Edirne'de bir şeyler değişiyor

Toplum Yararına Çalışma Programı (TÇYP) kapsamında İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü'nce istihdam edilen işçilerin, soğuk sıcak demeden fedakarca çalışmaları, "Edirne'de bir şeyler değişiyor" denmesine yol açtı.

TAKİP ET
Edirne'deki tarihi eserlerin temizlik çalışmaları tam gaz devam ediyor, Kış aylarında olmamıza rağmen tarihi eserlerde öncelik gerektiren çevre temizliği yapılıyor ardından da hava koşullarının el vermesiyle birlikte onarım faaliyetlerine başlanılıyor. Toplum Yararına Çalışma Programı (TÇYP) kapsamında İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü'nce istihdam edilen işçilerin, soğuk sıcak demeden fedakarca çalışmaları, Edirne'de bir şeyler değişiyor denmesine yol açtı. Edirne'nin erken dönemini en iyi şekilde yansıtan vakıf eserlerinden biri Akıncı Beyi Gazi Mihal Bey Külliyesi'nin ayakta kalan yapılarından (Cami, Köprü ve Çifte hamam) çifte hamam'da çevre temizliği yapılıyor. Yapılan çevre temizliğinin ardından restore edilecek olan hamam, Türkiye'nin en büyük kara gümrüklerinden biri olan Kapıkule'den gelen ziyaretçiler tarafından ilk görülen eserlerden olduğu için yenilenmesi büyük önem arz ediyor. GAZİ MİHAL BEY HAMAMI'NIN ÖNEMİ Çifte hamam olarak inşa edilen Edirne'deki Gazi Mihal Bey hamamı, 23 m x 22.50 m. ölçülerinde kareye yakın planlıdır. Erkekler bölümüne giriş doğu tarafındandır. Girişin hemen gerisinde üzeri kubbemsi bir tonozla örtülü küçük bir koridor ile kuzey ve güneye doğru birer kapı ile iki açıklık sağlanmıştır. Kuzeyde dar ve üzeri beşik tonozlu küçük bir koridordan batı yönünde erkekler bölümünün tuvalet kısmına ulaşılmaktadır. Giriş koridorundan güneye doğru ise erkekler bölümünün soyunmalık kısmına varılır. Doğu kenardaki niş, kemerlerle küçük beş bölüme ayrılırken, kuzeydeki niş, dilimli yarım kubbe şeklinde ele alınmıştır. Soyunmalık bölümünün güneyindeki iki mekânın işlevi belli olmayıp; bunlardan doğu taraftaki dikdörtgen mekân kubbe ile örtülüdür, batıdaki beşik ise tonozludur. Soyunmalıktan dar bir kapı ile batı yönüne doğru sıcaklık mekânına geçilir. Üzeri pandantiflerle geçilen büyük bir kubbe ile örtülü sıcaklık mekânı, kuzey ve güneyden dilimli yarım kubbelerle örtülmüştür, batı tarafında ise külhan kısmı yer alır. Kadınlar bölümünün girişi kuzeydendir. Girişin hemen gerisinde üzeri kubbeli ve geçişin Türk üçgenleri ile sağlandığı soyunmalık mekânı bulunmaktadır. Soyunmalığın doğu ve batısında yer alan mekanlar sıcaklık mekanlarıdır. Batı tarafında önce dikdörtgen bir mekâna geçilmekte olup; bu mekânın kuzey ve güneyden ortaya doğru birleşen üçgenlerle kareye dönüştürülüp; sonra da kubbe ile örtüldüğü görülmektedir. Bu mekândan güneydoğu köşedeki kapıdan ikinci bir mekâna geçilir. Pandantif geçişli ve kubbeyle örtülü olan bu kısmın batısında, tıpkı erkekler bölümünde olduğu gibi külhan kısmı bulunmaktadır. Doğu tarafındaki sıcaklık mekânında tıpkı batı mekânında olduğu gibi üçgenlerle kareye dönüştürülen kısmı üzerini örten bir kubbe ile kapatılmıştır. Doğu yönündeki sıcaklık mekânının doğu köşesindeki bir kapı ile üzeri beşik tonozlu dar bir mekâna geçirilir. Bu mekânın karşılığı, güneyde erkekler bölümünde bulunmaktadır. Erkekler bölümünün soyunmalık kısmını örten kubbe, zengin mukarnas ve malakarî sıvalar ile bezenmiştir. Sıcaklık bölümü kubbesi de içte, merkezden yüzeyine dağılan palmetlerle kabartma olarak işlenmiştir. Hamamın kitabesi bulunmamaktadır. 1576 tarihli Saruca paşanın vakıf kayıtları arasında; “Mihal Bey Köprüsü başında Şah Melek Medresesi karşısında nalbant ve berber dükkânları, Mihal Bey Hamamı karşısında da dört dükkân” şeklinde ismine rastlanmaktadır. Bu vakıf kaydında Mihal Bey'in kendi adıyla anılan ancak Roma dönemine ait olduğu ileri sürülen ve Mihal Bey tarafından da onarıldığı belirtilen köprüden ve hamamdan ayrı ayrı bahsedilmesi; zaten tarihini kitabesiyle kesin olarak bilinen (1421) cami ile birlikte bu yapıların külliye olarak inşa edilmiş olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. 16. yy. ait bu vakıf kaydından başka; 17. yy. Evliya Çelebi, hamamın dericilik işlerinde kullanıldığını belirtmesi, yapının, 17. yüzyılda çalışır durumda olduğunu kanıtlamaktadır. Osman Nuri Peremeci, Rusların 1829 tarihinde Edirne'yi almalarının ardından, hamamı kapattıklarını söylemektedir. Hamam günümüzde harap bir durumda yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Bakmadan Geçme