'Kendi imkanlarıyla ana vatanlarına gelip yerleşen halk yok''
Kırım Tatar Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Ünver Sel, ''Dünyada Kırım Türkleri'nden başka, topraklarından sürgün edilip kendi imkanlarıyla ana vatanlarına gelip yerleşen halk yok'' dedi.
Kırım Tatar Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Ünver Sel, ''Dünyada Kırım Türkleri'nden başka, topraklarından sürgün edilip kendi imkanlarıyla ana vatanlarına gelip yerleşen halk yok'' dedi.
Sel, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve Edirne Kırım Tatar Kültür Derneğince, üniversitenin Sanat Eğitim Merkezi'nde düzenlenen ''Kırım ve Kırım Türkleri'nin dünü, bugünü'' konulu panelde yaptığı konuşmada, Kırım Türkleri'nin 1944 yılındaki sürgünlük süreçlerinin ''topyekun yok etme'' süreci olduğunu savundu.
Kırım Türkleri'ni ''sürgün eden'' Moskova yönetiminin sürgünün ardından Kırım'a Rusya'dan getirilen Ruslar'ı yerleştirdiğini ifade eden Sel, şunları kaydetti: ''Moskova yönetimi o dönemde, o topraklarda Kırım Türkü bırakmıyor, onların yerine Rusya'dan gelenler yerleştiriliyor. Kırım'daki bütün köy, mahalle, kent isimleri Rusçalarıyla değiştiriliyor. Kırım Türkü'nü de sürgünlük bölgelerinde yok etmek istiyor. Ancak bu planları tutmuyor, Kırım Tatar halkı, Özbekistan'a, Kazakistan'a, Kırgızistan'a, Sibirya'ya sürgüne gidiyor. Ancak sürgündeki yerlerde dayanışma gösterip mücadeleye başlıyorlar.
1980'li yılların sonunda Kırım Türkleri Kırım'a dönmeye başladılar, bu dönüşte acılarla dolu. Çadırlarda, toprağın altında yaşadılar ama Kırım'a kendi imkanlarıyla geldiler. Dünyada Kırım Türkleri'nden başka, topraklarından sürgün edilip kendi imkanlarıyla ana vatanlarına gelip yerleşen halk yok.''
Sel, Kırım Türkleri'nin hala sorunlarının devam ettiğini belirterek, ''O süreç geçti... 1990'lı yılların başına kadar 200 binden fazla Kırım Türkü, Kırım'a gelip yerleşti. Kırım'da yeni sorunlar başladı. Kırım Türkleri'nin şöyle bir hukuki sancısı var; Kırım Türkleri 18 Ekim 1921'de Kırım Otonom Cumhuriyeti'nin yerli halkıydı, 1944 yılında sürgüne gönderildi. Daha sonra göç edip geldiler. 1944 Kırım Türkleri'ni sürgüne gönderen Rusya, 1954 yılında Kırım'ı Ukrayna'ya hediye etti. Sovyetler dağıldıktan sonra, yeni Ukrayna Cumhuriyeti'nin ilanı sürecinde, Ukrayna bocalama sürecine girdi, bu süreçte Ukrayna yaşadığı bocalamayı çözmüş değil, kendi içinde de sorunları olduğu için Kırım Tatarlarının yaşadığı sorunları çözmüş değil'' diye konuştu.
Kırım'daki Başkırt-Tatar Dernekleri Federasyonu Başkanı Murat Massalimov, Türkçe'ye çok hakim olmadığını ifade ederek, kısa tuttuğu konuşmasını Kırımlı düşünür Gasparalı İsmail'in ''Dilde, fikirde, işde birlik'' sözüyle tamamladı.
Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kırım Yerli Haklar Vakfı Genel Başkanı Nadir Bekirov'da Kırım Türkleri'nin yaşadığı sıkıntıları slaytlarla sundu.
Kırım Tatar Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcısı Ufuk Özırmak da Massalimov'un Türkçesi'nin zayıf olmasına atıfta bulunarak, ''Kendi dili kendi ülkesinde yasaklandığı için iletişimde dahi zorluk çekiyoruz. Biri Kazan Tatarı, Biri Kırım Tatarı, Türk olmasına rağmen anlaşamıyor. Çünkü kendi ülkelerine girişi yasak, kendi ülkelerinde dilleri yasak. Bu bazılarına masal gibi geliyor'' diye konuştu.
Edirne Kırım Tatar Kültür Derneği Başkanı Alper Yavuzeser de kısa bir süre önce Edirne'de derneklerini kurduklarını amaçlarının Kırım'da yaşayan Kırım Türkleri'nin sıkıntılarının çözülmesine katkıda bulunmak olduğunu kaydetti.
