'Uyku düzeninde disiplin oturtulması okula uyumu kolaylaştırır'
2022-2023 eğitim öğretim döneminin başlamasının ardından yaz tatilinde geç yatıp geç kalkma alışkanlığından vazgeçemeyen çocuklar okula uyum ve adaptasyon sürecinde zorluk çekebiliyor. Yaz döneminde çocukların uyku düzeninin bozulduğunu söyleyen Uzman Psikolog Özge Mutlu, bu konuda disiplini oturtmanın okula uyum sürecini kolaylaştıracağını ifade etti.
"Yatış ve kalkış saatleri çok değişti"
Yaz döneminin ardından çocukların uyku düzeninin çok bozulduğunu söyleyen Uzman Psikolog Özge Mutlu, yatış ve kalkış saatlerinin çok değiştiğini ve bu konuda disiplini oturtmanın okula uyum sürecini kolaylaştırmada çok önemli oluğunu vurguladı.
Çocukların yataktan aniden kalkıp yarım saat içinde okula gitmeye çalışması ve gerginlik hissetmesinin çok doğal olduğunu aktaran Uzman Psikolog Mutlu, uykusunu yeterince almış ve kahvaltısını yapmış olarak okula giden çocuğun hem ortama hem de arkadaşlarına daha rahat uyum sağlayabileceğine değindi.
"Uykusunu alamamış çocuklarda odaklanma problemi olabiliyor"
Uykusunu alamamış çocuklarda odaklanma problemi olabildiğinin altını çizen Uzman Psikolog Mutlu, "Girdiği derste dinlemesi ve öğrenmesi gereken birçok konu var fakat uykusunu alamamış çocuğun o konuyu anlaması ve bilgi edinmesi çok zor. Sonrasında da bunun yapabilme, yapabiliyorum, öğrenebiliyorum gibi kendi iç dünyasına yansıttığı cümleleri olumsuz etkilediğini görebiliyoruz. Odaklanamayan çocuk, öğrenemez. Gerçek anlamda uykusunu alamamış çocuk, arkadaş ilişkilerinde de tam verim sağlayamayabilir" ifadelerine yer verdi.
Okula uyum süreci ile ilgili sorun yaşayan çocukların olduğunu belirten Uzman Psikolog Mutlu, "Uyum dediğimiz süreç 1 – 2 hafta süren bir süreç olmayabiliyor. Çünkü ailelerin uyum sürecinden beklentileri büyük olabiliyor. Bazen çocukların 1 – 2 günde uyum sağlamalarını bekliyor olabilirler. Ortalama bir uyum süreci uzmanlar tarafından 8 hafta kadar ön görülebiliyor. Yeni bir ortama girmek çocukların olayda çok fazla faktöre, arkadaş ve sınandığı çok fazla şeyin olduğu ortam demek. Bu durum daha önce deneyimleyemediği bir şey. Bu yeni duruma karşı heyecan ve umut olması gibi, kaygı ve korkunun da olması doğal bir şey. Aileler bu karmaşık duyguyu normalleştirerek ve doğal karşılayarak ağlamalar ve diğer durumlar doğal karşılanabilir" şeklinde açıklamada bulundu.
"Bu süreçte ebeveyn duygusu çok önemli"
Bu süreçte ebeveyn duygusunun oldukça önem taşıdığını söyleyen Uzman Psikolog Mutlu, "Ebeveynin hissettiği duygu demek çocuğun hissettiği duygu demek. Eğer ebeveyn çocuğunun uyum sürecinde 1 – 2 günde alışamadı gibi durum hissederse sonrasında bunu çocuk da hissederse uyum süreci daha da zora girebiliyor. Ebeveynler bu durumların doğal olduğunu bilmeli ve kendilerini sakinleştirmeliler. Okula girdiği ortamda yapılan bir uygulama var. Veli günü olarak belirlenen günde aileler ile birlikte öğretmen ve arkadaşlar ile tanışmak çocuk için büyük bir avantaj. Bu yapılmasa bile okulda bulunan tuvaletler nasıl? Nerede? Acaba sınıf öğretmenim nasıl? Gibi sorular soruluyor gibi sohbet edilmesi gerekiyor. Çocukların uyum sürecinin temelinde kaygı yer alıyor. Kaygı da tamamen belirsizlik ile ilgilidir" ifadelerini kullandı.
"Kaygı azaltılarak okula uyum süreci azaltılabilir"
Yaşanan kaygıyı azaltarak çocukların uyum süreçlerinin hızlandırabildiğini dile getiren Uzman Psikolog Mutlu, "Okulun yeni ortamın oluşturduğu sorunlar da elbette olacaktır. Aile ile okulda belirli konularda lavaboların nerede olduğu, arkadaşları ile geçirilen vakitler doğrultusunda çocukların okula uyum süreci olumlu yönde etkilenebilir" dedi.
"Herkesin birbirinden farklı olduğunu hissettirmek gerekir"
İlkokul aşaması ve duygusal gelişim sürecinin çocukların yetersiz hissettiği dönem olarak geçtiğini ifade eden Uzman Psikolog Mutlu, "Yeterliliğe karşı yetersiz hissetmek ne demek? Çocuklar ilkokula geldikleri zaman benim de iyi yanlarım var, bende bu konularda kendime güveniyorum deme yıllarıdır. Eğer bu durumlar oluşmaz ise özgüveni temel olarak değerlendirdiğimiz noktalardandır bu. Çocuklar otomatikman ben değersizim, ben yetersizim, bunu yapamıyorum diyerek başka bir duyguya geçebilirler. İlkokul dönemi çocukların gelişimi için çok önemli bir dönem. Burada yapılabilecek en önemli şey her bir çocuğun farklı yatkınlıklarının olduğunun bilincine varmaktır. Kimisi müzikte, kimisi matematikte iyi olabilir, öncelikle bunu bilmek ve anlamak gerekiyor. Burada önemli olan şeylerden birisi bir başarının belirli bir süreç sonrasında geldiğini aşılamaya çalışmak. Çocuk ile konuşarak kendi içinden ne yapmak istediğini sen neyi iyi yapabiliyorsun gibi sorular sorarak başarıyı anlatmamız gerekir. Çocuklar başarı konusunda ailelerini baz aldıkları için bir anda gelişen bir şey gibi görüyorlar. Çocuklarımıza süreci aşılamamız gerekiyor. Çocuklarımıza, harikasın, mükemmelsin, gibi değil de çok emek harcadın ve karşılığını aldın. Çok uğraştın ve çaba sarf ettin karşılığında bu aldığın ya da yaptığından dolayı gurur duymalısın. Onun merkezinden geri bildirim almak daha uygun olabilir. Herkesin birbirinden farklı olduğunu ve çeşitli yeteneklere sahip olunabileceğini fark ettirmek gerekir" şeklinde açıklamada bulundu.
Özlem Ceylan