VEREM SALGININA DİKKAT
Ülkemizde veremli hasta sayısının yaklaşık 19 bin olduğu ve bu sayının kötü beslenme koşulları ve tedavilerdeki aksaklıklar nedeniyle her geçen gün arttığı belirtilmektedir.
Ülkemizde veremli hasta sayısının yaklaşık 19 bin olduğu ve bu sayının kötü beslenme koşulları ve tedavilerdeki aksaklıklar nedeniyle her geçen gün arttığı belirtilmektedir. Universal Kadıköy Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Mihriban Bal, verem hastalığının önlenebilen ve tedavi edildiğinde iyileşebilen bir hastalık olduğunu belirtiyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl yaklaşık 8,4 milyon insan bu hastalığa yakalanmakta ve 2 milyon insan bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmekte.
VEREM HASTALIĞI NASIL BULAŞIR?
Verem mikrobu akciğer veya gırtlak verem hastalarında öksürük, konuşma, hapşırma, sırasında havaya dağılan salgılarının sıvı kısmı süratle buharlaşarak küçük katı bir maddeye dönüşür. Damlacık çekirdeği adını alan bu küçük parçacıkların sağlıklı kişilere solunum yoluyla akciğerlerine ulaşması sonucu bulaşma gerçekleşir.
Verem hastalarının maske takması ile bulaşma büyük oranda önlenir. Hastaların tedavisine başlandığında verilen ilaçlar sayesinde hastalığın gerilemesi sağlanmış olur. Mikrobun öldürülmesinde en etkili yöntem havalandırma ve ultraviyole ışınlarıdır. Küçük ve kapalı mekanlarda verem mikrobu daha fazladır. Havalandırma az ise enfeksiyonların havanın solunmasıyla bulaşma riski daha fazladır. Bu nedenle ev içi bulaşmalar daha fazla görülmektedir.
Sıcak iklim koşullarında yaşayan kişiler daha fazla dış ortamda kaldığı ve ultraviyole ile mikroplar hızla öldüğü için mikrop ile karşılaşma olasılığı azdır. Soğuk iklimli yerlerde kapalı oda içi yaşam sürdürülmesi mikroplar ile karşılaşma şansını artırmaktadır. Verem mikrobu ile karşılaşan kişi enfekte olmaktadır. Bugün dünya nüfusunun yaklaşık 1/3 ünün enfekte olduğunu göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfus içinde enfekte oranı yüksekken, Asya ve Latin Amerika gibi gelişmekte olan ülkelerde erişkinler enfekte toplum grubunun çoğunluğunu oluşturmaktadır. Verem mikrobu ile enfekte olduktan sonra ömür boyunca hastalık geçirme riski % 10 dolayındadır.
İlk enfeksiyondan sonra iki yıl içinde hastalık gelişebilir. Çocuklarda tüberküloz hastalığı buna örnektir. Yenidoğan ve erken çocukluk çağında geçirilen enfeksiyonlardan sonra ağır verem türleri görülebilmektedir. Daha önce enfekte olmuş ileri yaş grubunda hastalığın gelişmesi daha fazladır. Hastalığın gelişmesinde genetik önemli olduğu gibi, doku genleri, kan grupları, cinsiyet ve yaş grupları önemlidir. İdeal kiloya göre zayıf olanlarda hastalığa yakalanma riski daha yüksektir. Kötü sosyoekonomik durum verem hastalığı ile çok ilgilidir. AIDS'li hastalarda verem görülme oranı yüksektir. Bazı hastalıkların var olması da tüberküloz riskini attırır. (diabet, kronik böbrek yetmezliği, geçirilmiş mide hastalıkları, organ transplantasyonu, baş-boyun kanserleri v.b.)
Verem mikrobu nasıl belirti verir?
Verem mikrobu havayolu ile gelip akciğerlerin alt sıralarına yerleşir. Bu ilk karşılaşma çok çok az belirti verir veya hiç belirti vermez. 4-6 hafta içinde hafif ateş ve kırgınlık olabilir. Belirtileri diğer çocukluk çağı hastalıklarından farklı değildir.
