Görkemli açılış
1912 yılından bu yana tıbba ve insanlığa hizmet eden Abdi İbrahim, 500 yıllık Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası'nı çağdaş müzecilik anlayışıyla yeniledi.
Osmanlı döneminde hastane olarak insanlara şifa dağıtan Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası'nın açılış törenine; Val Dursun Ali Şahin, Belediye Başkanı Recep Gürkan, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük, Abdi İbrahim Başkanı Nezih Barut, Trakya Üniversitesi kurucu Rektörü Prof.Dr. Ahmet Karadeniz, Sağlık Eski Bakanı Kazım Dinç,Danıştay eski Başkanı Hüseyin Karakullukçu ile birlikte çok sayıda davetli katıldı.
Bir asrı aşkın süredir öncü, cesur ve yenilikçi çalışmalarıyla insanlığa ve tıbba hizmet eden Abdi İbrahim, tıp tarihini gün ışığına çıkaran önemli bir projeyi hayata geçirdi. Proje kapsamında, 500 yıllık geçmişiyle tıp tarihinde önemli bir yeri olan Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası, Abdi İbrahim tarafından çağdaş müzecilik anlayışıyla yenilendi.
Törende konuşan Nezih Barut, “İçinde doğup büyüdüğümüz toprakların tarihine, kültürüne ve geleceğine sahip çıkmanın bizim en büyük görevimiz olduğuna inanıyoruz. Abdi İbrahim olarak, 103 yıldır tıbba ve insanlığa hizmet etmek için öncü, cesur ve yenilikçi bir yaklaşımla her zaman daha iyiye ulaşmak için çaba sarf ediyoruz. Yüzyıllar boyunca hastaları tedavi eden Edirne Darüşşifası'nı iyileştirmek bizim için bu nedenle ayrı bir anlam ve değer taşıyor. Bugüne kadar Abdi İbrahim olarak, ülkemize ve insanlığa fayda sağlayacak yatırımlar gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye devam edeceğiz. İçinde doğup büyüdüğümüz toprakların tarihine, kültürüne ve geleceğine sahip çıkmanın bizim en büyük görevimiz olduğuna inanıyoruz ve bu inançla, toplumumuzun kültürel gelişimine katkı sağlamayı da yine bu topraklara olan teşekkür borcumuz olarak görüyoruz. Abdi İbrahim olarak, 103 yıldır tıbba ve insanlığa hizmet etmek için öncü, cesur ve yenilikçi bir yaklaşımla her zaman daha iyiye ulaşmak için çaba sarf ediyoruz. Bu nedenle yüzyıllar boyunca hastaları tedavi eden Edirne Darüşşifası'nı iyileştirmek bizim için ayrı bir anlam ve değer taşıyor.” dedi.
Barut, 1488 yılında hastane olarak kapılarını açan ve 1915'de kapanana kadar hastaları tedavi etmek için hizmet veren Sultan II. Bayezid Edirne Darüşşifası'nın yenileme çalışmalarını uzun bir bilimsel ön hazırlık sürecinin ardından modern bir tasarımla gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Konuşmasında Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu'na projeye gösterdiği yakın ilgi ve destekten dolayı teşekkür eden Nezih Barut, “Bu müstesna eserin yenilenme çalışmasında yanımızda olan Edirne Valisi Dursun Ali Şahin'e, eski Edirne Valisi Hasan Duruer'e, Edirne Gönüllüleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tuna Bekleviç'e, projede birlikte çalışma şansı yakaladığımız Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yener Yörük'e, projemizin hayata geçirilmesi için gece gündüz demeden büyük bir özveri ve tutkuyla emek harcayan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuran Yıldırım ve Yüksek Mimar Beyza Özer ile Abdi İbrahim'in değerli çalışanlarına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
“MÜZEYİ KAPATMADIK”
