'Aslına uygun olmalı'
'Vakıf Şehri Edirne' konulu Konferansta konuşan Vakıflar Bölge Eski Müdürü Yüksek Mimar Hayati Binler 'Yemiş Kapanı Hanı aslına uygun yapılmalıdır'
Edirne Anadolu Gençlik Derneği (AGD), Edirne’nin tarihi vakıf eserleri ile ilgili “Vakıf Şehri Edirne” konulu bir konferans düzenledi.
Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Konferans Salonunda düzenlenen programa Akademisyen, STK Yöneticisi, Sahasında uzman birçok kişi ve Üniversite talebeleri katıldılar.
Programın açış konuşmasını yapan AGD Edirne Şube Başkanı Abdülhamit İriş, katılımcılara ‘hoş geldiniz’ diyerek teşekkür ettikten sonra Yüksek Mimar, Vakıflar Bölge Eski Müdürü Hayati Binler “Vakıf Şehri Edirne” konulu bir sunum yaptı.
Şehrin siluetinin korunmasının önemine de dikkat çeken Binler, “birçok şehrimizde olduğu gibi geçmişte Edirne’de de bu konuda ihmaller yaşandı. Selimiye Camiinin siluetinin korunması konusunda Belediye yetkililerinden bir açıklama yapıldığını duydum. Bu konuda hassasiyet gösterilmesi beni de çok mutlu etti.”
Hayati Binler, Programın sonunda Mimarlık Fakültesi bir öğrencinin sorusu üzerine şunları söyledi; “Osmanlı kent dokusunda Avrupa’daki örnekleri gibi meydan yoktu. Şehrin merkezinde Cami, Caminin etrafında Hanlar yani ticarethaneler, onun da etrafında meskenler bulunurdu. Selimiye Camii Alan Düzenlemesi ile ilgili benim de görev yaptığım dönemde Belediye tarafından kurula gönderilen projede kurul olarak projeye Yemiş Kapanı Hanının da dahil edilmesi gerektiği kararını verdik. Akabinde kazılar başladı ve Yemiş Kapanı Hanının temelleri ortaya çıkartıldı. Yemiş Kapanı Hanı ile ilgili iki hususu belirtmek gerekir. Tarihi eserlerin teknik olarak aslına uygun olarak yapılması mümkündür. Temeller ortaya çıkartılmıştır, Rölevesi hazırlanarak rekonstrüksiyon projesi ile Yemiş Kapanı Hanı aslına uygun yapılmalıdır.Olayı Vakıf hukuku açısından değerlendirirsek, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün görevi malına sahip çıkmak ve ihya etmektir. Yemiş Kapanı Hanı, 1976 yılında tescil edilmiş bir vakıf eseridir. Ben Vakıflar Bölge Müdürü iken Bedesten ile Rüstem Paşa Kervansarayı arasında bulunan iki kapılı han ile ilgili görevimiz icabı mülkiyetin Vakıflara geçmesi noktasında dava açmıştık. Ben ayrıldıktan sonra sonucu ne oldu bilemiyorum!.UNESCO koruyucu ve korumacı bir teşkilattır. Tarihi eserlere “Dünya Mirası” statüsü verir. Orada 500 yıllık bir Osmanlı eserinin temelleri ortaya çıkmışken bunun aslına uygun yapılmasına niçin karşı çıksın?” dedi.
Haber Merkezi