Hukuk zaferini kazanmak üzere
Bulgaristan'dan Türkiye'ye gönderildiğini iddia ettiği paraların peşinde düşen Ahmet Akar'ın başvurusunu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kabul etti.
Son çare olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat eden Ahmet Akar'ın müracaatını kabul eden mahkeme, tüm belgelerin gönderilmesi için 15 günlük süre verdi. Türkiye'de hukuk yollarının tıkandığını belirten Akar, yaptığı başvurunun kabul edilmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
1985 YILINDAN BU YANA MÜCADELE EDİYOR
Edirneli işçi emeklisi Ahmet Akar, ´dede mirası´ olarak 1985 yılında Bulgaristan´dan Türkiye Merkez Bankası´na gönderilen 260 milyon doların 21 yıldır kendisine ödenmediğini belirterek, hukuk yollarına başvurmuştu.
Filmlere konu olacak olaylar dizisi 1982 yılında başladı. Bulgaristan Hükümeti ´ülkede bulunan yerli ve yabancı kişilerin sakladıkları hazineleri bildirmeleri kaydıyla servetin yüzde 25´ini iade edilmesini sağlayan´ bir kanun çıkardı. Kanun, ülkede yaşayanlardan ziyade Türkiye´ye göç etmek isteyen Türkler´in yüzünü güldürdü. Etnik baskılardan bunalan ve soluğu Türkiye´de alan çok sayıda Türk, Bulgar Hükümeti´ne bildirimde bulunarak servet iadesi aldı. Servet beyanında bulunan ilk kişilerden biri olan Ahmet Akar ise çeşitli sebepler nedeniyle yüzü gülmeyen kişiler arasında kaldı. Akar, milyon dolarlara kavuşamamanın öyküsünü şöyle anlattı. "Balkan Savaşı sırasında göç eden Hacı Bekir İzzet, dedem olur. Haskova´nın Yatıcık Köyü´nde yaşayan dedem o yıllarda Bulgaristan´ın önde gelen zenginlerindenmiş. Kendisine ait ipek ve sabun fabrikası ile hanları varmış. Evlerinin kapısında 17 çırak ve hizmetli çalışıyormuş. Dedem çeşitli sebeplerden dolayı 1918 yılında Türkiye´ye göç edip Edirne´nin Çömlekakpınar Köyü´ne yerleşmiş. Bu göç sırasında kendisine sadece 18 yaşındaki kızı ve büyükannem olan Nesibe eşlik etmiş. Uzun yıllar Edirne´de tüccarlık yapan Hacı Bekir İzzet, ölmeden önce babaanneme Bulgaristan´da bıraktığı hazinenin yerini bildirmiş. Buna göre İzzet Dede, evinin bahçesine 3 teneke, medresenin temellerine 3 kazan, bacalık içine 1 küp ve kuyu başına ise 1 bakır altın gömmüş. Büyükannem de bu sırrı benimle paylaşarak hazineyi bulup getirmemi söyledi. Ancak uzun yıllar bu vasiyeti yerine getiremedik. Bulgaristan´ın 2 Mart 1982 çıkardığı yasanının ardından ´servet bildirimi ve iadesi´ için müracaat ettik. Altınların yerini bildirdikten 4 ay sonra beklediği müjdeyi aldım. Başvurudan hemen sonra evde arama yapıldığını ve hazineye ulaşıldığını söylediler. Bulunan altınlarla yüzü gülen Bulgar yetkililer, gelişmeyi bir yazı ile Türkiye´nin Filibe Başkonsolosluğu'na bildirmişler. Dışişleri Bakanlığı´nın ´125/27-33´ sayı ile kayda aldığı yazıda, paranın 2 yıl boyunca kullanılacağını ve bu zaman sonunda ve hak sahibi kişinin hisse payı olan 260 milyon doları alabileceği belirtilmiş. Uzun görüşmeler sonucu paranın 15 Şubat 1985 yılında protokolle Türkiye´ye teslim edildiğini öğrendim. Kısa bir süre bana ulaşılmasını bekledim." dedi. 1991 yılında Maliye Bakanlığı´na bağlı Gelirler Genel Müdürlüğü´ne müracaat ettiğini belirten Ahmet Akar, ilginç olayı anlatmaya şöyle devam etti: "Görevliler paranın Türkiye´de olduğunu ve tarafıma verilmesi için onay beklediklerini söyledi. Sonraki görüşmelerde ise dosyanın kaybolduğu söylendi. Aradan 20 yıl geçmiş olması ve 156 kez Ankara´ya gidip gelmeme rağmen parama ulaşamadım."
