Kadiriler Tekkesi gün yüzüne çıkacak
1969 yılında yıktırılan Kadiriler Tekkesi, Edirne Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından gün yüzüne çıkarılıyor. Kazı çalışmalarının sürdüğünü belirten Bölge Müdürü Osman Güneren, 'Kazı çalışması sürüyor ve burasını yeniden yaşama kazandıracağız' dedi.
Edirne tarihinde önemli bir yere sahip olan ve 1969 yılında tamamen yıktırılan Kadiriler Tekkesi, yeniden gün yüzüne çıkıyor. Kazı çalışmalarının sürdüğünü ve çalışmalar bittikten sonra buranın yeniden ayağa kaldırılacağını belirten Vakıflar Bölge Müdürü Osman Güneren, en ince detaya kadar araştırma yapıldığını belirtti.
KADİRİLER TEKKESİ
Kadiriler Tekkesi hakkında Ord.Prof.Süheyl Ünver, yaptığı araştırma ve çalışmalarda şunları söylemektedir., “ Serhâd şehri Edirne'de bir zamanlar otuza yakın tekkenin vâr olduğu bilinmektedir. Bu tekkeler istisnâları dışında müstakil binâlardan meydâna gelmekteydi. Zikîr, sohbet, ilim ve irfân ocakları olan bu kurumların 1925 tarihinde yürürlüğe giren ve hâlâ merriyetini muhâfaza eden “677 Sayılı Tekke Ve Zâviyelerle Türbelerin Seddine Ve Türbedârlıklar İle Bir Takım Unvânların Men Ve İlgâsına Dair Kanun” ile yasaklanması bu kurumların teker teker sırlanmasına sebebiyet vermiş ve bu kurumların merkezi konumunda olan tekke binalarının bir çoğu günümüze ulaşamamıştır. Bu binaların bir kısmı bakımsızlıktan bir kısmı ise belediye tarafından icrâ edilen yol açma faaliyetleri sonucunda ortadan kalkmış bir kısmı ise ortada hiç bir neden yok iken yıktırılmıştır.
Kadiriler Tekkesi (Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Arşivi)
Rivâyet odur ki; bir vesîle ile 1514 senesinde Edirne'ye avdet eden İsmail Rumî Hazretleri, ihvânından Hacı Mehmed adındaki bir zâtın evine misîfir olur. Hacı Mehmed o gece gördüğü rüyâ sonrasında evini İsmail Rumî Hazretlerinin Pîri olduğu Kadirîliğin Rumî koluna vakfeder. Bu olay aynı zamanda Kadiriliğin Edirne'de kurumsallaşmasının da başlangıcı olmuştur. Ahmed Bâdî Efendi konu hakkında şunlar yazmaktadır: “Kadirhane dergâh-ı şerifidir ki Bezergâh el-Hac Mehmed Efendi nâm sahîb'ül hayrın tarik-i Kadirî meşâyîhinden 1053 tarihinde irtîhâl-i dâr-ı bekâ iden İsmail Rumî Hazretleri içün binâ ve inşâ eylemiş oldukları dergâh-ı şerîf Selçuk Hatuk câmi' ittisâlinde bulunub…” Hacı Mehmed Efendi daha sonraki tarihlerde bu dergâha postnîşîn olmuş ve yaklaşık 30 sene bu hizmette bulunmuştur. Vefât ettiğinde Tekkenin bahçesine sırlanan Şeyh Hacı Mehmed Efendi‘nin mezar taşı 80'li yılların ortalarına kadar tekkenin bahçesinde iken daha sonraları kaybolmuştur.
Edirne'de bulunan bir mezar taşının üzerine işlenmiş Kadiri-Rumi Tarikatına has gül motifi.
Tekkelerin sırlanması sonrasında Kadiriler Tekkesi'nde bulunan bazı tekke eşyâları (san'ât eserleri) Edirne Türk-İslâm Eserlerin Müzesine yollanmış bir kısmı ise hususi arşiv ve koleksiyonlara dağılmış hatta bir kısmı yurt dışına kaçırılmıştır. Müzede sergilenen eserlerin arasında Muhammed Şefik ketebeli bir hüsn-ü hatt levha dikkati celb etmektedir. Üzerinde “Ya Hazret-i Şeyh Sultan Seyyid Abdülkadir Geylânî” ibaresi okunan tekke işi bu levha dönemin estetik anlayışını göstermesi açısından oldukça önemlidir. Yine Edirne Türk-İslâm Eserleri Müzesi'nde bulunan ve aynı îbâreye mâlîk diğer levhâ ise ketebesizdir.