Tarihi bir gün yaşandığını ve 1.5 yıllık yenileme çalışması içinde müzenin kapanmadığını belirten Trakya Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Yener Yörük, müzenin 1 aylık bir süre için kapandığını belirterek, bu süre için bile sitem edenlerin olduğunu söyledi. Rektör Prof.Dr. Yörük, “ Tarihi bir gün yaşıyoruz. Buranın tarihi de bizim tarihimiz gibi karanlık günler yaşadı. Savaşlar, yıkımlar, tahribatlar gördü. Üniversiteye devri ile burada yeni sayfa açıldı. Kurucu Rektörümüz Prof.Dr. Ahmet Karadeniz çatı kaplamasında kullanılan 25 kilogramlık çinkoları sırtında taşıdı. Bu gün Avrupa Ödüllü müzeyiz ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
“MAZHAR OSMAN DOKTORLUK YAPMIŞ”
Osmanlı'nın 400 yıldır yaşayan bir ser bıraktığını ve burada nice doktorların yetiştiğini belirten Vali Dursun Ali Şahin , Selçuklu'nun Osmanlı'ya, Osmanlı'mın ise Türkiye Cumhuriyetine miras bıraktığını söyledi. Külliye'nin birç ok bölümü bir arada bulundurduğunu ve Sultan 2. Bayezid'ın 400 yıldır yaşayan bir eser bıraktığını belirten Vali Şahin, “Eskinde şöyle derlerdi. Git derdini Mazhar Osman'a anlat. Neden? Çünkü Mazhar Osman'da burada doktorluk yapmış. Avrupa'da akıl hastaları zincire vurulurken, biz onları tedavi etmişiz. İşte Osmanlı'nın farkı burada ortaya çıkmaktadır” dedi. Vali Şahin, sosyal sorumluluk projesini yerine getiren Abdi İbrahim İlaç firması yetkilileri ve emeği geçen herkese teşekkür etti.
SULTAN II. BAYEZİD EDİRNE DÂRÜŞŞİFASI HAKKINDA
Sultan II. Bayezid Darüşşifası, II. Bayezid'in 1484'te Akkirman Seferleri'nden elde ettiği ganimet gelirleri ile yaptırdığı külliyenin bir ünitesidir. Darüşşifa, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'na kadar yaklaşık 400 yıl boyunca önceleri her türlü hastaya; sonraları sadece ruh ve akıl hastalarına hizmet verdi. 1866 yılında Edirne'de yeni bir hastane açılınca dârüşşifa binası akıl hastalarına tahsis edilmiş ve Edirne Bimarhanesi adını almıştır. Osmanlı-Rus savaşında Edirne'nin işgali üzerine akıl hastaları İstanbul-Toptaşı Bimarhanesi'ne gönderildi (1878). Savaştan sonra onarılan Edirne Bimarhanesi, 23 Kasım 1893 tarihinde yeniden hasta kabul etmeye başladı. 1910 yılında fıskiyeli havuzun üstüne soba kurulmuş, hasta yatakları sobanın etrafına yerleştirilmişti. Çevresine zarar veren tehlikeli akıl hastaları kapalı odalarda tutuluyordu. Bir süre sonra Dr. Mazhar Osman'ın girişimiyle akıl hastaları Kıyık'taki Fransız Hastanesi'ne sevk edildi (1915). Böylece 427 senelik bir hastane kapatılmış oldu.
II. Bayezid Dârüşşifası'nın birbirine bağlı iki avlu ve şifahane olmak üzere üç bölümü vardır. İlk avlunun (Bîrun) sağında sıra halinde yer alan altı odada (poliklinik); hekimler, kehhaller ve cerrahlar, hastaların ilk muayenelerini yaparlardı. Bazı odalarda ise akıl hastaları tecrit edilirdi. Avlunun sol tarafında çamaşırhane, kiler ve mutfak vardı. Mutfakta hasta yemekleri pişirilir, çalışanlar yemeklerini imarette yerdi.
Şifahane bölümünde, yüksek bir kubbeyle örtülü havuzlu mermer döşeli bir salonun çevresinde, ocaklı 6 kış ve sekili 5 sofa (yaz odası) bulunmaktadır. Sofalardan biri müzikle tedaviye ayrılmıştı, dördünün de yazlık oda olarak kullanıldığı kabul edilir. Hastane mimarisi tarihinde merkezi sistem olarak tanımlanan bu planın ilk uygulandığı yerlerden biri olması bakımından Edirne Dârüşşifası'nın dünya hastanecilik tarihinde önemli bir yeri vardır.
Şifahanenin büyük kubbesinin tepesindeki fener, hem iç mekânı aydınlatıp ferahlık vermek hem de havayı ve pis kokuları dışarı atmak amacıyla yapılmıştır. Bu bölümün akustiği de çok iyi ayarlanmıştır.
Haber Merkezi