EVLİLİKTE YEDİNCİ YIL KAŞINTISINA DİKKAT
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Öztürk, evliliklerde mesafenin doğru ayarlanmaması durumda ‘7'inci yıl kaşıntısı' tuttuğunu belirtti. Prof. Dr. Öztürk, 'İlişkide mesafeyi ayarlayamadığımız zaman kaşıntı tutuyor. Amerika'da psikiyatride yapılan çalışmalar doğrultusunda boşanmalar incelendiğinde evliliğin 7inci yılında gerçekleştiği görülüyor. Bu yüzden psikologlar bu duruma 7'inci yıl kaşıntısı adını vermişler.'Şeklinde konuştu.
Trakya Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Topluluğunun düzenlediği ‘Aşk ve Diğer Hastalıklar' adlı seminer düzenledi. Seminere konuşmacı olarak Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Öztürk, katıldı.
Devlet konservatuarında gerçekleştirilen seminerde öğrencilere aşkın çeşitli halleri olduğu ve bunlarla başa nasıl çıkılabileceği hakkında bilgiler verildi.Prof. Dr. Levent Öztürk, aşkın bağımlılığa benzetilebileceğini dile getirdi. Öztürk ilişkide ki kişilerin takıntılı hale geldiğini stres bozukluğu haline geldiğini ifade etti. Prof. Dr. Levent Öztürk; “Kaybetme korkusu yaşıyorsunuz daha sonrasında ise ‘ya bırakıp giderse' diye korkuyorsunuz. Bütün gün berabersiniz ve ayrılma saati geldiğinde yolcu ederken; ‘ ya şimdi karşıdan karşıya geçerken araba çarparsa ona' diye endişeleniyorsunuz. Sonuçta aşk bir bağımlılık gibidir." Şeklinde konuştu.
Aşk beyin aktivitelerini arttırıyor
Aşk ile ilgili durumlarda vücudun nasıl tepkiler verdiği hakkında açıklamalarda bulunanProf. Dr. Levent Öztürk; "Aslında hep kalbi işaret ediyoruz ama bununla ilgili ilginç çalışmalar var. Aşk ile ilişkili beyinde aktivitesi artan veya azalan alanlar var. Hipokampüs gibi yerlerde beyin ışıl ışılyanmaya başlıyor ama amigdalada aktivite azalıyor. Bu bölge korkuyla ilişkili iseaşık olan biri korkmamaya başlıyor çünkü amigdala aktivitesi baskılanıyor ve normal koşullarda göze almayacağını göze almaya başlıyor.” İfadelerini kullandı.
Aşkın 3 Evresi Bulunuyor
Aşkın 3 evresi olduğunu söyleyen Öztürk; "1'inci evre ben âşık oldum dediğiniz an 2' evre bunun tutkuya dönüştüğünü 3'üncü evre ise arkadaşça aşk. İlk evrede uyarılma ve stres var. Stresin nedeni ise güvensizlik. Birkaç aydan bir yıla kadar uzanan bu tutkulu aşk döneminde yani 2'inci evrede stres duyguları azalıyor ve karşılıklı bağlanma, güvenme ön plana çıkıyor. Öncesinde yaşadığınız hormonel dengesizlikler de eski haline geri dönüyor ama bağlılık ve mahremiyet duyguları yoğunlaşıyor.3'üncü evre uzun yıllar devam ettirilebilir ama bütün ilişkiler maalesef bu evrelere ulaşamıyor ve genelde daha erken evrelerde bitiyor.”Dedi.
Yedinci Yıl Kaşıntısı
Aradaki mesafenin doğru ayarlanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Levent Öztürk; “İlişkide mesafeyi ayarlayamadığımız zaman kaşıntı tutuyor. Amerika'da psikiyatride yapılan çalışmalar doğrultusunda boşanmalar incelendiğinde; evliliğin 7inci yılında gerçekleştiği görülüyor. Bu yüzden psikologlar bu duruma 7'inci yıl kaşıntısı adını vermişler.”Şeklinde konuştu.
Uzun Ömürlü Aşkın Sırları
Uzun ömürlü aşk için kirpi mesafesinin doğru ayarlanması gerektiğini belirten Öztürk;
“Alman filozof Arthur Schopenhauer'in "Kirpi mesafesi" tanımlaması uzun süren ilişkilerin sırrını barındırıyor. Soğuk bir kış günü kirpiler ısınmak için birbirlerine yaklaşıyorlar, fakat birbirlerine sokuldukları zaman dikenleri birbirlerine batıyor ve canları yanıyor. Bu kez uzaklaşıyorlar, ancak uzaklaşınca da üşümeye başlıyorlar. İki arada kalıyorlar. Yaklaşınca canları yanıyor, uzaklaşınca üşüyorlar. En sonunda hem kendilerini soğuktan koruyacak hem de dikenlerin batmayacağı bir mesafeyi ayarlayabiliyorlar. İşte esasında aşk da böyle bir şey. Mesafenin ayarlanamaması, çiftlerin sürekli birbirleriyle ilgilenilmesini istemesi, bu kirpi mesafesiyle çözülebilir. 'Bugün beni kaç kere düşündün hayatım?', 'Benim için bugün ne yaptın? Ne aldın?' gibi davranışlar ve fazla yakınlaşmalar diken batması etkisi yaratıyor. Bu mesafe ayarlanamadığı zaman ilişkiler bitebiliyor, bitmesini istemiyorsak bu kirpi mesafesini iyi ayarlamak lazım.”
Hatice Nur Aktaş - Dilek Kızılkan - Ogün Kurkan