SON ÇARE İNSA HAKLARI MAHKEMESİ
Son çare olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat ettiğini belirten Ahmet Akar, kendisine olumlu yazı gönderildiğini ve elindeki tüm dosyaların mahkeme tarafından istendiğini söyledi.
1985 YILINDAN BU YANA MÜCADELE EDİYOR
Edirneli işçi emeklisi Ahmet Akar, ´dede mirası´ olarak 1985 yılında Bulgaristan´dan Türkiye Merkez Bankası´na gönderilen 260 milyon doların 21 yıldır kendisine ödenmediğini belirterek, hukuk yollarına başvurmuştu.
Filmlere konu olacak olaylar dizisi 1982 yılında başladı. Bulgaristan Hükümeti ´ülkede bulunan yerli ve yabancı kişilerin sakladıkları hazineleri bildirmeleri kaydıyla servetin yüzde 25´ini iade edilmesini sağlayan´ bir kanun çıkardı. Kanun, ülkede yaşayanlardan ziyade Türkiye´ye göç etmek isteyen Türkler´in yüzünü güldürdü. Etnik baskılardan bunalan ve soluğu Türkiye´de alan çok sayıda Türk, Bulgar Hükümeti´ne bildirimde bulunarak servet iadesi aldı. Servet beyanında bulunan ilk kişilerden biri olan Ahmet Akar ise çeşitli sebepler nedeniyle yüzü gülmeyen kişiler arasında kaldı. Akar, milyon dolarlara kavuşamamanın öyküsünü şöyle anlattı. "Balkan Savaşı sırasında göç eden Hacı Bekir İzzet, dedem olur. Haskova´nın Yatıcık Köyü´nde yaşayan dedem o yıllarda Bulgaristan´ın önde gelen zenginlerindenmiş. Kendisine ait ipek ve sabun fabrikası ile hanları varmış. Evlerinin kapısında 17 çırak ve hizmetli çalışıyormuş. Dedem çeşitli sebeplerden dolayı 1918 yılında Türkiye´ye göç edip Edirne´nin Çömlekakpınar Köyü´ne yerleşmiş. Bu göç sırasında kendisine sadece 18 yaşındaki kızı ve büyükannem olan Nesibe eşlik etmiş. Uzun yıllar Edirne´de tüccarlık yapan Hacı Bekir İzzet, ölmeden önce babaanneme Bulgaristan´da bıraktığı hazinenin yerini bildirmiş. Buna göre İzzet Dede, evinin bahçesine 3 teneke, medresenin temellerine 3 kazan, bacalık içine 1 küp ve kuyu başına ise 1 bakır altın gömmüş. Büyükannem de bu sırrı benimle paylaşarak hazineyi bulup getirmemi söyledi. Ancak uzun yıllar bu vasiyeti yerine getiremedik. Bulgaristan´ın 2 Mart 1982 çıkardığı yasanının ardından ´servet bildirimi ve iadesi´ için müracaat ettik. Altınların yerini bildirdikten 4 ay sonra beklediği müjdeyi aldım. Başvurudan hemen sonra evde arama yapıldığını ve hazineye ulaşıldığını söylediler. Bulunan altınlarla yüzü gülen Bulgar yetkililer, gelişmeyi bir yazı ile Türkiye´nin Filibe Başkonsolosluğu'na bildirmişler. Dışişleri Bakanlığı´nın ´125/27-33´ sayı ile kayda aldığı yazıda, paranın 2 yıl boyunca kullanılacağını ve bu zaman sonunda ve hak sahibi kişinin hisse payı olan 260 milyon doları alabileceği belirtilmiş. Uzun görüşmeler sonucu paranın 15 Şubat 1985 yılında protokolle Türkiye´ye teslim edildiğini öğrendim. Kısa bir süre bana ulaşılmasını bekledim." dedi. 1991 yılında Maliye Bakanlığı´na bağlı Gelirler Genel Müdürlüğü´ne müracaat ettiğini belirten Ahmet Akar, ilginç olayı anlatmaya şöyle devam etti: "Görevliler paranın Türkiye´de olduğunu ve tarafıma verilmesi için onay beklediklerini söyledi. Sonraki görüşmelerde ise dosyanın kaybolduğu söylendi. Aradan 20 yıl geçmiş olması ve 156 kez Ankara´ya gidip gelmeme rağmen parama ulaşamadım."
SON ÇARE İNSA HAKLARI MAHKEMESİ
Son çare olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine müracaat ettiğini belirten Ahmet Akar, kendisine olumlu yazı gönderildiğini ve elindeki tüm dosyaların mahkeme tarafından istendiğini söyledi.