Konuşmaların ardından panelistlere, TÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Kemal Kutlu, TÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Beyhan Karamanlıoğlu, TÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Sınav ve TÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yahya Çelik plaketlerini sundu.
Sel, Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ve Edirne Kırım Tatar Kültür Derneğince, üniversitenin Sanat Eğitim Merkezi'nde düzenlenen ''Kırım ve Kırım Türkleri'nin dünü, bugünü'' konulu panelde yaptığı konuşmada, Kırım Türkleri'nin 1944 yılındaki sürgünlük süreçlerinin ''topyekun yok etme'' süreci olduğunu savundu.
Kırım Türkleri'ni ''sürgün eden'' Moskova yönetiminin sürgünün ardından Kırım'a Rusya'dan getirilen Ruslar'ı yerleştirdiğini ifade eden Sel, şunları kaydetti: ''Moskova yönetimi o dönemde, o topraklarda Kırım Türkü bırakmıyor, onların yerine Rusya'dan gelenler yerleştiriliyor. Kırım'daki bütün köy, mahalle, kent isimleri Rusçalarıyla değiştiriliyor. Kırım Türkü'nü de sürgünlük bölgelerinde yok etmek istiyor. Ancak bu planları tutmuyor, Kırım Tatar halkı, Özbekistan'a, Kazakistan'a, Kırgızistan'a, Sibirya'ya sürgüne gidiyor. Ancak sürgündeki yerlerde dayanışma gösterip mücadeleye başlıyorlar.
1980'li yılların sonunda Kırım Türkleri Kırım'a dönmeye başladılar, bu dönüşte acılarla dolu. Çadırlarda, toprağın altında yaşadılar ama Kırım'a kendi imkanlarıyla geldiler. Dünyada Kırım Türkleri'nden başka, topraklarından sürgün edilip kendi imkanlarıyla ana vatanlarına gelip yerleşen halk yok.''
Sel, Kırım Türkleri'nin hala sorunlarının devam ettiğini belirterek, ''O süreç geçti... 1990'lı yılların başına kadar 200 binden fazla Kırım Türkü, Kırım'a gelip yerleşti. Kırım'da yeni sorunlar başladı. Kırım Türkleri'nin şöyle bir hukuki sancısı var; Kırım Türkleri 18 Ekim 1921'de Kırım Otonom Cumhuriyeti'nin yerli halkıydı, 1944 yılında sürgüne gönderildi. Daha sonra göç edip geldiler. 1944 Kırım Türkleri'ni sürgüne gönderen Rusya, 1954 yılında Kırım'ı Ukrayna'ya hediye etti. Sovyetler dağıldıktan sonra, yeni Ukrayna Cumhuriyeti'nin ilanı sürecinde, Ukrayna bocalama sürecine girdi, bu süreçte Ukrayna yaşadığı bocalamayı çözmüş değil, kendi içinde de sorunları olduğu için Kırım Tatarlarının yaşadığı sorunları çözmüş değil'' diye konuştu.
Kırım'daki Başkırt-Tatar Dernekleri Federasyonu Başkanı Murat Massalimov, Türkçe'ye çok hakim olmadığını ifade ederek, kısa tuttuğu konuşmasını Kırımlı düşünür Gasparalı İsmail'in ''Dilde, fikirde, işde birlik'' sözüyle tamamladı.
Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kırım Yerli Haklar Vakfı Genel Başkanı Nadir Bekirov'da Kırım Türkleri'nin yaşadığı sıkıntıları slaytlarla sundu.
Kırım Tatar Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcısı Ufuk Özırmak da Massalimov'un Türkçesi'nin zayıf olmasına atıfta bulunarak, ''Kendi dili kendi ülkesinde yasaklandığı için iletişimde dahi zorluk çekiyoruz. Biri Kazan Tatarı, Biri Kırım Tatarı, Türk olmasına rağmen anlaşamıyor. Çünkü kendi ülkelerine girişi yasak, kendi ülkelerinde dilleri yasak. Bu bazılarına masal gibi geliyor'' diye konuştu.
Edirne Kırım Tatar Kültür Derneği Başkanı Alper Yavuzeser de kısa bir süre önce Edirne'de derneklerini kurduklarını amaçlarının Kırım'da yaşayan Kırım Türkleri'nin sıkıntılarının çözülmesine katkıda bulunmak olduğunu kaydetti.
Konuşmaların ardından panelistlere, TÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Kemal Kutlu, TÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Beyhan Karamanlıoğlu, TÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Sınav ve TÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yahya Çelik plaketlerini sundu.