Sigara vereme neden olabilir.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda tütün kullanımından verem enfeksiyon riskinin anlamlı olarak arttığı görülmüştür. Tütün kullanımı ve kullanılan miktarın fazlalığı da hastalığa yakalanma riskini artırmaktadır.
VEREM HASTALIĞI NASIL BULAŞIR?
Verem mikrobu akciğer veya gırtlak verem hastalarında öksürük, konuşma, hapşırma, sırasında havaya dağılan salgılarının sıvı kısmı süratle buharlaşarak küçük katı bir maddeye dönüşür. Damlacık çekirdeği adını alan bu küçük parçacıkların sağlıklı kişilere solunum yoluyla akciğerlerine ulaşması sonucu bulaşma gerçekleşir.
Verem hastalarının maske takması ile bulaşma büyük oranda önlenir. Hastaların tedavisine başlandığında verilen ilaçlar sayesinde hastalığın gerilemesi sağlanmış olur. Mikrobun öldürülmesinde en etkili yöntem havalandırma ve ultraviyole ışınlarıdır. Küçük ve kapalı mekanlarda verem mikrobu daha fazladır. Havalandırma az ise enfeksiyonların havanın solunmasıyla bulaşma riski daha fazladır. Bu nedenle ev içi bulaşmalar daha fazla görülmektedir.
Sıcak iklim koşullarında yaşayan kişiler daha fazla dış ortamda kaldığı ve ultraviyole ile mikroplar hızla öldüğü için mikrop ile karşılaşma olasılığı azdır. Soğuk iklimli yerlerde kapalı oda içi yaşam sürdürülmesi mikroplar ile karşılaşma şansını artırmaktadır. Verem mikrobu ile karşılaşan kişi enfekte olmaktadır. Bugün dünya nüfusunun yaklaşık 1/3 ünün enfekte olduğunu göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfus içinde enfekte oranı yüksekken, Asya ve Latin Amerika gibi gelişmekte olan ülkelerde erişkinler enfekte toplum grubunun çoğunluğunu oluşturmaktadır. Verem mikrobu ile enfekte olduktan sonra ömür boyunca hastalık geçirme riski % 10 dolayındadır.
İlk enfeksiyondan sonra iki yıl içinde hastalık gelişebilir. Çocuklarda tüberküloz hastalığı buna örnektir. Yenidoğan ve erken çocukluk çağında geçirilen enfeksiyonlardan sonra ağır verem türleri görülebilmektedir. Daha önce enfekte olmuş ileri yaş grubunda hastalığın gelişmesi daha fazladır. Hastalığın gelişmesinde genetik önemli olduğu gibi, doku genleri, kan grupları, cinsiyet ve yaş grupları önemlidir. İdeal kiloya göre zayıf olanlarda hastalığa yakalanma riski daha yüksektir. Kötü sosyoekonomik durum verem hastalığı ile çok ilgilidir. AIDS'li hastalarda verem görülme oranı yüksektir. Bazı hastalıkların var olması da tüberküloz riskini attırır. (diabet, kronik böbrek yetmezliği, geçirilmiş mide hastalıkları, organ transplantasyonu, baş-boyun kanserleri v.b.)
Verem mikrobu nasıl belirti verir?
Verem mikrobu havayolu ile gelip akciğerlerin alt sıralarına yerleşir. Bu ilk karşılaşma çok çok az belirti verir veya hiç belirti vermez. 4-6 hafta içinde hafif ateş ve kırgınlık olabilir. Belirtileri diğer çocukluk çağı hastalıklarından farklı değildir.
Sigara vereme neden olabilir.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda tütün kullanımından verem enfeksiyon riskinin anlamlı olarak arttığı görülmüştür. Tütün kullanımı ve kullanılan miktarın fazlalığı da hastalığa yakalanma riskini artırmaktadır.