Direnişin 155 Günü İzlenecek
Trakya Üniversitesi Felsefe ve Bilim Topluluğu tarafından organize edilen yönetmen Ünal Üstündağ'ın da katılacağı büyük dramların yaşandığı Edirne'nin direnişinin 155 gününü anlatan 'Edirne 1913 İki Nehir Arasında" belgeseli izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor.
“Edirne 1913 İki Nehir Arasında” belgeseli 3 yıl aradan sonra, TÜ İlahiyat Fakültesi Konferans salonunda yönetmen Ünal Üstündağ'ın da katılımı ile izleyicinin beğenisine sunulacak. TRT Belgesel Günleri'nde “Yemen-Türküde Saklı Olan Efsane” belgeseli ile en iyi belgesel ödülüne sahip olan Üstündağ, Edirne belgeseli için 3 yıl süren geniş çaplı bir araştırmanın sonrasında Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü desteğiyle çektiği belgeselini Balkan Savaşı şehitlerine ithaf etti.
“Genç Kuşaklara Aktarmak Gerekiyor”
Balkan göçmeni olduğunu belirten Üstündağ, Edirne kuşatmasının diğer belgeseller içinde bir zemin oluşturduğunu söyleyerek, şunları kaydetti: “Belge ve bilgi konusunda sıkıntımız yok, böylesine az bilinen bir olayın belgeselini özellikle genç kuşağa aktarabilmek gerekiyor. Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak, trajik hikayelerle büyüdüm. Seneler sonra karşıma çıkan belgeler aslında bana anlatılan hikayelerin bile oto sansürden geçirildiğini gösteriyor. Balkanlar ve Rumeli'de öyle büyük acılar ve hikayeler var ki, bir prototip olarak seçtiğim Edirne kuşatması, bu alanda hayata geçirmek istediğim diğer belgesellere de bir zemin hazırladı. Öncelikli olarak, her ne kadar izleyici karşısına çıkmaya hazır olsa da, sınırlı imkanlarla gerçekleştirdiğim “Edirne 1913/ İki Nehir Arasında” isimli belgeselime özel sektörden de destek bularak, canlandırma unsurlar da eklemeyi planlıyorum.”
155 günlük kuşatmanın ayrıntıları
1912 yılında Bulgaristan liderliğinde Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ'ın da aralarında bulunduğu dört Balkan ülkesinin bir araya gelerek Osmanlı Devleti'ne savaş açmaları sonucunda, birkaç hafta içerisinde kaybedilen Balkanlar ve Rumeli topraklarında sadece üç bölge savaşa karşı koyabilmişti. Edirne, İstanbul'a ulaşmadan önce son kale konumuyla, Şükrü Paşa yönetiminde destansı bir direniş mücadelesi sergiledi. Çatalca'ya kadar gelerek İstanbul'u tehdit altına alan Balkan Birliği'ne karşı, kuşatılmış Edirne'nin tüm bağlantıları kesilmiş, donanımsızlık ve hastalık tüm şehri sarmıştı. Yalnızca 50 günlük dayanma gücü olan Edirne'de sivil ve asker halk, içine süpürge tohumu, hatta toprak karıştırılan ekmeklerle hayatta kalmaya çalışmış, başta kolera olmak üzere çeşitli hastalıkların pençesinde ölümle mücadele etmek zorunda kalmışlardı. 155 gün süren bu destansı direniş sonunda teslim olmak zorunda kalan şehirde, Balkan Birliği tarafından üst düzey komutanlarımız Bulgaristan'a sürgüne gönderilirken, Müslüman halk ve düşük rütbeli askerler Tunca nehrinin iki kolu arasında yer alan Sarayiçi bölgesinde aç bırakılarak şehit edildiler. Binlerce asker ve sivilin şehit edildiği bölgede hayatta kalabilmek için yenen ağaç kabukları dünya basınında sadece dar bir alanda kendine yer bulabilirken, bu korkunç trajedi Balkan Savaşları travmasıyla birlikte tarihe gömülüp unutuldu.
İpek Deniz