Kültür Bakanlığının onayı bekleniyor

Şükrüpaşa Anıtının devri için top Kültür ve Turizm Bakanlığında.  Bakanlığın onayından sonra, Anıt restorasyon amacı ile ziyaretçilere kapatılacak.

TAKİP ET

Edirne Kıyık Tabyalar olarak bilinen ve Edirne Müdafi Şükrü Paşa'nın Anıt mezarının bulunduğu alan için top Kültür ve Turizm Bakanlığında. Şükrüpaşa Anıtının bulunduğu alanın devri için tüm işlemlerin tamamlandığını belirten İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu, “ Alan içinde bulunan 3 parsel ile ilgili sorun vardı ve bu parseller Genel Kurmay Başkanlığına devredildi. Şu anda bir sorun yok. Gerekli görüşmeler yapıldı ve ek protokol hazırlandı. Hazırlanan ek protokol Bakanlığımıza gönderildi. Bakanlığımız tarafından onay verilmesi halinde, hemen devir teslim işlemleri yapılacak ve Anıt restorasyon için ziyaretçilere kapatılacak. Restorasyondan sonra ise yeniden ziyarete açılacak” dedi.

ŞÜKRÜ PAŞA ANITI VE KIYIK TABYALARI

Edirne'de Kıyık denilen tepe mevkiinde Kıyık Tabyaları bulunmakta. Kıyık Tabyalarının Balkan Savaşı nedeniyle Edirne tarihinde büyük rolü var. Balkan Savaşı'nda Şükrü Paşa 5 ay zor koşullar altında Bulgar kuşatma ordusuna karşı şehri müdafaa etmiştir.

Kıyık Tabyaları bugün müze haline getirilmiş. Anıt müze 26 Mart 1913 Balkan Savaşı ve şehitlerin anısına yapılmış olan bir komplekstir. Müze tamamlandıktan sonra Şükrü Paşa'nın mezarı da anıt mezara taşınmış.

ŞÜKRÜ PAŞA ANITI

Tarihe "Edirne Müdafii" olarak geçen, merhum Mehmet Şükrü Paşa adına yapılan anıtın ilk temeli 22 Haziran 1984 yılında atılmış ancak yapı belli bir seviyeye geldiğinde, mühendislik hataları nedeniyle çökmüştür. 14 yıl kadar bu durumda bakımsız kalan anıt, dönemin askeri komutanları Çetin Erman ve Zafer Özer Paşalar tarafından yeniden ele alınmış; yeni bir proje çerçevesinde 4 ay içinde tamamlanarak 27.07.1998 tarihinde açılışı yapılmıştır. 31 Temmuz 1998 tarihinde Mehmet Şükrü Paşa'nın naaşı İstanbul Merkez Efendi Mezarlığı'ndan alınarak anıt mezara nakledilmiş. Anıt kompleksinin 16 bin m2'lik bölümü Anıt; 3 bin m2'si oturma grupları ve otopark, 10 bin m2'si ise yeşil alan durumundadır.

MEHMED ŞÜKRÜ PAŞA (1857 – 5.6.1916) KİMDİR?

Şükrü Paşa,1857'de Erzurum'da doğmuştur. Öğrenimine Erzincan Askeri Lisesi'nde başlamış; İstanbul'dan topçu teğmen olarak mezun olmuş;Almanya'da dört yıl askeri eğitim görmüştür. Almanca, İngilizce ve Fransızca bilen Şükrü Paşa, Harbiye ve Darüşşafaka okullarında balistik ve matematik öğretmenliği yapmıştır.

1908,İkinci Meşrutiyet ilanında, İstanbul'a gelmiş ve değişik askeri görevlerde bulunmuştur. Balkan Savaşı çıkınca, Edirne Müstahkem Mevkii Komutanlığı'na tayin edilmiştir. Mehmed Şükrü Paşa, Edirne kuşatması başlamadan bir hafta önce kente gelebildi. Edirne'nin savunması görevi verilen Şükrü Paşa'ya şehrin kuşatılması halinde 50 gün savunulması emri verilmişti. Bu sürede ya Bulgar ordularının geriletileceği ya da İstanbul'dan destek gönderileceği öngörülmüştü. Ancak Mehmed Şükrü Paşa, kurmayları Kâzım (Karabekir), Remzi (Yiğitgüden) ve Fuat Bey ile, İstanbul'dan destek alamamasına rağmen, Bulgar ve Sırp ordularının saldırılarına 5 ay 5 gün süreyle direnerek tarihe geçen bir savunma gerçekleştirdi.

