutabilmeyi başarmak kritik bir önem sahip.” dedi.
Dilin, düşünce dünyamızı inşa ettiğini ve Selçuklular’da eğitim almak isteyenlerin İran’a gittiklerini belirten Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer, “Bu süreçle birlikte, düşünce dünyamızda İran kültürünün etkisi görülmeye başlıyor. Anadolu Selçukluları, etrafları Bizans, Haçlılar, Ermeniler ve hatta Türk Danişmendliler ve kuzenleri Büyük Selçuklular tarafından sarılarak siyasi olarak izole edilmesi nedeniyle, dış dünya entegrasyonunda sorunlar yaşıyor. Anadolu Selçukluları bu nedenle 50 yıllık bir süre boyunca Konya’da sıkışıp kalıyor. Doğum sırasında yaşanan 50 yıla yakın tecrit nedeniyle Anadolu Selçukluları’nın birtakım anomalileri olduğunu söylemek mümkün. Kültürel paylaşımın adil ve beklenen düzeyde olmadığı durumlarda, kültürel çözülme ve yabancılaşma ortaya çıkıyor. Devletlerin ömrünü uzatanlar kurumlardır. Burada da devletin ana unsuru Türkmenlerdi ve Türkmenler devletten akrabalık tavizleri istemeye başlayınca bazı problemler ortaya çıktı. İktidar, muktedir olmaktır. Devletin etnik kökeni önemli değildir. Bu nedenle insan ruhunu devşirip efendisine köle olacak ve sultanın iki dudağı arasına bakacak ‘Gulam Sistemi’ inşa ediliyor. Kudretli sultanlar zamanında problem yaratmayan Gulamlar, zayıf hükümdarlar zamanında yönetimde sıkıntılar yaratmaya başlıyor ve bir süre sonra da kendini sistemin dışında hissedenler isyana yöneliyor.” dedi.
Konferans kapsamında, Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer’in konuşmasının ardından, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlker Alp, Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer’e hediye çiçek takdim ederek teşekkür etti.
AA
birlikte, düşünce dünyamızda İran kültürünün etkisi görülmeye başlıyor. Anadolu Selçukluları, etrafları Bizans, Haçlılar, Ermeniler ve hatta Türk Danişmendliler ve kuzenleri Büyük Selçuklular tarafından sarılarak siyasi olarak izole edilmesi nedeniyle, dış dünya entegrasyonunda sorunlar yaşıyor. Anadolu Selçukluları bu nedenle 50 yıllık bir süre boyunca Konya’da sıkışıp kalıyor. Doğum sırasında yaşanan 50 yıla yakın tecrit nedeniyle Anadolu Selçukluları’nın birtakım anomalileri olduğunu söylemek mümkün. Kültürel paylaşımın adil ve beklenen düzeyde olmadığı durumlarda, kültürel çözülme ve yabancılaşma ortaya çıkıyor. Devletlerin ömrünü uzatanlar kurumlardır. Burada da devletin ana unsuru Türkmenlerdi ve Türkmenler devletten akrabalık tavizleri istemeye başlayınca bazı problemler ortaya çıktı. İktidar, muktedir olmaktır. Devletin etnik kökeni önemli değildir. Bu nedenle insan ruhunu devşirip efendisine köle olacak ve sultanın iki dudağı arasına bakacak ‘Gulam Sistemi’ inşa ediliyor. Kudretli sultanlar zamanında problem yaratmayan Gulamlar, zayıf hükümdarlar zamanında yönetimde sıkıntılar yaratmaya başlıyor ve bir süre sonra da kendini sistemin dışında hissedenler isyana yöneliyor.” dedi.
Konferans kapsamında, Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer’in konuşmasının ardından, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı ve Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlker Alp, Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer’e hediye çiçek takdim ederek teşekkür etti.