Edirne Türk-İslam Eserleri Müzesinde sergilenen Muhammed Şefik ketebeli “Ya Hazret-i Şeyh Sultan Seyyid Abdülkadir Geylani” ibareli tekke işi hüsn-ü hat levha
Ahmed Badi Efendi‘nin “ahşâp çatılı” diye bahsettiği tekkenin yıkılmadan önce çekilen bazı fotoğraflarında bu bilgi doğrulanmaktadır. Evliyâ Çelebî ise tekke mutfak ve kilerinin çok büyük olduğunu bunun sebebinin ise tekkede mukîm bulunan yaklaşık bin adet dervişân olduğunu bildirmektedir. Şahsî kanaâtimiz Evliya Çelebî‘nin verdiği bin sayısının abartılı olduğu yönündedir. Seyâtnâme'nin, Pertev Paşa yazması (Süleymânîye Yazma Eserler Kütüphânesi No:1458) ve sâir yazmalardaki “kesîr” (كسر) lâfzının istisnâsız bütün araştırmacılar tarafından “bin” olarak çevrilmesinde sıkıntı olabileceği de düşünülebilir zirâ bu lâfz aynı zamanda “fazla, çok fazla” manâlarına gelmektedir. II.Abdülhamid devrine âit bir belgede tekkenin mukîm dervişânı 47 olarak gösterilmiştir. Tekkenin II.Abdülhamid devrinde restorasyon gördüğü de yine arşiv belgeleri ve bir zamanlar tekkenin kapısı üzerinde bulunan kitâbeden anlaşılmaktadır. Bu kitâbe dönemin Edirne valisi Hacı İzzet Paşa tarafından kaleme alınmıştır. Kitâbe, 1927 tarihinde vakıflar tarafından yapılan açık arttırma sonucunda tekke binâsını satın alan Hüsameddin Erkut‘un oğlu Ali Eren Erkut tarafından Edirne Türk-İslâm Eserleri Müzesi'ne bağışlanmıştır. Hâlen 5734 envanter numarası ile müze bahçesinde teşhîr edilen sülüs kitâbenin okunuşu şöyledir:
Kıldı inşa hankâh-ı Seyyid Abdülkâdir
Hazreti Abdülhamîd Hân İbn-i Hân Abdülmecîd
Rûh-ı pâkin eyledi hoşnud o gavs-i a'zamın
Ol vekil-i fahr-i âlem sâye-i Rabb-ün vahîd
Taki feyz-efşân ola gül-bâng-i tevhîd-i hüdâ
Zîb-i evreng-i hilâfet olsun ol şâh-ı ferîd
Pir u bernâ ezber etsin bu du'ayı İzzetâ
Hak teâla eyleye ömrü hûmâyûnun mezîd
Salikâne müjde bu tarihi cevher-i dâr ile
Yapdı Dergâhı cediden Hazreti Sultan Hamid
Sene 1305
NE ZAMAN YIKILDI?
Tekke binasının selamlık kısmının tarihî ve mimarî değeri bulunmadığı gerekçesiyle Edirne Gayrî Menkul ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 689-4 sayılı ve VII-1957 tarihli kararı ile Edirne'de korunması gereken eserler arasına alınmamıştır. Tekkenin semâhâne kısmı hakkında hazırlanan bir raporda ise “semâhânenin restore edilemez halde olduğu” ve acîlen yıktırılması gerektiği bildirilmektedir. Bu rapor mucîbince Edirne Belediye Meclisinin 9.4.1969 tarih ve 19 sayılı kararı ile semâhânenin yıktırılması kararlaştırılmıştır. Tekke müştemîlatından geriye kalan tek bakîye postnîşîn hâzeratına te'sîs edilen binâdır ki oldukça harap haldedir. Edirne Kültür ve Tâbîat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Arşivinde bulunan 20'ye yakın fotoğraf dışında ne yazık ki bu tarihî eserin hiç bir fotoğrafı elimizde bulunmamaktadır. Tekkenin arazîsi yakın bir tarihe kadar boş durmaktaydı. Günümüzde ise bu arazide kazı çalışmaları sürdürülmektedir.
Gözde Kabasakal