26 Mart 1913 günü Bulgar Komutanlığına bir subay göndererek kalenin teslimini teklif etmek zorunda kaldığında hürmetle karşılandı. Kimi kaynaklara göre kılıcını usulen Bulgar komutanına teslim etmiş ve Edirne'ye ertesi gün gelen Alman asıllı Bulgar çarı I. Ferdinand kılıcını kendisine geri teslim etmiştir. Bu kılıç teslim sahnesi, Edirne'nin işgalinin simgesi haline gelmiştir. Fotoğrafın aslına ulaşıldığı iddia edilen bir kaynakta ise fotoğrafta fotomontaj ile mizansen yaratıldığı ve Şükrü Paşa'nın böyle bir görüntüye malzeme olmamak için teslim olmadan önce kılıçlarını kırdığı ileri sürülmektedir.

Şükrü Paşa'nın şehrin müdafaası sırasında askeri teşvik etmek için yazdığı ve tüm askere okuduğu vasiyeti oldukça etkileyicidir;

“Düşman, hatları geçtikten sonra ölürsem, kendimi şehit kabul etmiyorum. Beni mezara koymayın!.. Etimi, itler ve kuşlar, çeke çeke yesinler… Fakat müdafaa hattımız, bozulmadan şehit olursam; kefenim, lifim ve sabunum çantamdadır. Beni bu mahale gömeceksiniz….Ve gelen nesiller, üzerime bir abide dikeceklerdir !…”

Balkan Savaşı'nda tarihe geçen başarılarından sonra rütbesi tekrar Birinci Ferikliğe yükseltildi ve emekli edildi. Günlerini kütüphanesinde çalışmakla geçirdi. Edirne savunması sırasında yakalandığı siyatik hastalığının tedavisi için gittiği Bursa kaplıcalarında zatürreye yakalandı ve İstanbul'a dönüşünde evinde 5 Haziran 1916 günü hayatını yitirdi. Şükrü Paşa'nın naaşı, Müttefik kuvvetler komutanlarının katılmasıyla büyük bir askeri tören düzenlenerek İstanbul'da toprağa verilmiştir. Edirne halkının isteği ve ailesinin uygun görmesi üzerine mezarı 1998'de Edirne'de yapılan anıt-mezara nakledildi

BALKAN SAVAŞLARI MÜZESİ

Osmanlı'nın son günlerinde yapılan Kıyık Tabyası daha sonra Balkan Savaşında Bulgarlar tarafından kuşatılan Edirne'nin savunulmasında kullanılmıştı. Bugün müze haline getirilen bu tabyalarda, Edirne kuşatılması yıllarında sivil halkın ve askerlerin yaşadığı olumsuz koşullar konu mankenleriyle canlandırılarak o zor günler anlatılmaya çalışılmıştı. (Kuşatma sırasında gerek bombardıman sonucu şehit düşenlerin gerekse esir olarak kaldıkları Sarayiçi'nde kolera, tifo gibi hastalıklara, açlık ve soğuğa yenik düşmüş binlerce asker ve sivilin anısına dikilmiş bir anıt bulunmakta.) Rakımı 136 metre olan tabyanın duvarları taştan, kemerleri ocak tuğlasından yapılmıştı. Tabya içinde çeşitli sayıda takımı andıran bonetler (Bonet: Tahkim edilmiş bir tesisin köşesinde çıkıntı meydana getirecek biçimde yükseltilmiş siper) bonetler arasında açık top mevzileri, etrafını çepeçevre saran Mani Hendeği, cephanelikler, toplanma ve eğitim alanları, depolar, nizamiye ve hazır kıta bölümleri, bölük, tabur ve alay komuta binaları ile yatma yerleri bulunuyor. Kıyık Tabyada 28 Kasım 2000 tarihinde açılan Balkan Savaşı Müzesi, 14 bölüm ve 23 bonetten oluşmakta. Edirne halkı tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağışlanan silah, belge ve mühimmatın sergilendiği 4 sergi vitrini, 2 top, yemek dağıtım arabası, harita, resim, bilgi notlarının bulunduğu 18 pano, 28 konu mankeni ve seslendirme sistemiyle dönemin atmosferi canlandırılmış.

Gözde Kabasakal

Bakmadan Geçme